Bilinç arttıkça linç azalacak...

05 Aralık 2019 Perşembe

Yurttaşların çevre kıyımına karşı duyarlılığını yükselttiği anda sonuç alınabileceğini gösteren günlerdeyiz. Halen faaliyette bulunan 15 termik santralın baca filtresi takma zorunluluğunu 2.5 yıl daha uzatan düzenleme AKP’nin oylarıyla TBMM’den geçti, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın vetosuyla yasadan çıkarıldı.

İktidar torba yasayı alışkanlık haline getirdi. Trafik cezalarına aftan çayırları imara açmaya kadar birbiriyle ilgisiz onlarca düzenlemeyi torbaya koyup Meclis’e gönderiyor. Bir haftada yasalaşıp çıkıyor. 21 Kasım’da yasalaşan son torbanın 50’nci maddesi 7 yıl önce yürürlüğe giren, “Kesinlikle uzamayacak, 2019 sonunda tüm santrallar filtre takacak” maddesini uzatmaya ilişkindi. O gün AKP ve MHP’lilerin oylarıyla kabul edildi. Ancak muhalefetin eleştirilerine kamuoyunun tepkisi eklenince Saray veto etti.

Erdoğan’ın buna ilişkin soruya, “Bir tarafta sermaye bir tarafta halkın sağlığı” diye başlayarak yanıt verdi. Veto elbette olumlu ama bunu anlatırken bile halkın sağlığı ile sermayeyi tarttığını söylüyor. Demek ki daha önce sermaye ağır bastı, sonra “halkı kırmayalım” dedi. Halkın sağlığından daha önemli ne olabilir ki?

AKP’li milletvekillerinin evet dedikleri yasa veto edilince sevinmesine, “akıllarını kiraya vermek” eleştirisi yerinde ama insan “olmayan şey nasıl kiraya verilir” demeden de edemiyor.


***


Çevre bilincinin örgütlü mücadeleyle birleşince sonuç alınabileceğine ilişkin önemli bir örnek Kaz Dağları’ydı. Dünyanın en zengin oksijen kaynakları arasında yer alan Kaz Dağları’nda altın arama ruhsatı alan, her şeyiyle Türkiye’ye ve doğaya yabancı firma 45 bin ağaç keseceğini bildirmişti. Ne var ki, daha ilk aşamada kesilen ağaç sayısı 195 bin oldu.

26 Temmuz’da Çanakkale Belediyesi’nin başlattığı “Su ve Vicdan Nöbeti” büyük karşılık buldu. Nöbet giderek büyüdü. 18 Ağustos’ta Fazıl Say’ın piyanosu Kaz Dağları’nda yankılandı. Say, bestelediği Kaz Dağları Marşı’nı ilk kez orada çaldı. O marşa söz gerek...

İktidar yerel halkı da içine alan bu tepkiye kayıtsız kalamadı, 18 Ekim’de maden şirketinin ruhsatını uzatmadı, ardından durdurdu.

Halen Aydın’da da ciddi bir çevre mücadelesi veriliyor. Zeytin ve incire göndermeyle “dağlarından yağ, ovalarından bal akar” diye tanımlanan Aydın yöresinde geçen yaz 64 jeotermal kaynak arama ruhsatı, 7 de jeotermal işletme ruhsatı verildi.

Bu yörede yaşamak değil, birkaç gün geçirip böyle bir ruhsat verene, “Bu nasıl ruh-sat!” diye çıkışmak gerek...

Yöre köylüleri geçen gün tepkilerini, “mekânın sahibi geldi” pankartıyla gösterdiler.

Bilinç yükseltilirse, linç azalacak...


***


3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü de selamlayarak, iktidarın halkın yararına işleri nasıl ötelediğine ilişkin bir örnek daha verelim.

AKP 2005 yılında çıkardığı yasa ile engellilere şu sözü verdi:

2012 yılına dek, tüm kamu binalarını engellilerin de yararlanabileceği şekilde düzenleyeceğim. Engellilerin engelsiz hizmet alımını sağlayacağım...”

5 milyon civarındaki engelliyi sevindiren bu yasa 2012 yılı yaklaşırken, “sadece bir defaya mahsus” 3 yıl erteledi. 2015’te söz, her şey tamam!

2015 yaklaşırken “son bir kez daha” 3 yıl ertelendi, 2018’e...

2018 yaklaşırken “en son kez” 2 yıl daha 2020’ye erteledi. Önümüz 2020, bakalım “son kez” ne yapacaklar!

Engellilere yardım elbette önemli. Engellinin yanı sıra ona bakan ailenin saymakla bitmez sorunları çıkıyor. Ancak asıl olan engellilerin toplumsal yaşama katılabilmesi. Sözünü ettiğimiz, sürekli ertelenen yasa bunun başlıca yollarından biriydi...

Görünen o ki, engellilerin önündeki en büyük engel, iktidarın onlara bakış açısı:

Ailelerine bakım yardımı yapalım, desteklerini alalım!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları