Çizgideki düşünce...

04 Nisan 2014 Cuma

SELÇUK DEMİREL’DEN ‘ŞİMDİ’ VE ‘İNSANOĞLU KUŞ MİSALİ’

Gökyüzüne kanat açmış uçuyorlar... İnsanoğlu kuş misali... Şu anda hepimizin durup düşünmeye ya da kanatlanıp uçmaya öyle çok ihtiyacı var ki...
Fotoğrafı, afişi ilk gördüğümde hemencecik tanıdım. Selçuk Demirel’in çizgileri bu dedim. Ve o anda çizgideki müziği duymaya başladım. Müziğin peşine takıldım. Kendimi çizgideki öykülerin, çizgideki şiirin, çizgideki düşüncenin izini sürerken buldum..
Baştan başlıyorum: Selçuk Demirel iki sergiyle İstanbul’da. Her geçen gün biraz daha korkunçlaşan İstiklal Caddesi’nin iki köşebaşını tutmuş...
Bunların ilki Fransız Kültür Merkezi’nde dün açıldı. Başlığı “İnsan Kuş Misali”. 1974 -2014 yılları arasında dünya basınında yer alan çalışmalarını kapsıyor. Nev Galeri’de ise “Şimdi” adlı sergisi bugün açılıyor. Son bir iki yıl içinde bu sergi için özel olarak yaptıklarını içeriyor.
Yıllardır yaşamını Paris’te sürdüren, dünyanın belli başlı, en iddialı iletişim araçlarındaki çizimleriyle hepimize kıvanç nedeni olan, kitaplarıyla her yaşta insanı hem gülümseten hem düşünceye yönelten sanatçıyı daha yakından tanımak için eşsiz bir fırsat.

Direnişe Çağrı
“İnsanoğlu Kuş Misali” sergisinde içinde yaşadığımız tüm gerilimler, çatışmalar karşımıza çıkıyor. Emeğin sömürülmesi, kadının ezilmesi, azınlıkların ötekileştirilmesi, ötekine yöneltilen şiddet, şiddetin kışkırtılması... Savaşlar... Medyadaki yalanlar... Parayı egemen kılan düzen... Ekonomiyle boğuşan insanoğlu... Dünyada ve bizde.... Sergide Gezi Direnişi de var, dünyadaki kültürel kriz, iletişim yozluğu da... Hepsi, en ekonomik çizgilerle...
Selçuk Demirel adeta, 1974’ten bu yana çizgileriyle bir günlük tutmuş... Onun çizgilerine baktıkça yaşadığımız acımasızlığın, çatışmaların, gerilimin içinde hâlâ nasıl tek parça kalabildiğimize şaşıyor ama aynı zamanda hâlâ ayakta olduğumuz için de sonsuz bir tat alıyoruz. Kendimizi sınıyoruz, harekete geçiyoruz. Hatta bir adım daha ileri gidip direnme gücümüzü daha da pekiştiriyoruz! Adeta başkaldırıya bir çağrı!

Yalınlığın zaferi
Şimdi” başlıklı Nev’deki sergiyi Eray Ak şöyle tanımlıyor: “İçselleştirilmiş yalnızlık ve sessizlikler zamanında yaşıyoruz. Bu zamana da ‘modernizm’ adını veriyoruz. (...) kalabalıklar arasında kaybolma, bireysellikten uzaklaşma hali, sesine kulak verecek bir zemin bulma ihtiyacı... Modern zaman insanının yaşamında aradığı o zemini Selçuk Demirel çizgileriyle yaratmaya çalışıyor.”
Ben belki de “modern zaman” insanı olmadığımdan, bir sinema şeridi gibi gözümüzün önünden geçen o “kalabalıktaki yalnızlıklar”la çok iletişim kuramadım. Ama kimi eserlerle de kanatlandım!
Belirtmeden geçmeyeyim: Her iki sergide de çok sevdiğim bir ressamın Klee’nin nefesini, çocuksuluğunu, gülümsetmesini, gizemini hep yanı başımda duydum.
Şimdi”de, sanatçının bana daha yakın gelen özgün tekniğine, o tekniği her seferinde daha da ileri götürme çabasına, çelişkileri, karşıtları buluşturan çizgilerine, şaşırtmacalarına, kavramları sorgulayan resimlerine bir kez daha hayran kaldım. Yalınlığın zaferini ilan ediyordu bir kez daha.
Yıllar önce görmüştüm: Uçan bir martının kanatlarının gölgesi boş bir saat kadranına düşmüştü... Bu imge, bu “şiir” o gün bugün beni terk etmedi. Bu sergiden de nice eser içimde hep büyüyecek...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları