\n\n\n

Kavgayı vergi idaresi başlatmıştı! Nisan 2006’da bir kanun çıktı ve yatırım indirimi uygulaması 2006 yılının başından itibaren kaldırıldı. Yalnızca 2005 yılından devreden yatırım indirimi ve 31 Aralık 2005’ten önce başlayan yatırımlar için sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarında yatırım indiriminden yararlanılabileceği belirtildi.

Bu hüküm, ana muhalefet partisi CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’nde dava konusu edildi ve mahkeme, CHP’yi haklı gördü. Yani yatırım indiriminden sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarında yararlanılmasının anayasaya aykırı olduğuna karar verildi. Böylece mükellefler, 2005 yılından devreden yatırım indirimi ve 31 Aralık 2005’ten önce başlayan yatırımlar için 2008’den sonraki yıllarda da yatırım indiriminden faydalanabileceklerdi.

Kavganın ilk raundunu mükellef kazanmıştı ama vergi idaresi de “kararlıydı”. Anayasa Mahkemesi’nin 15 Ekim 2009 tarihli oturumunda aldığı bu kararın 8 Ocak 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanması, 2009 yılı için yatırım indirimi uygulatmamaya gerekçe oldu. Mükellefler buna karşı da atağa geçti ve 2009 yılı beyannamelerini “ihtirazi” yani dava açma kaydıyla verip bu davaları kazandılar.

Ne yazık ki vergi idaresi bununla yetinmeyip 6009 Sayılı Kanun ile mükelleflerin yatırım indirimi hakkını, bu kez tutar yönünden kısıtladı. Bu Kanun, 2010 ve izleyen yıllarda yatırım indiriminin ilgili yıl kazancının yüzde 25’i ile sınırlı olacağını söyledi. Yani yatırım indirimi kavgası devam ediyordu.

CHP, 6009 Sayılı Kanun ile yapılan bu düzenleme için de Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çaldı ve yine haklı görüldü.

Evet, Anayasa Mahkemesi 9 Şubat 2012 tarihinde yaptığı toplantısında, ilgili yıl kazancının yüzde 25’i ile sınırlı yatırım indirimi uygulamasını anayasaya aykırı buldu. Ayrıca, bu hükmün yürütmesinin durdurulmasına karar verildi. Böylece, son raundu da mükellefler kazanmış oldu.

Gördüğünüz gibi konu ve gelişmeler bir spor karşılaşmasındaki devreler, özellikle de bir boks raundu gibi.

Peki, bu mücadele bitti mi? Son karar henüz Resmi Gazete’de yayımlanmadı. Ancak yürütmeyi durdurma kararı son derece önemli. Bu kararda, yürütmeyi durdurma nedeni, “sınırlı yatırım indirimi uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması” olarak açıklandı. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2011 yılı beyannamelerinde, herhangi bir sınır olmaksızın yatırım indirimi uygulamalarında “şu an için” herhangi bir engel bulunmuyor.

“Şu an için” diyoruz. Çünkü vergi idaresinin yaklaşık 6 yıldır süren bu kavgayı bitirmeye niyeti yok.

Yatırım indirimi uygulamasına ansızın son verilmesi, yatırım yapan mükellefler açısından beklenmedik bir durumdu. Ancak bunu kanun koyucunun takdir yetkisi olarak kabul ettik. Oysa, 2005 yılından devreden yatırım indirimi ile 31 Aralık 2005’ten önce başlayan yatırımlar için yatırım indiriminin sınırlandırılması kabul edilemez düzenlemelerdi. Önce yıl sınırlaması Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Şimdi de tutar sınırlaması. Bize göre; artık bu kavgayı daha fazla uzatmanın bir anlamı yok. Bırakın mükellefler hak ettiklerinden faydalansın.

\n\n\n

SGK Para Cezaları Düştü

\n\n\n

Birçok işveren ve mali müşavirin yakındığı konulardan biri de SGK para cezalarının yüksekliğidir. Özellikle basit maddi hatalar yapılmasından dolayı yüksek cezaların ödenmesi işletmelerde ciddi sıkıntı yaratabiliyor.

İşte 6270 Sayılı Kanun’la yapılan son düzenleme ile 26 Ocak 2012 tarihinden geçerli olmak üzere SGK tarafından uygulanan bazı idari para cezalarında değişiklik yapıldı.

Yeni düzenleme sonrası mahkeme kararı, kamu idarelerinden gelen bilgiler, müfettiş ve diğer denetim elemanlarının tespitleri dışında olmak koşuluyla cezalar yeniden düzenlendi. “İşyeri bildirgesi”, “Sigortalı işe giriş bildirgesi”, “Sigortalı işten ayrılış bildirgesi” tekrar isteniyor. Aynı şekilde; “Kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlar ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlarla, kanunla kurulan kurum ve kuruluşların ihale yolu ile yaptırdıkları her türlü işleri üstlenenler” bunların adreslerini 30 gün içinde kendiliğinden verecek.

Bu durumda SGK’nin hesaplayacağı cezalara ilişkin tebligatın yapılmasından 15 gün içinde bunlara ilişkin idari para cezaları ödenmek koşuluyla cezanın dörtte biri silinecek.

İşyeri bildirgesini süresi içinde kuruma vermeyenlere verilecek cezalar ise şöyle: 1) Kamu idareleri ile bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katı tutarında yani 2 bin 660 lira 2) Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katı yani 1.773 lira 3) Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret tutarında 886,50 lira idari para cezası uygulanacak.

Yine sigortalı işe giriş bildirgesini yasal süresi içinde ya da kurumca belirlenen şekilde göndermeyenler hakkında da her bir sigortalı için asgari ücret tutarında 886,50 lira idari para cezası uygulanacak. İlgili ceza sigortalı işten ayrılış bildirgesi söz konusu olduğunda asgari ücret tutarını yani 886,50 lirayı bulacak.

Ancak söz konusu cezaların yukarıda belirtilen indirim kapsamına girmesi halinde bu cezalar dörtte bir oranında uygulanacak.

EMEKLİ MAAŞI OLAN, YETİM AYLIĞI ALABİLİR Mİ?

Dul olan Emekli Sandığı emeklisi anneme, vefat eden SSK emeklisi dedemin maaşı bağlanır mı?

Ata Sadık Çam

Kendi emekli maaşı olduğundan SSK yetim aylığı bağlanmaz.

\n\n\n

SORU - CEVAP

Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek cevaplanacaktır.