Özdemir İnce

Hiç de öyle değil

01 Kasım 2019 Cuma

Türkiye’nin son yıllarda tarihi bir mücadelenin içinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda: “Millet ve devlet olarak, varlığımızı ve geleceğimizi korumak amacıyla son yıllarda yine tarihi bir mücadelenin içindeyiz. (...) Türkiye, bağımsızlık mücadelesini en başından en sonuna kadar milli iradenin temsilcisi olan Meclis’i eliyle yürütmüş bir ülkedir.(...) Terör örgütlerinin saldırılarından 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar yaşadığımız tüm hadiseler, bu tarihi mücadelenin tezahürleridir. Suriye’de yürüttüğümüz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve son olarak Barış Pınarı harekâtları da yine bu mücadelenin birer parçasıdır. Bundan bir asır önce başlattığımız ve yeni devletimiz Cumhuriyetimizi kurarak taçlandırdığımız İstiklal Harbimizin bir benzerini, farklı görüntüler ve yöntemlerle veriyoruz.” (Hürriyet, 29.10.2019)


Cumhuriyet tarihini biraz bilenlerin bu sözlere inanması ve temelindeki düşünceyi paylaşması olası değil. Evet, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ve Cumhuriyeti kuran Büyük Millet Meclisi’dir ama Türkiye’nin Suriye politikasını tek başına AKP Genel Başkanı Erdoğan yürütüp yönetmektedir. Askeri harekâtta Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi bir yetki ve etkisi yok.


R.T. Erdoğan, ülkenin Kurtuluş Savaşı ile Suriye macerasını neredeyse özdeşleştirmekte! İzlenen siyaset Cumhuriyet Devleti’nin geleneksel siyasetine tamamen karşıt olup bir siyasal partinin özel amaçlı ham siyasetidir. Kurtuluş Savaşı, bağımsızlık ve çağının çağdaşı olan  yeni bir bir devlet kurmayı amaçlıyordu.

İslamcılar, Osmanlı’nın istemezükçüleri, tarih boyunca ulusal bilinçten uzak kalmışlar ümmet bataklığında yok olmayı kurtuluş ve özgürlük sanmışlardı. Dinsel yozbazlık gözlerini kör etmiş, mutluluğu öteki dünya afyonunda aramışlardı. Bu nedenle bu dünyada yollarını bulamamışlar; karşılarına çıkan Cumhuriyet fırsatını değerlendirmeyi bilememişlerdi. Cumhuriyet’in açtığı özgür insanlık kapısından geçmeyi reddettiler, Arabistan çöllerine doğru tersine (geçmişe) doğru zaman yolculuğuna çıktılar.


Kurtuluş Savaşı’nda Gazi Meclis’in karşısında neredeyse yedi düvel vardı. Kimliğini örseleyip yok etmeye çalıştıkları TSK’nin karşısında şimdi kim ve kimler var? Emperyalizm mi? Gazi Meclis’in askerleri savaşta, ardından Cumhuriyetin akılcı siyaseti bozguna uğratmamış mıydı? Cumhuriyetin “Yurtta barış, dünyada barış” siyasetini pısırıklık sanıp (sayıp) yeniden Osmanlı olmaya kalkıştılar. İktidara geldiklerinde komşu devletlerin tamamıyla dostluk ilişkileri sürmekteydi, sadece Yunanistan’la aramız biraz şekerrenk idi. Ermenistan’ı saymıyorum. O kadar. Şimdi, anlamsız ve saldırgan siyaset yüzünden tek bir dost komşunuz yok.


AKP ve MHP’ye göre Türkiye’nin PKK kaynaklı bir “beka” ve bölünme sorunu var ? O halde benim Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı’nın (Tekin Yayınları) 128. sayfasını okuyalım:

“Prof.Dr. Hüseyin Pazarcı’nın ‘Uluslararası Hukuk’ (Turhan Kitabevi) adlı kitabı var. Sadece devletlerle ilgili sayfaları (140-185) okurlarsa, ‘halkların kendi kaderini tayin hakkı’nın sadece sömürgelerle ilgili olduğunu öğreneceklerdir (...)

‘En başta, şunu hemen vurgulamak gerekmektedir ki, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun anılan 1970 Bildirisi sömürge rejimi altında bulunan ülkeleri sömürgeci devletin ülkesinden saymamaktadır.’ (s. 143) Ve Türkiye Cumhuriyeti kendi sınırları dışında herhangi bir sömürgeye sahip değildir.”

Bu nedenle, üniter bir devlet olan Türkiye’de hiçbir etnik topluluk, evrensel hukuka dayanarak ülkeyi bölmek hakkına sahip değildir. PKK de zaten böyle bir şey yapamaz.


Türkiye için (iç ve dış) tek tehlike AKP’nin peşinden gittiği İslamcılık siyasetidir. Cumhuriyetin laik devlet ilkesine içtenlikle dönerlerse hiçbir tehlike kalmaz. Türkiye’nin yaptığı Kurtuluş Savaşı ile başarısız terör mücadelesini eşitlemek tarihsel gafletten başka bir şey değildir. Milli Mücadele ve Cumhuriyete ait sıfatları hiç kimse hiçbir başka yerde kullanamaz. Bir de şu var: İktidarın selameti “vatan”ın selameti değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maçı hakem bitirir 26 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları