Andrée ve Bekir Coşkun: Aşk bitmez!

22 Ekim 2020 Perşembe

Günlerdir bu ülkenin iyi insanları, dürüst insanları, namuslu insanları Bekir Coşkun’u konuşuyor, onu anıyor, onu söylüyor, onun yazılarını paylaşıyor, onun için gözyaşı döküyor, onu şimdiden çok özlüyor... Söylenenlerin, yazılanların her biri çok değerli. 

Sevgili Andrée

Önceki akşam senin o “Aşkımı haykırıyorum” diyen sesin, hepimizin yüreğine yerleştiği an, sana bu mektubu yazmaya karar verdim. Halk TV’de, Özlem Gürses’in programında kısacık bir telefon bağlantısıydı. Kuş gibi çırpınan sesin, meslektaşımız, örnek gazeteciyi değil, sevgi dolu, doğayı, hayvanları, insanları seven, o kocaman yürekli Bekir Coşkun’u anlatıyordu. Herkesin önünde haykırıyordun kocanı senin sevdiğin gibi, bu hayatta hiç kimsenin sevmediğini ve sevemeyeceğini... “Bütün Türkiye bunu duysun, çünkü aşkımı haykırıyorum” derken o can çekişen sesin, biz ekran başındakiler gözyaşlarımızı tutamıyorduk. 

Ne mutlu sana ki Bekir Coşkun’u bu kadar çok sevdin, yoldaşı, eşi, her şeyi oldun. Ne mutlu Bekir Coşkun’a ki seni bunca çok sevdi, yanında her daim senin gibi sevgi dolu bir insan vardı.

Hiç unutmadım

Cunda Adası’nda o denize bakan evde, komşu evin sakinleri, Milliyet’in efsanevi “Ankara ŞefiOrhan Tokatlı ve Özen bir yanımda, sen ve Bekir öteki yanımda geçirdiğim o unutamadığım günde hep içimden şunu geçiriyordum: 

Bu evin havasında gözle görünür, elle tutulur ne yoğun bir aşk var! Tıpkı onun yazılarındaki gibi: Aşk var, müzik var, şiir var... Evin her köşesine sinmişti, senin koşuşmalarında, onun seni izleyen gözlerine ışıldıyordu bu saydıklarım...

Haklısın Andrée, hayat bitse de tıpkı senin dediğin gibi aşk bitmiyor... Aşk bitmez... Ve Bekir Coşkun mesleğinde bunca başarılı, bunca örnek insan, bunca sevilen biri olmuşsa, inan bunda senin payın büyük, çok büyük.

Bir sözüne “Türkiye’de onu sevmeyen hiç kimse yok” sözüne katılmıyorum Sevgili Andrée: 

Onu sevmeyenler elbet var. Atatürk düşmanları, devrim ilkelerini geriye çevirmeye çalışanlar, karşıdevrimi adım adım uygulayanlar, onu sevmez. Cumhuriyete, demokrasiye, adalete ihanet edenler, hak hukuk tanımayanlar onu sevmez. Kötüler onu sevemez. Zulüm ve baskıdan yana olanlar, kadın düşmanları onu sevmez. Hayatı yalan ve talanla sürdürenler, hırsızlar, yalancılar, dönekler, riyakârlar, sahtekârlar, insandan, doğadan, hayvandan nefret edenler, halkı aşağılayanlar, millete saygısı olmayanlar onu sevmez. Ayırımcılıkla, kavgayla, gerilimle beslenenler; kin, öfke ve intikamı her daim tırmandıranlar Bekir Coşkun’u sevmez. Sevilmeyenler, sevmeyi bilmeyenler, onu sevemez... 

Hoşça kal sevgili Andrée... Bil ki acın, bizim de acımız. Ve iyi ki varsın. İyi ki Bekir Coşkun var. Işığı hep parlayacak.   

‘Maddenin Halleri’

Ölümle yaşam, sevinçle acılar arasındaki şu günlerde, “Maddenin Halleri” belgeseli, Antalya’dan sonra şimdi de İKSV’nin İstanbul Film Festivali’nde belgesellerde birinci oldu.

Çok çarpıcı, sarsıcı, çok cesur... Kâh rahatsız edici kâh gülümseten, fazlasıyla şaşırtan, sorgulatan, düşündüren, kalıpları, sınırları yok eden, “belgesel” tanımını zorlayan, çok samimi, çok sahici, özgün bir film. 

Yönetmen Deniz Tortum, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki gündelik hayatı didik didik ediyor! Doktorlar, hastalar, hemşireler, asistanlar, tüm sağlık çalışanları, herkes hem en sıradan hem en olağanüstü anlar yaşamakta... En sıradan olan (yemek yeme, evdeki bir soruna endişelenme, bir fıkraya gülme vb.) ile en olağanüstü olan (hayat kurtarma, durmuş kalbi yeniden çalıştırma) arasında kıldan ince ayırım var. Birinden ötekine en doğal biçimde geçiyorlar. Biz de onlarla birlikte, yaşamdaki gibi, güzelim ve kahredici ülkemizdeki gibi ölümle yaşam arasında gidip geliyor, bir uçtan ötekine savruluyoruz.  

Maddenin dört hali var diye bilinir: Katı hali, sıvı hali, gaz hali ve plazma hali... Türkiyemde galiba bin dört hali var! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları