Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Bir Devrim Yasası’
Geride bıraktığımız salı günü, Cumhuriyetimizin “96.” yılını ulusça büyük bir coşkuyla kutladık; gazetemiz “Cumhuriyet” de bu kutlamaya, adına yaraşacak ölçüde iki “Özel” ekle katıldı, dolu dolu içerikleriyle.
“İslam Dünyası” ülkeleri de büyük bir çoğunlukla “Cumhuriyet” ile yönetiliyor; ne var ki, Türkiye’nin hepsinden önce ilan ettiği “Cumhuriyet”, gerek anlam gerek felsefesiyle kuşkusuz çok farklı; çünkü, “1923 Aydınlanması”nın bir ürünü.
“Cumhuriyet”, yalnızca bir “rejim değişimi”, bir “yönetim biçimi değişimi” değildi.
“Cumhuriyet”, toplumumuzun yapısını, çağdaş bir yaşam düzenine, düzeyine, yüzyılları atlarcasına geride bırakıp, ulaşmasının bir sonucu.
Dolaysiyle Türkiye Cumhuriyetinin bu yapısını kazanabilmesi için kimi köklü değişimleri gerçekleştirmesi gerekiyordu ki, bunlar Cumhuriyetimizin temel taşlarını oluşturan, “Devrim Yasaları” olarak adlandırılan düzenlemelerdir, yapılandırmalardır.
Ve değerli dostlar, bunlardan biri olan “Uluslararası Sayıların Kabulu” yasasının Meclis oturumunda görüşülmesi sırasında, kimi milletvekillerinin, “Yeni Türk Harflerinin Kabulü”nün, neden geciktiğini hükümete sormaları, dahası, “Yoksa hükümet bir sakınca mı görüyor?” biçiminde bir bakıma hükümeti suçlamaları “Devrim” atılımlarının, “Büyük Millet Meclisi”nde ne boyutta izlendiğinin göstergesidir.
Oysa hükümet, yeni “Türk Harfleri” için hazırlıklarını, çalışmalarını sürdürüyordu; sonunda “Yeni Türk Harflerinin Kabulü” için düzenlenen “yasa”, “91 yıl” önce bugün, “1 Kasım 1928”de Meclis’e gelir, “30 dakikalık bir görüşme” sonunda kabul edilir; “30 gün” sonra da tüm yazılı basın, “Yeni Türk Harfleri”ni kullanacaktı.
Oysa hemen ertesi gün, “2 Kasım 1928” günü çıkan gazeteler, sayfalarının bir bölümünü “Yeni Türk Harfleri”yle basacaklardı...
Ayrıca Meclis’te, bu yasa önerisi görüşülürken, Osmanlı kültür ve diliyle yetişmiş bir “yazar-şair” olan Şebinkarahisar Milletvekili Mehmet Emin Yurdakul’un, “Arap harflerinden artık kurtulunması gerektiğini ortaya koyan tarihsel konuşmasının” önemi, günümüzde daha iyi anlaşılıyor; çünkü devletin kimi anaokullarında, dört-beş yaşlarındaki bebelere, Türkçe harflerden, Türkçe okumadan önce Arapçalarının öğretildiği “TV” ekranlarında yer almıştı.
Dahası, gerek “Harf Devrimi” gerekse bir “Dil Devrimi” geçiren böylece yoğun “Arapça” işgalinden büyük ölçüde kurtulan Türkçemizde bulunan onca atasözüne karşın, bugün T.C. Devleti’nin başında olan Erdoğan’ın Arap toplumuna özgün halk deyimlerini, “Arapça” olarak Türk halkına, fırsat buldukça “iletmesi kabul edilemez, edilmemeli de”...
Bilmem ki katılır mısınız?
Ayrıca Erdoğan’ın bu “Arapça” düşkünlüğü yanında, Arap ülkelerine, “Arap Birliği”ne gösterdiği onca yakınlığın, yoğun dostluğun, Arap devletlerince Türkiye’ye karşı aynı ölçüde kabul edilmediği apaçık görülmekte.
Arap ülkelerinin, “Barış Pınarı Harekâtı” bağlamında, Suriye’nin yanında olmalarına hak verilse bile, Türkiye’yi oldukça ağır bir dille kınamaları dikkatle ele alınmalıdır.
Ne dersiniz?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Kayyum rektörün paylaşımına tepki
- Kadınları 'çarşaf'a çağırdılar
- Taksim bombacısı için karar çıktı
- Metin Külünk'ten, Şimşek'e 'fotoğraflı' uyarı
- Altın fiyatları güne nasıl başladı?
- Mersin’de hasat başladı: 150 bin ton rekolte bekleniyor!
- Mükemmel koca olan 4 burç
- Özgür Özel 'kırmızı motosiklet' sözünü tuttu
- Nihal Candan için yeni karar
- Perinçek’in danışmanı Adanur tutuklandı