Hikmet Altınkaynak

‘Gurbet ne yana düşer usta?’

29 Nisan 2021 Perşembe

Cumartesi günü 1 Mayıs ya, dilime bu türkü takıldı. Söylemeye başladım!

Türkünün sözleri Refik Durbaş’ın. Bestesi Zülfü Livaneli’nin.

Refik Durbaş, çocukluğunu, gençliğini, sevdasını, gözlemlerini en doğal, en gerçekçi, en bıçkın dille anlatan bir şairdi. 

Çocukluğunu yaşayamayan, acı ve yoksulluk içinde geçirenlerin sesi, yüreği oldu.

Bu türküde olduğu gibi kimi şiirleri Zülfü Livaneli, Hümeyra, Sadık Gürbüz ve Grup Baran tarafından bestelendi, birçok ünlü sanatçı tarafından da seslendirildi; milyonlara ulaştı/ulaşıyor.

Günümüzde üniversite bitirse de geleceğinden kaygı duyan gençlerin, işsiz, mutsuz insanların kimi belediyeler aracılığıyla insan kaçakçılığına dönüşen Almanya’ya, gurbete kaçışı, bana bu türküyü ve Refik Durbaş’ın “Çaylar Şirketten” ve “Çırak Aranıyor” şiirlerini anımsattı. 

YouTube’dan buldum, bir yandan söylerken, bir yandan da “Çırak Aranıyor”u Zülfü Livaneli’den dinlemeye başladım:

“Elim sanata düşer usta /Dilim küfre, yüreğim acıya /Ölüm hep bana /Bana mı düşer usta?// 

Sevda ne yana düşer usta /Hicran ne yana /Yalnızlık hep bana /Bana mı düşer usta?//

Gurbet ne yana düşer usta /Sıla ne yana /Hasret hep bana /Bana mı düşer usta?//”

1 Mayıs’a giderken

Refik Durbaş, yalnızca şiir yazmadı, gazeteciydi, gerçeğin peşinde koştu, röportajlar yaptı; şiir, deneme, inceleme, antoloji... 30’u aşkın kitap yayımladı. Toplumun emekçi, işçi, sanatçı kesimini anlattı. Toplumcu gerçekçi sanat anlayışını benimseyen, modernist toplumcular arasında yer aldı.

Cumartesi günü, 2009’dan bu yana Emek ve Dayanışma Günü adıyla tatile dönüştürülen 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlanacak. Ne var ki salgın yüzünden sorunlu görünüyor. Çünkü bugün saat 19.00’dan başlayarak Türkiye kapanacak!  Oysa böyle de olsa, salgınla mücadele koşullarına uyularak, işçilerin bu günü kutlanmalı, 1977’deki kanlı 1 Mayıs’ta yitirdiklerimiz anılmalı, Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk konulmalı, saygı duruşunda bulunulmalıdır. 

Yapılır mı? Yapılması gerekir... Çünkü bu salgında bile yalnızca işçiler çalışıyor, üretiyor, yaşamı onlar canlı tutuyor, bu saygıyı elbette hak ediyorlar.

Bu vatan kimin?

Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin?” adlı bir şiir kitabı ve kitabın adını taşıyan ünlü bir şiiri vardır. Pek çok kişi ezbere bilir. Nâzım Hikmet’in de edebiyatımızda benzeri olmayan Kuvayi Milliye Destanı ve içinde yer alan “Bu Memleket Bizim” şiiri vardır ve hepimizin belleğindedir. 

İkisi de vatan sevgisini anlatır. Benzer güzellikte olanlarsa sayılıdır. 

Vatan sevgisi hiç kimsenin tekelinde değildir. Herkesin vatan sevgisi farklı olabilir, ama vatanseverliğin ilk ölçütü önce görevini en iyi, en dürüst bir biçimde yapmak; doğayı, yeşili, kültürel mirası korumak olmalıdır. 

Bunları anımsatmaktaki amacım, kimi yöneticilerin vatanın tek sahibi gibi davranmamaları, bu ülkede yaşayan herkesin bu vatanın sahibi olduğunu anlamaları içindir. Yöneticilerin de biraz hoşgörülü olmaları içindir. Çünkü bu vatanın umuda, iyi bir geleceğe gereksinimi vardır. 

Refik Durbaş her sorunun içinde umuda da yer verir. “Efkârlığım Dağlar Kadar” şiirinde “Saatini umuda ayarla/çürüyüp gitse de gençlik” der.

Öte yandan Avrupa Birliği’nin raporlarına geçen insan hakkı ve hukuk ihlalleri ülkemizde çok olsa da, ABD Başkanı Joe Biden Türkiye’ye karşı çizmeyi aşsa da, Covid-19 salgını, işsizlik, yoksulluk, enflasyon zirve yapsa da, hiç kimsenin Türkiye’nin geleceğinden umudunu kesme hakkı yoktur!

Bu nedenle yaşanacak bir ülke inşa etmek için şairlere, yazarlara, düşünürlere halkı aydınlatma, bilinçli bir okur, seçmen yetiştirme görevi düşmüyor mu? Bu görevi çok iyi yapan bir şair de Refik Durbaş’tı; onu sevgiyle anıyorum. 

Videoyu baştan alıp bir daha dinliyorum, söylüyorum da… 

Size de öneririm. Türkü, karamsar olanlarımızın saatini umuda ayarlayacak, biliyorum. 

Bütün çırakların, ustaların, emekçilerin bayramını yürekten kutluyorum! Sağ olsunlar, var olsunlar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları