Olaylar Ve Görüşler

Halkbilimci İlhan Başgöz’ü anarken - Gönül PULTAR

13 Nisan 2022 Çarşamba

Bir yıl önce, 13 Nisan’da kaybettik İlhan Başgöz’ü. Ocak ayında, devletin sağladığı ambulans-uçakla ülkemize dönüşü manşet olmuştu. Başgöz, uzun yıllar çalıştığı Indiana Üniversitesi’nden 1997’de emekliliğini alınca, yurda gelerek değişik üniversitelerde ders verdi. Arada ABD’deki evine dönüyordu. Covid onu orada buldu. Kanserle savaşırken, bir gün düşüp kanama geçirince, kaldırıldığı hastanede pandemi önlemleri adı altında günlerce bir odada tek başına, aç bırakılması, tüy dikmiş, tek arzusu Türk hekimlerine emanet edilmek olmuştu. 

ATATÜRK’LE KARŞILAŞMA

1960’ların başında iş bulamayıp ülkeden ayrılan “gomonis” Türk dili ve edebiyatı doktoru, 60 yıl sonra kahraman gibi karşılandı: O artık bir abide, Cumhuriyetin yetiştirdiği bir çınardı. Başgöz; 1921’de Sivas’ın Gemerek ilçesinde, köy öğretmeninin çocuğu olarak doğdu. Okuma yazma bilmeyen büyükannesinin, okuttuğu halk şairlerini dinleyerek büyüdü. Cumhuriyetin getirdiği değişiklikleri yaşadı: Yerleştikleri Sivas’ta ilkokulunun adının “Hafız Recep”ten “Ziya Gökalp”e evrilmesine tanık oldu. Gideceği lise, Sivas Kongresi’nde Atatürk’ün kaldığı binadaydı, yattığı oda müze yapılmıştı: Başgöz ve okul arkadaşları için Milli Mücadele canlı tarihti. 1937’de Atatürk liseyi ziyaret ettiğinde tam da onun sınıfına girecek, dersi izleyişi tarihe geçecekti. Başgöz kendisini Cumhuriyetle o denli özdeşleştirmişti ki, köyde doğumu kaydedilmediğinden, nüfusa kaydolurken 1923 diye yazdırmıştı. 

TANIDIK BİR BASKI

Cumhuriyet, Anadolu’da kimi orta eğitim kurumlarını birer kültür merkezi olarak tasarlamış, oralara çok nitelikli öğretmenler yollamıştı. Sivas Lisesi onlardan biriydi. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde daha da nitelikli öğretim üyeleri buldu. Nazi Almanyası’ndan kaçan Musevi bilim insanlarından başka, Avrupa’ya, ABD’ye okumaya yollanmış genç öğretim üyelerinden eğitim gördü. Ancak göz açıp kapayıncaya kadar bu parlak solcu beyinler tasfiye ediliyordu. Yargılanıyor, tutuklanıyor, kürsüleri kapatılıyordu. Alman öğretim üyeleri ise durumu görüp birer ikişer ülkemizden ayrılıyordu. Mahkemelerde, hocaları aleyhine konuşmayı reddeden Başgöz’ün de doktorasını aldığı gün, fakülteyle ilişiği kesildi. Askerliğini yaparken, DP iktidarının “komünist tevkifatı” nedeniyle cezaevine girdi. On bir ay yattıktan sonra yargıç karşısına çıktığı ilk celsede beraat etti. Ama DP döneminde solcu aydına ekmek yoktu. Milli Birlik Komitesi döneminde de durum değişmedi. 

BÜYÜK KATKI SAĞLASI 

Başgöz, ABD’ye gitti. Indiana Üniversitesi’nde folklor profesörü oldu, Türk Araştırmaları Bölümü’nü kurup başkanlığını yaptı, Türk Araştırmaları Yayınları’nı başlattı. Emekli olunca Bilkent Üniversitesi’ne çağrıldı. Başgöz, Yunus Emre ve (yazış tarzıyla) Karac’oğlan konusunda önemli görüşler getirdi. Halk edebiyatı araştırmalarına ana katkısı, sözlü metnin temel niteliğinin değişken olduğuna ilişkin şu saptamasıdır: Ozanın aktardığı, her zaman değişir, değişebilir, değişime açıktır. Hiçbir zaman “kesin, kesinleşmiş” değildir. 

GÖNÜL PULTAR

YAZAR /EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları