Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ekonomi, özelleştirme ve kamulaştırma - Dr. Abdullah KEHALE
Ülkemiz kötü ekonomik koşullar içinde. Enflasyon kontrol edilemiyor. Dolar, Avro, bir yılda ikiye katlandı. Bütçe açığı her ay artıyor. Devletin borçları, ancak yeni borç bulunarak ödenebiliyor. Dışalım, dış satışdan fazla. Bir zamanlar tarımda kendine yeten Türkiye, temel tarım alımlarını bile yurt dışından sağlıyor. Osmanlı’nın son döneminde olduğu gibi dış alımı, dışsatımdan öncelikli hale getiren politikalar uygulayanlar, “Paramız var ki alıyoruz” diyerek övünüyorlar. Osmanlı’nın hatalarından ders alıp, Atatürk’ün politikalarını uygulayacaklarına, tam ters bir yolda ilerliyorlar.
ATATÜRK DÖNEMİ
Oysa 1923-1938 arasında, 1929’daki dünya buhranına, Osmanlı’nın borçlarının ödenmesine rağmen yabancıların elinde olan sanayi, ulaşım gibi sektörlerdeki kuruluşlar millileştirilmiş, olağanüstü bir başarı yakalanmıştı. Tahılların, besinlerin dışalımı 1923’ten 1938’e kadar, büyük ölçüde azalmıştı. 1925’te 49.2 milyon TL açık veren dış ticaret, 1937’de 23,6 milyon TL fazla vermişti. Lozan Antlaşması’na göre; Türkiye beş yıl daha Osmanlı gümrük tarifesini uygulayacaktı. 1929’a kadar olan dış ticaret açığının nedeni budur.
29 BUHRANI’NA RAĞMEN
Gayri safi milli hasıla (bir ülke vatandaşlarının verilen bir yıl için ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin, belli bir para karşılığındaki değerlerinin toplamı) Atatürk döneminde yılda yüzde 7.4 artmıştır. Bu oran 1930-1938 arası çok daha fazladır. Sanayide yılda ortalama yüzde 9.6 büyüme sağlanmıştır. Tarım; etkin şekilde desteklenmiş; 1929’da yaşanan büyük buhran, tarım ürünlerinin fiyatını yarı yarıya düşürmesine karşın, yılda ortalama yüzde 7.6 büyümüştür. Oysa ABD’nin 1929’da 83 milyar dolar tutan milli geliri, 1932’de 51 milyar dolara inmiştir. Bunlar olurken Toptan eşya fiyat endeksi (toptan satılan malların fiyat artışlarını gösteren endeks), 1923- 1938 arasında -2 dir. 1 TL, 1.8 dolar etmektedir.
Bu dönemde millileştirilen şirketler arasında su, demiryolu, tramvay, rıhtım, kömür madeni, telefon, elektrik, havagazı, bakır madeni, kömür madeni işletmeleri vardır. O dönem ulusal sanayi kuruluşları çok ucuz bedellerle satılmamış, tersine yatırım yapılarak kurulmuştur.
TOPLUM FAYDASINAYSA
Atatürk’ün sözleriyle, kamu iktisadi kuruluşları kâr etmek için kurulmuşlardır ve gerektiğinde satılabilirler. Ancak bu satışın temel koşulu, toplumun ortak yararının oluşmasıdır. Ahmet Taner Kışlalı buna açıklık getirmektedir:
“Bu ortak yararın da üç olasılığı bulunmaktadır: Zarardan kurtulma, daha ileri bir teknolojiye geçme, ekonomik gücü halka yayma... Eğer zarar eden değil de, kâr eden bir kuruluş özelleştirilmek isteniyorsa, daha ileri bir üretim düzeyine geçmek söz konusu değilse, ekonomik güç halka değil de, iç ya da dış bazı odakların eline geçecekse; özelleştirmede ‘toplumun ortak yararı’ bulunduğundan elbette ki söz edilemez.”
DR. ABDULLAH KEHALE
ÖĞRETİM ÜYESİ / TARİHÇİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eylem yaptı
- Cumhuriyet 100 yaşında! İyi ki Cumhuriyet var
- Şişli'de Hıdırellez çoşkuyla kutlandı
- Pes dedirten çağrı!
- Trafikte kahkahaya boğan kaza
- Ali Erbaş'ın makam aracı Meclis gündeminde!
- İmamoğlu Paris Belediye Başkanı Hidalgo'yu ziyaret etti
- Özel ile Kılıçdaroğlu ile Ahlatlıbel'de görüştü
- Türkiye tarihi davaya müdahil oldu!
- Aşı karşıtlarına kötü haber!
En Çok Okunan Haberler
- Mafya hesaplaşmasında öldürüldü, kışlada anıldı
- Genel Merkezde sürpriz isim
- Fabrikadan açıklama geldi!
- Erdoğan'dan 'ihanet' açıklaması
- MHP'den 'Osman Kavala' çıkışı
- Baba, anne ve 3 çocuğu ölü bulundu!
- Doktorundan Türkan Şoray'a uyarı: 'Bahçede bile yürüme'
- 'İfademi eklememişler, isimleri açıklayacağım...'
- Özel'den 'yeni anayasa' resti
- Muhabirden açıklama geldi!