Vivaldi ne yapsın?

Ünlü İtalyan besteci, 1723’te yaptığı “Dört Mevsim” bestesiyle müziğe damga vurmuştu. Ancak günümüzde iklim değişikliği bu unutulmaz bestenin de yeniden yorumlanmasına neden oldu.

Vivaldi ne yapsın?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.11.2023 - 13:00

4 Kasım Cumartesi günü İstanbul 28 dereceydi. “Pastırma yazı, ne var canım” diyerek es geçmemek gerek. Çünkü yüksek sıcaklıklar sadece pastırma yazı sezonunda değil sıcak hava modeli El Nino ve iklim değişikliğinin etkileri ile geçen yıldan beri bayağı sıra dışı seviyelerde seyrediyor. Tabii yüksek sıcaklıklar nedeniyle barajlarda azalan su oranları, tarım ürünlerinin verimsiz hasadı, deniz canlıların yaşam koşulları gibi birçok durum da olumsuz etki altında.

BİYOÇEŞİTLİLİK YOK OLUYOR

Her birimizin farkında olduğu başka bir olumsuzluk ise dört mevsimin de yaşandığı ülkemizde mevsimlerin önceki yıllara göre dengesiz bir biçimde seyretmesi, hatta bölge bölge yaşanmaması. Bu durum doğal olarak yalnızca ülkemizde değil küresel ölçekte de böyle. Mevsimlerin dengesi değişmeye veya mevsimler kaybolmaya başladı. Her mevsimin getirdiği şartlarla beraber ortaya çıkan biyoçeşitlilik de bu durumdan payına düşeni alıyor ve açıkçası almayı da sürdürecek.

İLKBAHAR ERKEN SONBAHAR GEÇ BAŞLIYOR

Sıcaklık bitki örtüsünün ve dolayısıyla yaşam piramidinin her basamağını etkileyen temel etkenlerden biridir. 1981 yılından bu yana “0 yılda bir sıcaklıklar küresel ölçekte ortalama 0.18 derece artış gösteriyor. Günümüzde ilkbahar mevsimi erken başlarken sonbahar ise daha geç başlıyor. “Küresel Isınmanın Dört Mevsimin Sürelerini Değiştirmesi” araştırmasına göre 1950'li yıllara kıyasla Kuzey Yarımküre’de yaz aylarının yaklaşık 17 gün daha uzun olduğu ilkbahar, sonbahar ve kış aylarının ise 2011'de üç ile on gün arasında daha kısa olduğunu ortaya çıktı. 2100 yılına gelindiğinde ise kışlar iki aydan az sürerken yazlar yılın yaklaşık yarısını kapsayacak. 

YENİ MEVSİM NORMALLERİ

Daha uzun ve daha sıcak yazlar, daha kısa ve daha sıcak kışlar, daha kısa ilkbahar ve sonbahar mevsimleri araştırmada “yeni normal” olarak tanımlanıyor ve bu tür bir eğilim, artan radyatif zorlama nedeniyle gelecekte kaçınılmaz olarak daha da güçlenebilir. Değişen mevsimsel durum tarım mevsimlerinin ve türlerin yaşamsal aktivitelerinin ritminin bozulmasına, sıcak hava dalgalarının, fırtınaların ve kontrol edilemeyen yangınların daha sık görülmesine işaret ederek insanlık için artan riskler anlamına geliyor.

VİVALDİ’NİN MEVSİMLERİNE ELVEDA

Bu haftaki yazımı bitirmeden sizlerle mevsimlerle ilişkilenen şahane bir yapıttan da söz etmek isterim. Yaklaşık 300 yıl kadar önce Antonio Vivaldi tarafından bestelenen “Dört Mevsim” konçertolarının farklı bir yorumlanmasını birkaç hafta önce dinlediğimde mevsimler ve iklim krizi üzerine farkındalık yaratmak adına başarılı buldum. 

YAZ ARTIK DRAM MEVSİMİ

Yapıtın orjinalinde İlkbahar, Yaz, Sonbahar ve Kış olmak üzere dört bölümden oluşan kompozisyonda her bölüm o mevsimin duygusuyla örülmüştür. Ancak İspanyol besteci ve yapımcı Hache Costa, “Eğer dört mevsim günümüzde yazılsaydı nasıl olurdu” sorusunu sorup bunun üzerine bir uyarlama geliştirdi. 24 Ekim Uluslararası İklim Değişikliğine Karşı Mücadele Gününde izleyici ile buluşan yeni yorumlamada yaz bölümüne dram eklenmiş ve diğer bölümler kısaltılmış. Aynı zamanda orkestranın arkasına yerleştirilen ekranda aşırı hava olaylarının etkileri, orman yangınları gibi iklim krizinin yıkıcı etkilerine dair görüntüler dinleyicilerle buluştu.