‘Nerede kalmıştık?’ mantığı

17 Şubat 2023 Cuma

“Nerede kalmıştık?” deyip yola devam etmek, bunu yaparken hem kendini aklamak hem kaybettiği itibarını geri kazanmaya çalışmak... Bunu yaparken bir yandan da diğerlerini, yani kendi gibi düşünüp davranmayanları suçlamak, bastırmak, hainlermiş gibi göstermek...

AKP iktidarının bugün yaptığı tam da bu... Önceki gün büyük utanç ile izlediğim ekranlardan bağış toplama şovunun neyin üzerini örtmesini bekliyorsunuz? 

Milyonlar, milyarlar havada uçuşurken, hâlâ enkazların altında kurtarılmayı bekleyenlerin soluğunu ensenizde hissetmemeyi mi? Tüm ailesini yitirmiş, tek başına kalmışların “feryatlarını” önleyeceğinizi mi? Çöken binaların altında kalan yüz binlerce hayali, umudu mu?

Kusura bakmayın, örtmüyor, örtmeyecek. Örtmediği gibi o kiri, masum sade vatandaşlara da bulaştırıyorsunuz utanmadan. Düğün salonunda takı yarıştırmaya dönüştürdünüz. Cengiz amcadan 50 milyar, Ali abiden 5 milyon, çoban Mustafa’dan bir koyun, esnaf Muhammet’ten bir daire...

Yardımlar bağışlar sessiz sedasız yapılır, reklama dönüştürülmez, şova çevrilmez. “... yarışına” meydan verilmez... Nokta...

Asıl depremin ilk günlerinden beri “Türkiye tek yürek”ti. Sessiz sedasız, herkes canı gönülden koliler yapmış, yardım toplama merkezlerine akın etmiş, gücü yettiğince maddi desteklerini yapmıştı. Şovsuz... İşinize gelmedi değil mi? Rahatsız oldunuz, o tek yüreklilik sizin hatalarınızı, yönetim zafiyetlerinizi de daha görünür kılmıştı. Ahbap çavuş atamalarla misyonunu da içini de boşalttığınız AFAD ve Kızılay’a eski itibarını kazandırmanın bir yolunu bulmalıydınız. 

Şovunuz kimilerinin işine geldi; kendilerini yaptıkları yardımlarla daha görünür kılmanın, belki yeni işler almanın, belki teşviklerin... Şovunuza kimileri “şovun içinde yer alıyor olmanın utancı ama zorunluluğu” içinde dahil oldu. Aksi takdirde adı “Bak elini cebine atmadı”ya çıkabilirdi. Ya da “tek yürek Türkiye” dışında kalmanın. 

Tabii bir de bunları bile düşünmeyen on binler vardı. Karınca kararınca biriktirdiklerini bağışlayanlar, kumbaralarının içindeki parayı veren çocuklar... Bilmeden malzemenize dahil olan sade yurttaşlar... 

Bağış toplamayı şova dönüştürmek kolaylaştırdı işleri değil mi? “Nerede kalmıştık?” deyip yola kaldığınız yerden devam etmenizi... Bunu yaparken de bir yandan halkın gözünde güvenilir ve itibarlı olan AHBAP ve benzeri sivil toplum kuruluşlarının yardım toplama girişimlerini kötülüyorsunuz. Yaptıklarınızı onaylamayan televizyon kanallarına cezalar getirmeye çalışıyorsunuz...

6 Şubat depremi ve takip eden günler büyük acılarla, büyük kayıplarla insanlık dramları ile birlikte çürük düzenin anatomisini de gözler önüne serdi. Bu yazı yazıldığı sıralarda ölü sayısı 36 bini geçmişti. Zemini uygun olmayan yerlere inşaat izni veren, kanun ve yönetmeliklere uygun olmayan yapıları imar barışı ile yasal statüye kavuşturan zihniyetin bedelini ödeyen onlarca can... Suçlu çok. Ama ilk ve en büyük suçlu bu ülkeyi yönetenler... Bunu göz ardı edersek aynı düzenin aynı şekilde sürdürülmesinin de yolu açılmış olur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları