'Tam bir felakete gidiyoruz'

19 Ocak 2013 Cumartesi

Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliğinde, Hrant Dink Vakfı tarafından organize edilen İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı’nda bu sene konuşmacı Noam Chomsky’ydi. Düşünür, yazar, dilbilimci, seveni kadar sevmeyeni de olan, her daim anarşist ruhlu Chomsky ile konferans öncesinde Boğaziçi Üniversitesi birkaç gazetecinin katıldığı bir yuvarlak masa toplantısı düzenlenmişti. Bu çok özel randevuya gelirim deyip gelemeyen Mehmet Ali Birand’ın yokluğuyla açıldı toplantı, sonra...
Sonra, işte Chomsky’den yanıtlar:

 

Dünya nereye gidiyor?

Her konuşmasında en önce ABD’ye çatan, ülke yönetimine ve kapitalizme muhalif tutumunu ortaya koyan Chomsky’ye göre, dünya iyi bir yere gitmiyor...

Dünyayı bekleyen ilk büyük tehlike çevresel facia. “Tam bir felakete gidiyoruz. İnsanlık çıldırmış. Kendi sonunu hazırlamak için yarış halinde. Doğayla kavgalıyız. Çevre sorununa uyanmamış, böyle bir kuşkusu, endişesi olmayanlar dünyası... Bunun örneğini son Amerikan seçimlerinde gördük...”

Chomsky’ye göre bu “total felakete” karşı daha bilinçli olanlar zengin ülkeler değil, yerli halkları çok olan ülkeler.

Chomsky’ye göre dünyayı bekleyen öteki en büyük tehlike ise nükleer savaş. Hele odak noktası Ortadoğu olunca Türkiye’nin de önemsemesi gereken bir konu. Bu konuda mutlak bir şeyler yapılabileceğine inanıyor.

Çizdiği bu karamsar tabloda “Ya umut nerede?” diye sordum. Öyle ya, yaşamın sürmesi için umut şart.

Yanıt “İnsan ilişkilerinde ve insani değerlerde... Bir de her şeye karşın, yaşanan gelişmelerde” diye geldi.

Gelişmeye örnekler vermeye, ilk kadın haklarından başlayınca içimden koca bir eyvah çektim! Ülkemdeki durumu bilseydi, örneğin N.Ç. davasını bilse herhalde bu örneği vermezdi. Verdiği başka örnekler: Dünyada azınlık haklarındaki ilerleme, bilim ve ilimdeki gelişmeler, hayvan hakları, çevrecilik bilinci, savaş karşıtlığının artışı...

“Nasıl umut verebildim mi?” diye sorduğunda; galiba kendi de pek umut veremediğinin farkındaydı. Onun üzerine ekledi: “Bakın hayatta iki seçeneğiniz var: Hayatta ya kötümser olacaksınız ya da iyimser... Siz de ikisinden birine karar verin!”

Türkiye’de Kürt-Türk ilişkileri ve son gelişmeler üzerine onun soruları vardı. Onlara yanıt aldı... Paris’teki üç cinayetten sonra diyalog sürecinin sekteye uğramaması için verilen çabaları, hatta bu konuda medyanın tavrını, özenini çok olumlu bulduğunu söyledi. İngiltere-IRA deneyimlerini paylaştı. Burada da iki seçenekten söz etti: “Ya bana karşı şiddet var, ben daha büyük şiddet kullanarak seni yok ederim... Ya da birlikte nasıl düze çıkarız, bu ölümcül döngüyü nasıl yok ederiz... İkisinden birine karar vermek gerek” dedi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nice 100 yıllara 9 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları