Mehmet Ali Güller

Karen Fogg’un o talimatı

15 Eylül 2022 Perşembe

“Eşim ve ben çalışmıyoruz. Annem bir trafik kazasında vefat etti. Üç çocuk sahibiyim ve hepimiz babaannemlerde kalıyoruz. Şimdi de babaannem öldü. Babam 73 yaşında çalışmak zorunda kaldı.”

Sosyal medyada göreceğiniz bu mesaj karşısında ne hissedersiniz? Üzülürsünüz elbette. İçinde ölüm, işsizlik ve 73 yaşında bile çalışmak zorunda kalan bir baba var çünkü...

Ama hiç üzülmeyin. Çünkü mesajın altındaki imza Prens William’a ait!

Yazılanlar yalan mı? Değil elbette. Prens William ve eşi çalışmıyor. Annesi Prenses Diana bir kazada öldü. Babaannesi Kraliçe II. Elizabeth öldü ve babası Charles 73 yaşında Kral Charles oldu.

Yani ortada üzülecek bir aile yok. Tersine dünya tarihinin en sömürgeci asalak ailesiyle karşı karşıyayız.

ALGI OPERASYONU

Sosyal medyada ilk kim bu espriyi yaptı, bulamadım ama buradan kutluyorum kendisini. Müthiş bir yaratıcılık örneği.

Kuşkusuz espri olsun diye üretmiş ama “algı operasyonu nedir” sorusuna yanıt verebilmek için de çok yararlı bir örnek olmuş.

Evet, algı operasyonu tam da budur: Bütünü yerine elinizdeki ampulü tablonun istediğiniz yerine tutarak, bakanlarda bir algı oluşturursunuz. Tıpkı şu karede olduğu gibi:

Medya, elinde bıçakla önündekini kovalayan adamı, size bıçaklı saldırıya uğrayan adam gibi bile gösterebilir algı operasyonuyla...

AKP KAMERAMANLARININ İŞLERİ

Bir haftadır yaşanan Vahdettin tartışması da bir algı operasyonudur. Yukarıdaki kareden hareket edersek AKP’nin kameramanları, bıçaklı adamı halka saldırıya uğrayan masum gibi göstermeye çalışıyor bir haftadır.

Yazıyorlar, konuşuyorlar, ekranlarda söz kesiyorlar, muhataplarını kendi sorularına “evet ya da hayır” yanıtı vermeye zorlayarak izleyiciyi manipüle etmeye çalışıyorlar, dinlemiyorlar, doğrusu anlatılırken laf kalabalığı ile susturmaya çalışıyorlar...

Muhatabını “Atatürk’ü Samsun’a gönderen Vahdettin mi, değil mi?” dar sorusuna yanıt vermeye zorlayıp, yanıtın arkasından gelecek açıklamayı dinlemeyi reddediyorlar. Doğru, Atatürk’ün Samsun’a gönderilmesinin arkasında Vahdettin’in onayı var. İşte bu kameraya yansıyandır. Oysa tablonun bütününde şunlar var: Vahdettin Atatürk’ü Samsun’a direnişi örgütlemesi için değil, İngilizleri rahatsız eden direnişi bastırması, asayişi sağlaması için gönderiyor. AKP kameramanları ise bu gerçeğin halka ulaşmaması için, “gönderdi mi göndermedi mi” cambazlığı yapıyorlar.

Önceki yazımızda belirttik. Gerçek şu: Vahdettin Atatürk’ü direnişi örgütlemesi için Samsun’a gönderdiyse, hızla neden geri çağırdı? Çünkü direnişi bastırmaya değil örgütlemeye gittiğini anladılar. Dönmeyince görevden aldılar, görevden alınmasına rağmen askeri yetkisini kullanabildiği için yetkisini aldılar, yetkisiz de direnişi örgütleyebildiği için öldürmeye kalktılar, öldüremeyince hakkında idam fermanı verdiler. AKP kameramanları işte bu gerçeğin kendi tabanlarına ulaşmaması için türlü kurnazlıklar yapıyorlar.

YENİ REJİM İÇİN YENİ TARİH YAZIMI

AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg’u çoğunuz anımsayacaktır. Daha AKP kurulmadan önce bu partiyi “Erdoğan, solun boş alanına yönelecek” diye liberallere pazarlayan diplomattı.

Sonra ortaya çıkan e-postaları ve Türkiye’deki şebekesiyle yazışmaları tüm çirkinliklerini ortaya serdi. AB adına stratejik hedef ilan etmişti: “Türk tarihinin hakkında gelinmeli” (Perinçek, Karen Fogg’un E-Postalları, Kaynak Yayınları, 2002).

İşte Vahdettin yalanları da, “Lozan’ın gizli maddeleri” aldatmacası da, “Kurtuluş Savaşı olmadı” tezgâhı da, “9 Eylül’de kurşun atılmadı” komplosu da, Karen Fogg’un “Türk tarihinin hakkından gelme” hedefinin içindedir.

Yıktıkları rejimin yerine yeni bir rejim inşa edebilmenin, bunun için de “Türk tarihinin hakkından gelerek” kendileri için yeni bir tarih yazabilmenin peşindeler.

Ancak nafile, çünkü kırk yalanın bile tek bir gerçeğin karşısında hükmü yoktur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları