İnsan serveti talanı

28 Eylül 2015 Pazartesi

"Das Auto”, Alman kalitesine “sahtekârlık kalitesi” de katınca kabak başlarında başladı; küçük bir şirket ve akıl, “dokunulmaz” gibi duran bir “dünya muktediri”ni minik fiskeyle devirdi. Soru basitti: Bu adam yüzde 40 daha düşük dizel egzos emisyonuna nasıl ulaştı? Bir test, devi yere serdi. Dünya yıkılıyor, bizim ülkeden bakalım ses seda çıkacak mı?
Niyetim Das Auto’yu yazmak değil, iki haftalık güzel bir aradan sonra okura merhaba ile bir giriş yapalım dedik. Ama Almanya’da kalacağız. Merak ettiğim soru şu: Acaba Das Auto felaketinden sonra Almanya, 800 bin göçmen alma programını değiştirir mi?

Yüz binlerin göçü ve anlamı
Biliyorsunuz, Suriye’yi dağıtan ABD/Batı (+Ankara), karşılarında yüz binlerin göçünü bulunca yelkenleri suya indirdi ve “bizim için melanet olan bu durumu nasıl kazanca dönüştürürüz”ü planladı.
Almanya öne çıktı: İşgücü açığım var. He-le genç işgücüm azalıyor, ne kadar fıştıklasam, keyfi yerinde Almanlar doğurmuyor. Bu bir nimet olabilir, yetişkin işgücü, 20 biner Avro’luk bir eğitim ve uyum programıyla, geleceği kurtarırım...
Suriye’nin insan servetini talan progra-mı desem? Bu açıdan bakın. Ekranlarda gördüklerimizin büyük çoğunluğu iyi eğitimli, yetişmiş insan gücü. 600 bin işgücü açığı var Almanların. Bu bir bereket, hayırlı olay diyorlar. Almanya, ABD’den sonra en çok istenen ikinci göç ülkesi. Spiegel: Yeni Almanya! Bu insanlar bir şans.
Bakıyorum grafiğe, ülke belli tarih aralıklarında görülmemiş mülteci akınlarına uğramış. 1956: Macar isyanı ve 16 bin göç. Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesi sonucu 108 bin göç. 1990: Yugoslavya’yı parçalamaları sonucu 400 bin göç. 2015: Mülteci dilekçesi sayısı kestirimi 800 bin! 1960’larda Türkiye ve diğer ülkelerden milyonlarca emeği ucuza kapatan Almanya, bu işin ustası, entegrasyon konusunda geniş bir deneyime sahip.
 
Genç nüfus ithalatı
ABD+Batı, Irak’ı, Suriye’yi parçaladı, insanlarını savurdu, öldürdü, göç ettirdi... Şimdi ihtiyacı olanlara talan programı başladı. “Saf-kan” Almanlar, Merkel’i “vatana ihanet” pankartlarıyla karşılayadursun! Alman aklı geleceğe bakarak, mülteci taleplerinde şu nüfus yapısını görüyor:
Yüzde 32’si 17 yaşından küçük (Alman nüfusunda yüzde 16).
Yüzde 49’u 18-34 yaş arası (Alman: yüzde 20)
Yüzde 18’i 35-64 yaş arası (Alman: yüzde 43)
Yüzde 1’i 65 yaş üstü (Alman: yüzde 21)
Yani büyük bir genç nüfus ithalatı ile topluma gençlik aşısı! Ucuz işgücü, maliyetlerde düşüş, yeni bir tüketici kitlesi... Bir Suriyeli genç kadının fotoğrafının altında şu yazılı: “Eğitimli, kültürlü, yükselme hırsı var.” Tabii ithalat sadece Suriye’den değil. Bu yılın ilk 6 ayındakiler: 42 bin Suriyeli, 30 bin Kosovalı, 30 bin Arnavut, 10’ar bin Sırp, Iraklı, Afgan vb. Bu yılın sonunda Suriye mülteci sayısı da tepe yapacak.
Alman patronları büyük göçte yeni bir “bü-yüme ve refah” görüyor. Toplum hazırlanıyor: “Yeni bir ulus konseptine neden ihtiyacımız var?” ikna edici bir yazı. “Alman ne demek”, öğreniyoruz: “Dakiklik, disiplin, berraklık, düzen, titizlik/özen”.. Mültecilere bu öğretildi mi, “Alman” korunuyor demektir!
Peki, das Auto ne olacak?
 
Bölerseniz, bölünürsünüz
Mesele Almanya değil. Mesele Suriye ve Türkiye (İslam dünyası)! Türkiye’nin ekonomik yapısı, en iyi yetişkin işgücünü zaten kullanamıyor, dışarıya göç ettiriyor.
Bir ülke parçalanıyor, talan ediliyor. Suriye politikasının mimarları, Şam’da kayısı yiyecekler, namaz kılacaklardı. Yüzleri beş karış, ama palavraya devam. 4 yıl önceden beri yazıyoruz ki, Rusya Esad’ın arkasında! Hiçbir şey yapamazsınız, Batı kuyruğunu kısar geri çekilir. Tek yapacağınız, derhal Esad’a ülkesinin birliğini sağlaması için yardımcı olmaktır.
Kin ve nefretiniz buna engel oldu.
Ayrıca, Suriye’nin parçalanması Batı emperyalist politikasıdır; buna destek, yarın Türkiye’nin de bölünmesini gündeme getirir. Ahlaksız politikanın hiçbir yerinden tutamazsınız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları