Olaylar Ve Görüşler

Din, kin ve intikam duygusu - Gani AŞIK

26 Mayıs 2022 Perşembe

Sözlükler intikamı, bir insanın içinde yaşattığı düşmanlık ve nefret duygusu olarak tanımlar. Kitabi dinler ve Uzak Asya’daki değişik felsefi öğretiler, intikam histerisini beslediği için kin ve nefreti reddederler. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, yıllar önceki mesajlarının, arşivin tozlu raflarından indirilmesi ve hukukun zorlanması ile mahkûm edilmiştir. Sürecin atmosferi ve psikolojisi, bu husumet zinciri ve yargı kelepçesinin, İstanbul BBB Ekrem İmamoğlu’na da uzanabileceğine ilişkin kaygılar içermekte, “mülkün temeli” adalet, tarihin tanıklığında adavete (düşmanlığa) dönüşmektedir. Sn İmamoğlu ve Kaftancıoğlu, Osmanlıcı iktidarın elinden, Osmanlı payitahtını söküp alarak kibrin harimi ismetine girmişler ve rant çarkını heke ayırarak “han’ı yağmayı” bitirmişlerdir. İktidar bu büyük suçun (!) öcünü, kontrolündeki yargı üzerinden alma peşinde. Demokrasiye inanılmamasından kaynaklanan ve toplumsal barışı dinamitleme potansiyeli içeren bu hasmane hamlelerin, İstanbul seçmeni ve yurttaşların duyarlı vicdanında parçalanacağı ve ağır bedelleri olacağı çok açık. Önyargılarının tutsağı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP), bu gerçeği kavrayabilecek siyasi donanımı yok. Birikimli ve donanımlı oldukları tek alan, tarikatlarla iç içe Cumhuriyeti yıkmak ve Anadolu Türklüğünü Arap kültür emperyalizmine boğdurmaktır. Bir ulusun aydınlık geleceği olan eğitim kurumlarını, karanlığın odağı ve uygarlığın düşmanı tarikat ve cemaatlere teslim etmenin başka bir izahını yapabilecek yiğit varsa çıksın ortaya.

DİN VE SİYASET

Yirmi yıldır kutsallarımızı siyasette halkı aldatma yöntemi olarak kullanan ve seçimlerin yaklaştığı süreçte, bu yöntemle uyuttuğu kitlelerin, açlığın pençesinde nihayet uyandığının ayırımına varan, ismi ile çelişkili AKP, kendisini kurtarmak için önümüzdeki dönemde din / siyaset açılımında sınır tanımayacaktır. Ali Erbaş’ın Diyanet’i de, siyasetin emrinde olduğunun örneklerine bir yenisini ekleyerek, “şükürsüzlükten” yakınan Erdoğan’a acil bir “şükür hutbesi” ile “din ordusu hizmetinizdedir, efendim” mesajı iletirken başında bulunduğu kurumun devasa giderlerini oy oranı ölçeğinde, yaslandığı AKP seçmeninden çok, muhalefet seçmeninin karşıladığını da göz ardı etti. Çifte maaşlılar, on maaşlılar şükredebilir de, daha çok yönetsel cehaletten ve ülke kaynaklarının talan ve tarumar edilmesinden ötürü sefaletin pençesinde kıvranan halk, neden şükredecek ki? Bir siyasi partinin payandası olmak, Diyanetle ilgili yasa ve anayasa hükümleri açısından suç, moral değerler açısından da uygunsuzdur. 

Tarih, gücün önünde eğilen din adamlarının hiçbirini hayırla yâd etmiyor. İsmet paşanın “Dinin siyasete alet edilmesi yüzünden bu memleket iki kere battı” uyarısı da, yine Paşa’nın  “din istismarına karşı çıkmak, vatandaşın dindarlığına karşı çıkmak değildir” şeklinde mücevher değerindeki sözü de AKP doruklarında karşılık bulamaz. Çünkü o, “iki ayyaş” tan biridir. Hz. Muhammed’in, yaşları birbirine yakın olduğu için hem süt kardeşi, hem de amcası olan, Kureyş kafirleri ile yapılan savaşlarda Hz. Ali ile birlikte büyük kahramanlıklar gösteren Hamza’yı, Uhud Savaşı’nda şehit eden Taifli köle Vahşi, ileriki yıllarda İslama katıldı ve Hamza’nın trajik şehadetinin ayrıntısını peygambere anlattı. Kendisini büyük bir acı ile dinleyen Hz. Muhammed, katil Vahşi’ye “bir daha gözüme görünme, seni görmeye katlanamam” demekle yetindi, değil kısas, kötü bir söz bile etmedi. Toplumu bir arada tutan çimento, sürekli kin ve nefret pompalamak değil, şefkat ve sevginin altın iğneyle örülmüş bağıdır. İktidarın sınırsız medya gücünün atış poligonlarından muhalefete saydırdıkları ile cenabı peygamberin amcasının katiline bile sergilediği sabrı cemil bize, AKP’nin  “dindar” değil “dinci”olduğunu anlatır. Dindar dini yaşayan, dinci dinden geçinendir.

GANI AŞIK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları