Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'AKP Davalardan Faydalandı'
Eski ABD Büyükelçisi Edelman:\n
\n\n
WASHINGTON - Türk-Amerikan ilişkilerinin Barack Obama’nın başkanlığının ikinci döneminde ne yöne gideceğini ABD’nin eski savunma bakanlığı müsteşarı ve eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ile görüştük. Edelman’ın iki ülke ilişkilerinin gündemindeki konularla ilgili Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmeler şöyle:\n
\nDoğrultu konusunda kaygılıyım: Türkiye’nin gittiği yön konusunda bazı kaygılarım var. Birisi basın özgürlüğü. Gazetecilerin tutuklanması konusu çok sorunlu. Ergenekon komplosunda sanık olan gazeteciler olduğu gibi, Ergenekon’u ortaya çıkarmasına rağmen aynı davada yargılanan gazeteciler de var. Davalar ve Doğan Grubu’na yapılana benzer vergi takibi uygulamaları, gazeteler ve gazeteciler üzerinde caydırıcı etki yapıyor. Çin’dekinden fazla sayıda gazetecinin hapiste olduğu bir ükeyi kimseye anlatamazsınız. Hükümet yetkilileri “onlar terörist” diyor. Ama gazeteci hapseden tüm otoriter hükümetler aynısını söylüyor.\n
\nBaşbuğ terörist olamaz: Askerlerle ilgili davalardan da oldukça kaygılıyım. Başbakan’ın son açıklamasına bakılırsa kendisi de rahatsız. Komutanların adil ve hızlı yargılanması gereğinden bahsediyor. Öyle olursa tabii ki iyi olur. Geç gelen adalet adalet değildir. O komutanların birçoğu geçmişte NATO’da birlikte çalıştığımız isimler. İlker Başbuğ ile Ergin Saygun gibi isimlerin bir terör örgütü ile irtibatlandırılmasını inanılmaz buluyorum. \n
\nStalin benzetmesi: Her organizasyonda lider önemlidir. Ordunun liderliğini hapseder, sorgularsanız, bu sorun yaratır. 1930’larda Stalin, Kızıl Ordu’nun liderlerini sürgüne gönderdi. Sonucu çok kısa sürede görüldü. Birkaç yıl sonra Hitler Sovyetler’i işgal etti. Türk ordusu NATO ittifakı içinde önemli yere sahip. Bu tür davalar onun gücünü zayıflatıyor.\n
\nAKP davalardan faydalandı: Başbakan’ın bu sözlerinden darbe davalarını açanlarla arasında bir fikir çatışması olduğu sonucunu çıkarıyorum. Kendisi bir dönem bu davalardan yararlanmış, asker ile hükümet arasındaki sorunların çözümü için bunları kullanmış olabilir. Ama şimdi çok ileri gidildiğini düşünüyor ve kendisi de aynı güçler hakkında kaygı duyuyor olabilir.\n
\nÇıkarlar kadar ilkeler de konuşulmalı: Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama arasında güçlü bir ilişki olması iyi ama yeterli değil. ABD yönetimi Türk hükümetiyle, çıkarlar kadar ilkeler ve idealleri de örtüştürebilmeli. ABD için Türkiye’nin Atatürk ile başladığı çoğulcu demokrasi olma yolculuğunu başarıyla tamamlaması her zaman önemlidir. İnsan hakları, hukuk devleti ve başta basın olmak üzere özgürlükler konuları Türkiye-ABD diyaloğunun bir parçası olmalı. Kısa vadeli çıkarlar için uzun vadeli ilişki feda edilmemeli. Mısır’da yıllarca Mübarek’in yaptıklarına göz yumduk. Benzer hatalar yapılmamalı. Geçmişte Türkiye’de işkencenin bitirilmesi için gerekli adımların atılmasında Amerikan yönetimlerinin etkisi oldu. Şimdi de Türkiye bir yandan başarılı ve müreffeh bir ülke olurken, özgürlükler ve çoğulculuk da olmalı. \n
\nMezhepçi çizgi belirginleşti: Ben Türkiye’de görev yaparken AKP hükümetinin mezhepçi denebilecek bazı uygulamalarıyla karşılaştım. Mesela Felluce’de Amerikan askerleri radikal İslamcı terör unsurlarıyla savaşırken, TBMM’de ve özellikle de AKP üyeleri arasında bunu “soykırım” gibi yansıtma çabaları oldu. Bunların bir tür mezhepçi bakışı benimsemekten kaynaklandığına inandım. Suriye’de Sünni olmayan Esad rejimi ile yakınlaşma süreci belki bunu bir ölçüde dengeliyordu. Şimdi o da ortadan kalkınca bu çizgi daha da belirgin hale geldi. Tunus ve Mısır’daki Nahda ve Müslüman Kardeşler hareketleri ile ilişkiler, Hamas ile ilişkilere, Irak’ta Maliki ile çekişme ve Irak’ta Haşimi’nin korunmasında bu fark ediliyor.\n
\nAncak devrettiğinde ‘model’ olacak: AKP modeli, Nahda, Müslüman Kardeşler gibi diğer İslamcı partiler için bir model olabilir mi? Ilımlı İslamcı bir parti ekonomiyi geliştirirken, aynı zamanda çoğulculuk ve demokrasi ile birlikte yaşayabilir mi? Bu konuda Tunuslu yazar Abdülvahab Edeb’in son kitabındaki şu görüşe katılıyorum. Diyor ki: “AKP ancak seçimleri kaybettiğinde, iktidarı barışçıl yoldan devrettiğini gösterdiğinde o toplumlara gerçekten model olacaktır.” Katılıyor ve biraz daha genişletiyorum: Türkiye’nin o ülkelere model olabilmesi için basın özgürlüğü, hukuk devleti, çoğulculuk, herkes için eğitim gibi ilkelere uyması lazım. \n
\nSuriye’de Ankara yalnız bırakıldı: ABD yönetiminin Suriye konusunda hiçbir şey yapmıyor olması skandaldır. Tabii ki tek başına çözemez, asker gönderemez. Kimse de zaten bunu söylemiyor. Ama daha fazlasını yapabilir. En azından muhaliflere silah yardımını konuşabiliriz. Türkiye olayların dibinde bir cephe ülkesi olarak yalnız kaldı. 200 bine yakın mülteciyi barındırıyor. Hareketsizliğin bedeli çok yüksek ve bu bedeli ödeyenlerin başında Türkiye geliyor. Bu konuda daha fazlasını yapabilirdik. Türk yetkililer özel görüşmelerde Obama yönetiminin son bir yıldır izlediği Suriye politikasından duydukları hayal kırıklığını açıkça ifade ediyor. \n
\nUzarsa daha da radikalleşir: Bu işin daha fazla uzamasına izin vermek kimsenin çıkarına değil. Uzadıkça orada mevcut bulunan şiddet unsurları daha da radikalleşecek, yönetilemeyen bölgeler oluşacak ve istikrarı yeniden sağlama imkânı iyice azalacak. Bu sonuçta yönetimin hatası büyük. Bekledikçe daha kötü oluyor. İki yıldır bir şey yapmıyoruz ve gelinen nokta bir felaket. Esad ne kadar kalırsa şiddet o kadar artacaktır. ABD toparlayıcı gücünü kullanıp uluslararası toplumun Türkiye ve benzer durumdaki ülkelerin bununla başa çıkmasına yardımcı olmalıdır. Süreci hızladıracak hareketler, yönetilebilir bir sonuca ulaşılmasını sağlayabilir. Ama hareketsizlik adım adım felakete götürüyor. \n
\nErdoğan’ın zor kararı Kürecik’ti: Türkiye ve ABD’nin izledikleri dış politikalar bazı konularda aynı çizgide. Örneğin Malatya’ya kurulan radar sistemi son derece önemli bir karardı. ABD güçlerinin ve müttefiklerinin korunması için hayati öneme sahipti. Erdoğan için çok zor bir karar oldu. İkna edilmesi için Başkan Obama’nın bizzat devreye girmesi gerekti. Aslında iki müttefik arasında bu seviyeye yükselmemesi gereken bir konuydu. İlişkilerin gidişatını olumlu etkiledi.\n
\nİran bu yıl sorun çıkarır: Sanırım İran konusu bu yıl daha büyük bir sorun haline gelecek. Nükleer programlarına devam ediyorlar ve güç tehdidini masada görmeden vazgeçmeyeceklerdir. Obama yönetimi bu konuda yeterince caydırıcı değil.\n
\nGüvenilir muhalefet yok: Uzun süren her tek parti iktidarında olduğu gibi Türkiye’de de bir kişi birçok kurumu domine edebiliyor. Çoğulculuk, özgürlükler ve güçler dengesi açısından çok sağlıklı bir reçete değil bu. Tabii bunun için sadece AKP’yi suçlamıyorum. Ülkede güven veren bir muhalefetin olmaması da etkili bu sonuçta. \n
\n2014’te isim değil denge önemli: Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda önemli olan temel unsur, Erdoğan mı Gül mü ya da başkasının mı olacağı değil, kurumsal dengenin nasıl sağlanacağıdır. Yani koltuklar doldurulduğunda güçler ayrılığı nasıl işleyecek? Gerçek soru budur.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!