Erdoğan'a 'diktatör' yanıtı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TOBB Genel Kurulu'nda Başbakan Erdoğan'ın kendisini hedef alan sözleri nedeniyle konuşmasını değiştirdi. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın ''Bana diktatör diyenler karşımda oturuyorlar'' sözüne ''Yasama ve yargı benim için ayak bağı diyen, anayasayı çiğneyen bir kişiye ne denir?'' diyerek yanıt verdi.

Erdoğan'a 'diktatör' yanıtı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.05.2014 - 11:38

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 70. Mali Gelen Kurulu'nun açılışında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu'nun ardından kürsüye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çıktı. Erdoğan, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada protokol sırasında oturan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert eleştirilen yöneltti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu eliyle işaret ederek, "Bu ülkenin Başbakanı'na defayetle 'Diktatör' yakıştırmasını yapan bir muhalefet var. 'Diktatör' ifadesini kullanan kişiler var, karşımda şuan bulunuyorlar. Tayyip Erdoğan diktatör olacak sen meydanlarda dolaşacaksın. Öyle mi? Diktatörün olduğu bir ülkede bunu yapamazsın. Ama bu tür yakıştırmalarla ülkenin, milletin huzurunu bozarsınız" dedi.Erdoğan, konuşmasını tamamlamasının ardından Kılıçdaroğlu'nu dinlemeden salondan ayrıldı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun da Başbakanı uğurlamak üzere salondan ayrıldığı görüldü. Daha sonra ise konuşmasını yapmak üzere Kılıçdaroğlu kürsüye çıktı.

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Neden beni dinlemiyor? - VİDEO

Kılıçdaroğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 70. Mali Genel Kurulu'nun açılışında yaptığı konuşmada, Soma'daki maden faciasına değindi. Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarına atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, "Burada dinleyince bir kişiyi, sanki bu işin sorumlusu işçiler. Öyle bir örnek verdi ki araba kullanan şoförler, araba sahipleri bunların hepsi sorumlu. Uygar bir ülkeyi yöneten devlet adamlarıyla, uygar olmayan ülkenin devlet adamları arasında fark vardır. O fark şudur, birisinde önce risk analizi saptanır, ondan sonra işçiler oraya konur. Bizde ne yapıyoruz; kervan yolda düzülür. Hele şu işçileri bir aşağı gönderelim. Öldükten sonra önlem alıyoruz. Öldükten sonra ne önlemi alacaksın, insan gitti zaten" diye konuştu.


"301 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ, İSTİFA SÖZCÜĞÜ AKLINA GELEN VAR MI?"

Devletle, hükümet farklı şeyler olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Yasama, yargı, yürütme, Merkez Bankası bunların tamamı tüzel kişilik olarak devleti temsil eder. Devletin kurumlarıdır. Yasama organı bir şeye karar veriyorsa, yasa çıkıyorsa, o yasayı uygulayacak olan hükümettir. 301 kişi hayatını kaybediyorsa, onun mutlaka bir siyasal sorumlusu vardır. Siz o siyasal sorumlunun kim olduğunu biliyor musunuz? Hepimiz biliyoruz aslında. O siyasal sorumlu, bu sorumluluğu üstüne aldı mı? Hayır almadı. Uygar bir ülkeden örnek vereceğim. Japonya'da 4 saat sular akmadı diye belediye başkanının istifa etti. 301 kişi hayatını kaybetti. Allah aşkına istifa sözcüğü aklına gelen bir siyasetçi var mı?" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Nitekim bir bakan çıktı, kendisine teşekkür ediyorum, 'Bu kadar insan öldüyse burada bir kusur var' dedi. Şimdi o bakandan rica ediyorum, kusur varsa, 301 insana saygın varsa istifa dilekçeni ver ve bu toplumun bağrına dön. Benim en büyük arzum odur. Birisinin ders vermesi lazım" diye konuştu.

BAŞBAKAN'A "DİKTATÖR ÇIKIŞI" YANITI

Bu yılki bütçe görüşmelerinde TBMM'ye Sayıştay raporlarının gelmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP'nin buna gösterdiği tepkiyi, TOBB'un da ticaret odalarının da göstererek "vergimizin hesabını verin" demesi gerektiğini söyledi. CHP'nin "Vatandaş vergisini veriyorsa, hükümet de hesabını verecek" yazılı ilanları billboardlarda yayımlanmak istediğini ancak Başbakan tarafından yasaklandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Dönüp bana diyor ki, 'Ana muhalefet partisinin genel başkanı bana diktatör diyor'. Allah aşkına, herhangi bir billboarda, 'Vatandaş vergisini ödüyorsa hükümet de hesabını verecek' ilanını yasaklayan bir Başbakana, dünyanın hangi modern ülkesinde sıradan bir devlet adamı kimliğiyle seslenilir? Kimse kusura bakmasın. Şimdi sizin vicdanınıza sesleniyorum, 'Yasama ve yargı benim için ayak bağıdır' diyen, Anayasa'yı çiğneyen, güçler ayrılığı ilkesini reddeden bir kişiye ne denir? Bana sormayın, gidin herhangi bir Anayasa hukukçusuna sorun, gidin batıdan da, doğudan dasorun. 'Benim için yasama yani TBMM, yargı yani mahkemeler ayak bağıdır' diyor, ne denir buna? Gidin hukuk fakültesine yeni girmiş birinci sınıf öğrenciye sorun, bunu söyleyen adama ne denir? Sayıştay raporlarını getirmeyeceksiniz, bir anayasal kurumu çalıştırmayacaksınız, CHP'nin billboardlara parasını vereceği ilanı yayımlatmayacaksınız, 'yasama ve yargı benim için ayak bağıdır' diyeceksiniz, sonra bu ülkede demokrasiden, hukukun üstünlüğünden söz edeceksiniz. Bunlar doğru değil."
Kılıçdaroğlu, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'ın "Yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesi için hukukun üstünlüğü çok önemlidir, eğer hukukun üstünlüğünü sağlamazsanız yabancı sermaye gelmez" açıklaması üzerine o işadamı grubununun "vatan haini" ilan edildiğini ifade ederek, "Hukukun üstünlüğünü savunmak ne zamandan beri vatan hainliği oldu?" diye sordu.

"BU ÜLKEDE DARBELER BİTMEK ZORUNDADIR, ELLİ KEZ SÖYLEDİM"

Haziran 2013 rakamlarına göre, 133 milyar dolar iç borç, 238 milyar dış borç, 46 milyar dolar özelleştirme, 1 trilyon 200 milyar dolar da vergi olmak üzere, hükümetin son 10 yılda 1 trilyon 617 milyar dolar harcadığını belirten Kılıçdaroğlu, geçmiş 1946- ile 2002 yıllarında arasında görev yapan hükümetlerin ise toplam 775 milyar dolar harcama yaptığını söyledi.

TOBB'a bir sitemde bulunmak istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Anayasa'da yer alan Ekonomik ve Sosyal Konsey'in üç ayda bir toplanması gerekmesine karşın, 5 Şubat 2009 yılından bu yana toplanmadığını belirterek, "Şimdi eğer bunu bir bürokrat yapsaydı, çoktan hapse atılmıştı, 'Neden yasaları uygulamıyorsunuz' diye. Ama Hükümet yapınca hiçbir şey olmuyor. Benim sorgulamam yetmez. İşveren olarak TOBB olarak sizin de sorgulamanız lazım. Bu kadar büyük olaylar oluyor, siz yerinizde duruyorsunuz. Kusura bakmayın sizin de sorgulamanız lazım" dedi.
İhale Yasası'nın 33 kez değiştirildiğini, ihale mevzuatının ise 120'nin üstünde değişikliğe uğradığını belirten Kılıçdaroğlu, "17 Aralık operasyonu. Darbe diyorlar. Kim darbeyi yapıyorsa gelsin mücadele edelim. Kim yapıyorsa. Bu ülkede darbeler bitmek zorundadır. Söyledim, elli kez söyledim" ifadelerini kullandı.

"GAZETE OKUMADIĞI İÇİN LAFI FARKLI ANLAMIŞ"

Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçimi konusunda ise Başbakan'a yanıt verirken, "Sivil birisi cumhurbaşkanı olmalı. Evet söyledim. Ama gazete okumadığı için danışmanları da bilgi vermediği için lafı farklı anlamış. Bana sordular, 'Eski bir Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı adayı olursa destekler misiniz?' Sivil birisi olması gerektiğini söyledim. Yanlış mı söyledim, benim görüşüm bu. 'Sen de sivilsin, ben de sivilim' diyor. Ben zaten sana bir şey demedim ki. Ama sen üstüne alınıyorsun. Neden? Çünkü bizi dinlemiyor, 'Ne söylerse bunlar mutlaka menfi bir şey söyler'. Takılmış eskilere. Dünya değişti, insanlar değişti, Türkiye değişti. Hepimiz değişiyoruz" diye konuştu.

"CUMHURBAŞKANI ŞAİBELİ, ÖFKELİ OLMAMALI"

Halkın cumhurbaşkanını seçmesini istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları dedi:
"Peki ne istiyoruz biz? Bir, cumhurbaşkanı temiz adam olmalı, kirli adam olmamalı, şaibeli olmamalı. İki, cumhurbaşkanı öfkeyi sanat olarak kullanmamalı. Cumhurbaşkanı halkı kucaklamalı, sade olmalı, güzel bir dil kullanmalı, herkese eşit mesafede olmalı. Cumhurbaşkanı bağımsız ve tarafsız olmalı. Cumhurbaşkanı devletin bütün kurumlarını uyum içinde çalıştırmalı. Cumhurbaşkanı halkın adamı olmalı. Cumhurbaşkanı böyle olacak, biz böyle istiyoruz. Yanlış bir tartışmayı yapıyoruz. 'Ali mi olsun cumhurbaşkanı Veli mi olsun'. Niye onları tartışıyoruz? Önce cumhurbaşkanının niteliklerini tartışmalıyız. Türkiye'ye nasıl bir cumhurbaşkanı yakışır? Çünkü cumhurbaşkanı bayrağı temsil eder. Cumhurbaşkanı vatanı temsil eder. Cumhurbaşkanının iyi eğitim almasını isteriz. Onun için zaten Anayasa diyor, 'Üniversite mezunu olması gerekir' diye. Cumhurbaşkanının güçlü öngörülerinin olması gerekir. Cumhurbaşkanının bütün siyasal partilere eşit mesafede olması gerekir. Biz böyle bir Cumhurbaşkanı isteriz."

"ERKEN GİTMESİNDE BELKİ YARAR DA OLMUŞTUR"

Aslında burada böyle bir konuşmak yapmak istemediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ama mecbur olduğum için sizden özür dilerim. Bu soruları yeniden sormak zorundayım. Burada dinlemedi. Dinleseydi, gene kalkıp gidecekti ama erken gitmesinde belki yarar da olmuştur" ifadelerini kullandı.

"KİMSE RÜŞVET OLAYLARINI, 'DARBECİ' DİYE GİZLEMESİN"

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Senin bakanının koluna 700 milyar liralık kol saatini darbeciler mi taktı? Senin bakanlarını çoluk çocuğuyla umreye, rüşvet parasıyla darbeciler mi götürdü? 18 Nisan 2013, unutmayın bu tarihi, Rıza Zarraf'ın, bakanlarla olan ilişkilerini ortaya çıkaran ve Başbakanın önüne konulan MİT raporunu, darbeciler mi oraya koydu? 18 Nisan'dan 17 Aralık'a kadar 'Dur herhangi bir işlem yapma, bu bakanlar görevlerini sürdürsünler' diye darbeciler mi sana öğüt verdi? Neden müdahale etmedin? Bakanların çocuklarının yatak odalarına boy boy, bir değil, iki değil, üç değil, yedi para kasasını, para sayma makinalarını, içindeki milyon dolarları, avroları darbeciler mi koydu? Biz bununla uğraşıyoruz değerli arkadaşlarım. Kim darbe yapıyorsa emin olun gelsinler, hep beraber karşı çıkarız. Ama kimse rüşvet olaylarını, darbeci diye gizlemesin. Buna tevessül etmesin. Girmeyecektim bu konuya ama size duyduğum saygından. Ama O konuştuğu için zorunlu olarak girdim, tekrar hepinizden özür dilerim."

"HAKKIYLA KAZANILMIŞ BİR İHALE YANDAŞA GİTMEDİ DİYE İPTAL EDİLMEZ"

Sağlıklı işleyen bir demokraside vergi denetimlerinin silah olarak kullanılamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, denetçilerin, siyasal iktidarın emrine giremeyeceğini belirterek, "Davul-zurnayla vergi denetimine gidilmez. Türkiye'nin en büyük iş adamına 50 polisle, tanklarla, coplarla vergi denetimine gidilmez. Hakkıyla kazanılmış bir ihale yandaşa gitmedi diye iptal edilmez. Devlette bunlar olmaz. Size namus sözü, CHP iktidarında gelir idaresi başkanlığı yeniden yapılandırılacak, yönetiminde işveren de olacak" diye konuştu.

YENİ ANAYASAKONUSU

Başbakan'ın yeni Anayasa konusundaki sözlerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Yapalım, hiç itirazım yok. Biz hukuka inanıyor muyuz? İnanıyoruz. Hukukun üstünlüğüne inanıyor muyuz? İnanıyoruz. Bir Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Altına bütün siyasi partiler imza attılar. İmzalar da orada duruyor. Dediler ki, 'uzlaşılan maddeler eğer genel kurula inecekse bütün partilerin ortak imzasıyla inecek. Biz buna bağlı mıyız? Bağlıyız. Yani AKP milletvekillerinin söylediklerine de bağlıyız biz" dedi.

Temel sorunun Anayasa değil, 12 Eylül döneminde çıkan darbe yasaları olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Getirin değiştirelim diyoruz. Yüzde 10 seçim barajı var. Yüzde 49 oy alıyorsunuz parlamentonun yüzde 65'i. Niye yüzde 49'u değil de yüzde 65'i? Bunun adı milli irade hırsızlığı değil mi? Kim yaptı bunu? Darbeciler yaptı. Değiştirelim mi? Değiştirelim. Kim direniyor? Kim darbe yasalarının arkasına saklanıyor? Bize demokrasi dersi vermeye çalışanlar. Biz onların samimiyetine inanmıyoruz" dedi.

"SARRAF NE KADAR VERGİ VERDİ?"

Kılıçdaroğlu, konuşmasından Rıza Sarraf'ın 2011, 2012, 2013 yıllarında ne kadar vergi verdiğini de açıkladı. Kılıçdaroğlu, "17 Aralık'ta bir kişi de çıktı, bir İran vatandaşı. Sonra serbest bırakıldı. Sonra gazetelere çıktı, bazı gazeteler bunu aklamaya ve bunun Türkiye için ne kadar önemli bir adam olduğunu sunmaya çalıştılar. Efendim, cari açığın yüzde 15'ini bu tek başına kapatıyormuş. Yani şöyle söyleyeyim; cari açığın 10 milyar dolarını Rıza Sarraf tek başına kapatıyormuş. Bizde merak ettik. Herkes merak ediyor ya. Bu ne kadar vergi verdi diye. Sizde merak ediyorsunuz değil mi? Ben size söyleyeyim; ilk kez de burada açıklıyorum Sayın Başkan; 2011 yılında sadece kira geliri var. 21 bin 800 lira vergi vermiş. 2012 yılında kira geliri var, 30 bin 400 lira vergi vermiş. 10 milyar dolarlık cari açığı kapatan adama bakın. İhracat yapan adama bakın. 2013 yılında ticari kazancı için 133 bin lira vergi vermiş. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun. Rıza Sarraf da darbeci mi? Serbest bırakıldı. Yurt dışına çıkış yasağı da kaldırıldı" ifadelerini kullandı.

"BİZ KORKMAYIZ, YILMAYIZ"

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında "Ben diktatör olsam, sen caddede gezemezdin" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Zaten bizi rahat bırakmıyorsun ki, telefonlarımızı dinliyorsun. Çoluk çocuğumuzun telefonlarını dinliyorsun. İşten çıkartıyorsun. Ama biz korkmayız, yılmayız" dedi.
Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybederler" sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Kılıçdaroğlu, Genel Kurulda MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan'ın konuşmasını dinledikten sonra salondan ayrıldı. Kılıçdaroğlu'na aracına kadar TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu eşlik etti.

Genel Kurula, CHP Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak ve Erdoğan Toprak da katıldı.

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler