Nerede o yıldızlı geceler?
Büyük kentlerin sürdürülebilir bir gelecek haritasında yer alması için ışık ve gürültü kirliliğini en aza indirirerek içinde ve çevresinde yaşayan her canlının ekosistemine uyumlanması şart.
7/24 yaşayan bir kentin sakini olmak artık pek de havalı bir durum değil. Sırf yaş alanlar değil Z kuşağı da bu konuda epey şikâyetçi. Sadece gün ışığında değil gece de maruz kalınan gürültü kirliliği ve geceye eşlik eden ışık kirliliğini de ekleyince bu şikayetler hem insan sağlığı hem de çevre sağlığı açısından yerinde bir dışavurum.
YILDIZSEVERLER MUTSUZ
Biraz daha romantik bir yerden başlayacak olursam “Ah nerede o yıldızlı geceler” diyebilirim. Benim romantik yaklaşımım yalnızca bir iç çekiş de değil. Yeni bir araştırmanın da konusu, 2011'den 2022'ye kadar yıldızların görünürlüğünde küresel çapta hızlı azalmalar olduğunu bildiriyor. Gökyüzünün yılda ortalama yüzde 9.6 oranında aydınlandığını belirten araştırmaya göre 250 görünür yıldızın bulunduğu bir gökyüzü altında doğan bir çocuk, 18. yaş gününde bu yıldızlardan yalnızca 100’ünü görebilecek.
“Her gece gökyüzüne bakan yıldızseverler için kötü bir haber” deyip geçmeyin çünkü mücadele edilebilme açısından en kolay kirlilik birimlerinden biri olarak tanımlanan ışık kirliliği sirkadiyen ritmimizde sıkıntılar yaratarak birçok fiziksel ve ruhsal rahatsızlığa neden oluyor. Geceleri artan ışık miktarı melatonin üretimini azaltarak uyku yoksunluğuna, yorgunluğa, baş ağrısına, strese, kaygıya ve diğer sağlık sorunlarına neden oluyor.
HAYVANLAR KÖTÜ ETKİLENİYOR
Işık kirliliği, insanlardaki bu olumsuz etkilerinin yanında hayvanların da uyku-uyanıklık ritimlerinden göç düzenlerine kadar birçok yaşamsal faaliyetini olumsuz etkiliyor. Enerji tasarrufu sağlayan ve ışık kirliliğini azaltan yüksek verimli ışık kaynaklarını tercih etmek ve bunları aşağı yönlü yerleştirmek gereksinim olmayan bölgelerde ışık kaynağı kullanmamak gibi birçok çözüm de ışık kirliliği ile mücadele yanı başımızda duruyor.
GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ VE KALP HASTALIĞI BAĞLANTISI
Gelelim gürültü kirliliğine! Yaş ve birçok etkene bağlı olmakla birlikte temelde bir yetişkinin 7-9 saat arası gündelik uyku gereksinimi var. Ancak gece uykusu sırasında odalarımızda sızan dışarının gürültüsü 7/24 yaşayan bir kentin insan üzerindeki en güçlü olumsuz etkilerinden biri. Bizi uyandırmadığını düşündüğümüz gürültü bile belirli uyku evrelerinde geçirdiğimiz zamanı değiştirerek uyku üzerinde bilinçaltı etkiler oluşturabiliyor.
Avrupa Çevre Ajansı'na göre arka plandaki gürültüye uzun süre maruz kalmak, Avrupa'da her yıl 48 bin yeni kalp hastalığı vakasına ve 12 bin erken ölüme neden oluyor. Ayrıca 22 milyon kişi kronik uyku bozukluğundan, 6.5 milyon kişi ise ciddi kronik uyku bozukluklarından yakınıyor. Bir kentte gece saatlerinde en büyük gürültü kaynakları arasında trafik, gece yaşamı ve sokak temizliği gösteriliyor.
GÜRÜLTÜ DUVARLARI
Unutmadan Dünya İşitme Endeksi’ne göre ise ortalama “kent sakini”nin kendi yaşından 10 ila 20 yıl daha büyük işitme kaybına sahip olduğunu belirtiyor. Dünyanın çoğu kentleştiğini düşününce kentler yalnızca insanlar için değil bir bütün olarak biyolojik çeşitlilik için giderek daha önemli bir ekosistem haline geldi.
Gürültü kirliliği aynı zamanda kuş, kurbağa ve böcekler gibi çeşitli türlerin iletişimini, davranışlarını değiştirerek bu türlerin yaşam haklarına da müdahale ediyor. Gürültü kirliliğini azaltmak adına otoyollara yapılan ses bariyerlerinden ağaçlandırma çalışmalarına kadar birçok çözüm var. Gürültü kirliliğine karşı kesim çözüm tabii ki gürültüyü azaltmak olsa da otoyolların arkasına dikilen ağaç sıraları bazı yerlerde gürültü seviyesini 12 desibele kadar azaltıyor.
Sürdürülebilirlik Haberleri
- 2025’in rengi ‘mocca mousse’ ile toprağa saygı
- SKUP trafiği rahatlatır mı?
- Erol Demirel: 'Sürdürülebilirlik, artık bir zorunluluk'
- Bankalar ne kadar çevreci?
- İklim değişikliği 'toprağı' olumsuz etkiliyor
- Arktik Okyanusu için uyarı: 2027'de korkutan senaryo...
- COP29 büyük bir hayal kırıklığı!
- İYİ HABER
- İklim sözlüğü: Su ayak izi
- Yenilenebilir enerji dünyanın geleceği