Mehmet Ali Güller

AKP’nin Suriye politikasının 3. aşaması

22 Ağustos 2022 Pazartesi

Erdoğan iktidarının Suriye’de izlediği dış politikayı, üç aşamalı olarak sınıflandırabiliriz: 

1. aşama (2011 - 2016): Suriye’de İhvan rejimi inşa etmek için Esad’ı devirme hedefli dönem.

2. aşama (2016 - 2022): Suriye topraklarında “ÖSO özerk bölgesi” inşa etme hedefli dönem.

3. aşama: “Esad ile ÖSO’yu barıştırma” hedefli normalleşme (ya da diyalog) dönemi.

1. aşama: Esad’ı devirme hedefi 

Erdoğan, Mısır’da Mursi’nin iktidar olmasıyla birlikte, kendisinin liderlik edeceği bir İhvan coğrafyası hedefledi: Türkiye, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Tunus...

Suriye’de kışkırtmalar başlayınca AKP önce Esad’a, hükümetine monte etmesini istediği yedi kişilik İhvan listesi iletti. Reddedilince “Esad’ı devirme projesini” başlattı: Türkiye’nin sınırları pek çok ülkeden siyasal İslamcı örgütlere açıldı. 

Projenin sahibi ABD’ydi ama ana yüklenici Türkiye, alt yükleniciler Suudi Arabistan ve Katar’dı. AKP’nin dış politika mimarı Davutoğlu, “ABD’nin küresel düzeni altında, alt bölgesel düzen kuracağız” diyordu.

“Emevi camisinde fetih namazı kılma” sloganlı “Esad’ı devirme projesi” başlatan AKP bu süreçte Şam meclisi ve hükümetine karşı Suriye Ulusal Konseyi’ni, Suriye ordusuna karşı Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) kurdu. AKP bu süreçte Esad’a karşı cephe inşa etmek için PYD/YPG ile pazarlık yaptı; Salih Müslim’le Ankara’da görüştü. İç politikadaki Kürt açılımı da bu hedefin gereğiydi.

Erdoğan iktidarı ilerleyen süreçte Suriye’ye “daha fazla asker göndermesi” için ABD Başkanı Obama’yı zorladı. Ancak Obama’nın planı başkaydı: IŞİD’i “kullanarak”, PYD/YPG’ye meşruiyet sağlamayı ve tıpkı daha önce Barzani’yle Irak’ın kuzeyinde yaptığı gibi PYD ile Suriye’nin kuzeyinde özerk bir alan inşa etmeyi planlıyordu. AKP bu ara aşamada ABD’yle “IŞİD’e karşı YPG’yle değil, benimle hareket et” pazarlıkları yaptı.

2. aşama: ÖSO özerk bölgesi hedefi

Rusya’nın 2015’te Suriye’de sahaya inmesi ve 24 Kasım 2015’te bir Rus savaş uçağının düşürülmesiyle yeni bir süreç başladı. 

Erdoğan’ın önünde artık iki sorun vardı: 1) Rusya’nın desteklediği Esad’ı devirme hedefinin uygulanması artık çok zordu. 2) ABD, PYD devleti kurmak istiyordu ve içeride hem muhalefette hem de devlet içinde buna karşı büyük tepki vardı.

Erdoğan, bu iki sorunu aynı potada birleştirerek çözme hamlesi yaptı 2016’da: Rusya’nın yeşil ışığıyla ABD’nin PYD devleti girişiminin önünü kesmeye çalışacak ve bununla iç politikada yeni destekler bulacaktı. Bu yeni durumun gereği de artık Suriye’deki hedefi, Halep merkezli “ÖSO özerk bölgesi” kurmaktı. AKP bu hedefini ABD’yle ilişkilerinde “PYD bölgesine karşı ÖSO bölgesi” pazarlık kartı yapacaktı üstelik. 

Bu arada Suudi Arabistan ve BAE ile Katar’ın İhvan eksenli karşı karşıya gelmesi, Türkiye’nin Katar’la birlikte İhvancılığı sürdürmesi nedeniyle ÖSO’nun sponsor listesi değişti. Kuvayı Milliye ilan edilen ÖSO, 2017’de Suriye Milli Ordusu’na (SMO) dönüştürüldü. 

Erdoğan’ın bu yeni çizgisi çelişkili ilişkiler süreci başlattı: Türkiye, bir yandan Esad’ın destekçileri Rusya ve İran’la birlikte hareket ediyor ama Suriye’yle normalleşmeye karşı çıkıyordu. Çünkü Esad’a karşı ÖSO’yu desteklemeyi sürdürüyor ve şartlar oluştuğunda ÖSO nüfuz bölgesi ilan etmek istiyordu. Bunun için de kontrolü altındaki bölgelere (yüzde 9) kaymakam atamaktan Türk üniversitesine bağlı fakülte açmaya kadar egemenlik hukukuna aykırı bir dizi iş yaptı. 

Moskova ise Ankara’nın Washington’la hareket etmemesi için bu süreci ağırdan aldı. İdlib’in düğüme dönüşmesi ve Suriye’de siyasi çözüme geçilememesi ise artık büyük sorundu.

3. aşama: Normalleşme/Diyalog

Erdoğan, iktidarının en kritik seçimine hazırlanıyor ve önünde iki büyük sorun var: Ekonomik kriz ve sığınmacı sorunu. 

Erdoğan, sığınmacı sorununu, “ÖSO özerk bölgesi” hedefiyle birleştirerek çözmek istiyor. Suriye’de bir “güvenli bölge” inşa ederek seçim öncesinde 2.5 milyon sığınmacıyı oraya yerleştirmek istiyor. Bunun için de kontrolü altındaki halkaları birleştirmek üzere bir askeri harekât yapmak istiyor. Ancak buna hem ABD hem Suriye hem de Rusya ve İran karşı. 

Putin de Erdoğan’ın bu siyasi ihtiyacı karşısında şu taktiği uyguluyor: “Terörle mücadele etmenin yolu Esad’la görüşmekten geçer.” Putin böylece Ankara-Şam normalleşmesinin yolunu açarak hem Ukrayna kriziyle uğraştığı süreçte Suriye’de siyasi çözüme geçebilmeyi hem de ABD’yi Suriye topraklarından atabilmeyi hedefliyor.

İşte 3. aşama, bu ihtiyaçların örtüşmesi nedeniyle ortaya çıkmış durumda. O nedenle AKP cephesinde süreç “normalleşme girişimi” yerine “diyalog arayışı” olarak isimlendiriliyor. Zira Erdoğan henüz “ÖSO özerk bölgesi” ilan etme hedefinden vazgeçmiş değil.

Ancak Ankara Şam’la mutlaka normalleşecek; Erdoğanlı ya da Erdoğansız!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları