Gençliğe sesleniş

30 Temmuz 2020 Perşembe

Ey Türk gençliği!

Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türkiye Cumhuriyeti’ni, laik hukuk devletini, demokrasiyi, çoksesliliği, çok renkliliği, insanı “İNSAN” yapan değerleri sonsuza dek korumak, savunmaktır.

Var olmanın, geleceğinin, bireysel ve toplumsal mutluluğunun temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. Bu hazinenin yapıtaşları Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının yedi düvele karşı verdikleri Kurtuluş Savaşı ve gerçekleştirdikleri devrimlerle atılmıştır. Kuruluşunda “Muassır Medeniyet” diye nitelenen evrensel ve çağdaş değerleri hedefleyerek beslenmiştir. Laik ve hukuk devleti olma gayretiyle güçlenmiştir.

Boyun eğmeyeceksin

Gelecekte bile seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış güçler olacaktır. Bir gün, bağımsızlık ve Cumhuriyeti korumak zorunda kalırsan, içinde bulunduğun durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin. Devrim ilkelerinden asla vazgeçmeyeceksin! Eşitsizliğe, haksızlığa, sömürüye, kine, öfkeye, şiddete boyun eğmeyeceksin! Demokrasiye inanmayanlara, kadın erkek eşitliğini yok sayanlara, dini siyasi emellerine alet edenlere biat etmeyeceksin! Düşünce ve ifade özgürlüğünden ödün vermeyeceksin!

Üç beş kuruş daha çok kazanmak, ihale kapmak için, yandaş gazetelerde bir yer edinmek, dalkavuk televizyonlara çıkmak için kendini satmayacaksın! İki şakşak, bir çıkar için eğilip bükülmeyeceksin!

Bağımsızlığına, özgürlüğüne ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmemiş bir gücün temsilcileri olabilirler. Zorla ve hile ile vatanın bütün medyası zapt edilmiş, bütün kozmik odalarına girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi cemaatlere, Araplara, Katarlılara, şeyhlere, İslami vakıflara armağan edilmiş; taşı, toprağı, yabancı sermayeye satılmış olabilir.

Bütün bu koşullardan daha korkuncu ise memlekette iktidar sahipleri, gaflet ve dalalet yani cehalet ve sapkınlık ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi amaçlarıyla birleştirerek düşmanla işbirliği yapabilirler. Siyasal İslamla Cumhuriyet ilkelerini karşı karşıya getirip birbirine kırdırmaya çalışabilirler... Ülkede adaleti ve yargıyı siyasi erkin emrine verebilirler. İktidardakiler, ayırımcılıktan, gerilimi artırmaktan medet umabilir; kavgayla, düşmanlıkla beslenebilirler... Millet, işsizlik, enflasyon, yoksulluk, haksızlık, şiddet salgını içinde ezik ve bitkin düşmüş olabilir.

Gün gelir karşıdevrim adım adım uygulanabilir! Kurucu dehamız Atatürk’e küfür ve lanet mubah bilinip onun imzasını taşıyan kararları yok sayılabilir! Hilafet isteriz çığlıkları, şeriat özlemleriyle, din simgelerinden medet umanlar; ninesinin diz kapağından tahrik olanlar; çocuklara tecavüz edenlere, kadın katillerine hoşgörülü davrananlar... Onlar, kendileri dışındakiler için ortaçağ özlemiyle yanıp tutuşabilirler...

Sen ileriye bakıyorsun

Ama sen? Sen geriye değil, ileriye bakıyorsun! Her gecenin bir sabahı olduğunu biliyorsun!

Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve koşullarda bile senin yolun, çağdaş ve evrensel değerler yolu olmalıdır.

Bağımsızlığını ve Cumhuriyetini korumak, hak ettiğin bir hayatı yaşayabilmek için, muhtaç olduğun güç, damarlarındaki asil kanda da vardır elbet... Ama en çok, en çok, bilgilenmeye, öğrenmeye, ilme, doğaya, çevrene, hak ve hukuka, “muassır medeniyete”, yaratıcılığa, akla verdiğin öncelikte mevcuttur. En önemlisi de vicdanının sesine odaklanmandadır. Keşfetme tutkundadır. Ötekini anlama, sevme, empati kurma çabandadır.

Anadolu’nun çokkültürlülüğünden, yapıcılığından, toprağa bağlı bilgeliğinden, Akdenizliliğinden, çoğulcu kimliğinden miras aldığın özelliklerinden kaynaklanır bu güç! Dayanışmadan, imece yeteneğinden, sağduyudan, vicdandan kaynaklanır. Muhtaç olduğun güç, Mustafa Kemal Atatürk’e sevginden, saygından ve minnetinden kaynaklanır. Bunu sakın unutma!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dans hayattır 2 Mayıs 2024
Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları