Adalar'da sakın hastalanma

26 Ağustos 2013 Pazartesi

AKP iktidarının çok övündüğü konuların başında sağlık reformu gelirken bugüne kadar adalıların feryatlarına sessiz kalan AKP iktidarı, Heybeliada’da 22 yaşındaki Ali Mert Baltacı’nın acil sağlık müdahalesi yapılamaması nedeniyle kolunu kaybetmesi, hâlâ yaşam savaşı vermesi ve tepkilerin artması üzerine ancak harekete geçti ve 7 gün 24 saat hizmet vermek üzere, Sağlık Bakanlığı İlçe Başkanlığı’nın Acil Tıp Ünitesi ve 112 Servisi’ni hizmete sokacağını açıkladı. Peki, bugüne kadar neden yapılmadı? Bunların olması için gencecik bir çocuğun büyük bir bedel mi ödemesi gerekiyordu?

Tüm bu sorular ne yazık ki hâlâ havada?
En temel insan hakkı olan sağlığa erişim, İstanbul’un orta yerindeki Adalar ilçesinde yıllardır kanayan bir yara. Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedef Adası’ndan oluşan ve Prens Adaları olarak tanımlanan Adalar ilçesindeki sağlık sorunu insanlara “Sadece mesai saatleri içinde hastalanabilirsiniz ve kaza geçirebilirsiniz. Yoksa işiniz şansa kalmış” dedirtecek cinsten. İlçede yaşayanlar bugüne kadar acil müdahale, teşhis, hastanın ada içi ve ada dışına nakli, hızlı nakil gibi yıllardır çözülemeyen sorunlar ile boğuştu. Kaç insan zamanında müdahale yapılamadığı için yaşamını kaybetti. Konu, 10 Ağustos’ta Heybeliada’da kolundan yaralanan 22 yaşındaki Ali Mert Baltacı’nın hastane olmaması ve erken müdahale edilememesi nedeniyle kolunu yitirmesi ile yeniden gündeme taşındı. Adalılar protesto yürüyüşleri yaptı. Ada forumlarında konu masaya yatırıldı. Dr. Erhan Mamati Şuben adalardaki sağlık sorunlarını kamuoyunun gündemine getirdiği için aile hekimliği görevinden alınan bir doktor. Halen Adalar Belediyesi’nin doktoru olarak görev yapan Şuben, ‘ilçemizde bugünkü sağlık örgütlenmesi ve sonuçları, sağlıkta yeni düzenleme ihtiyacını zorunlu kılmakta. Bu zorunluluk yıllardır dile getirilmesine karşın bir sonuç alamadık. Biz de Adalar halkının taleplerini anlatacak bir oluşum gerektiğini düşündük ve adalarımızın muhtarları, yerel seçim adayları, demokratik kitle örgütleri ile cemaat temsilcilerinin katılımıyla Prens Adaları Sağlık Hakkı Platformu’nu oluşturduk” diye anlatıyor.

Adalar ilçesinin en büyük sorunu yaz ve kış nüfusları arasındaki büyük fark ve sadece kış nüfusuna göre belirlenmiş bir kadro ve yapılanma ile halka hizmet vermek. Kışın 14 bin olan nüfus, yazın gelmesiyle 90 binlere kadar çıkıyor. Turistlerin ve günübirlikçilerin gelmesiyle 200 binlere yaklaşıyor. Her yaz ciddi bisiklet kazaları meydana geliyor. Bunların bir kısmı ölümle sonuçlanıyor.

Dediğimiz gibi Adalar’ın sağlık hizmetinin yetersizliği hem adalılar hem de günübirlikçiler açısından da son derece önemli.

Bu sorunu çözmenin en iyi yolu ise Çanakkale’ye bağlı Bozcaada ve Gökçeada’da olduğu gibi “özel bir statü” kazandırmak. Ancak ne yazık ki bugüne kadar bu konuda en ufak bir adım bile atılmadı. CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in bu konuya ilişkin yasa teklifi hâlâ TBMM gündeminde görüşülmeyi bekliyor. Dinçer, “1927’de 1151 sayılı kanunla Çanakkale’ye bağlı Bozcaada ve Gökçeada’nın yerel yönetiminin yürütülmesi ve organizasyonuna özel bir statü verilmiştir. İstanbul’a bağlı Adalar ise bunlardan farklı olarak toplam dokuz (9) adadan oluşan bir ilçe ve tek bir ilçe belediyesidir. Adalar İlçe Belediyesi ayrıca, diğer ada ilçe belediyelerinden farklı olarak Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindedir. Ayrıca ülkemizdeki ilçe belediyeleri arasında tamamı doğal, tarihi ve kentsel sit olan tek ilçe belediyesidir” diye vurgulayarak yapılması gerekenleri sıralamıştı.

 

‘Sağlık hizmetleri aksıyor’

Büyükada’da bulunan Lütfi Kırdar Hastanesi ek binası, tanı, tedavi merkezi olarak kullanılıyor ve acil durumlarda müdahale ediliyor.

* 1 çocuk hastalıkları uzmanı. Beş gün mesai saatleri içinde çalışıyor.
* 1 kadın doğum uzmanı. Haftada 1 gün mesai saatleri içinde çalışıyor.
* 1 dahiliye uzmanı. Haftada 1 gün mesai saatlerinde çalışıyor.
* 4 pratisyen hekim. Biri gece nöbeti tutuyor.
* 4 hemşire var.
* 1 röntgen teknisyeni var. Gece nöbetinde de var. Hastanede 1 röntgen makinesi var ve 24 saat çalışıyor. 1 ultrason cihazı var.

Diğer adalarda ise mesai saatleri içinde, hafta sonu hariç birer aile hekimi ve birer hemşire var. Büyükada dışındaki adalarda hastalar, hasta nakil araçlarıyla bavul gibi taşınmakla kalmayıp Burgazada ve Kınalıada’da hafta içi saat 5’ten sonra ile hafta sonları hastayı paket gibi taşıma sistemi bile yok. Gece nöbeti ve kışın ikamet eden hekim yok. Sedef Adası’na ise hizmet hiç yok. Yaz aylarında artan nüfusun yanı sıra aile hekimlerine ek olarak aile hekimliği dışında kalan yazlıkçılara teşhis ve tedavi hizmeti vermek üzere toplum sağlık merkezinden 1 hekim ve 1 hemşire görevlendiriliyor. Bu uygulama da yazın gelen 90 günden fazla adalarda ikamet edenlerin aile hekimliğine yaz boyunca geçme haklarını kullanmamalarına neden olmakta aile hekimi sayısının artışını yaz kış yaşayanların daha kaliteli hizmet almasını ve aile hekimlerimizin maaşına yansıyacak gelir artışını yazlıkçıların 3 ayda olsa ikametgâhlarını Adalar’a alma isteklerini engellemekte.

 

Hastalar bavul gibi taşınıyor

82 yaşındaki Taner Aktaş, 8 Mart’ta düşerek bir kaza geçirdiğini, Büyükada’da acile götürüldüğünü orada röntgen çekildiğini ve sonra doktorun kendisine “Röntgende bir şey çıkmadı evine git dinlen” diyerek gönderildiğini anlatıyor. Ancak 1 hafta geçmesine karşın ağrıları geçmeyince çocukları tarafından İstanbul’da Çapa’ya götürülmüş ve kalça kemiğinde kırık olduğu tespit edilmiş.

45 yıllık adalı olduğunu söyleyen Yıldız Sinedor, 82 yaşındaki annesini hastane olmadığı ve yeterli sağlık hizmeti alamadığı için artık yazları adaya getiremediğini söylüyor. Sinedor , “Yalnız Büyükada da bir poliklinik ile aile sağlığı merkezlerinden hizmet almaya çalışıyoruz. Röntgen bozuk, ultrason yok. Hastalar sadece hasta nakil araçları ile bavul gibi taşınıyor. Diğer adalarda mesai saatleri dışında o da yok” diyor.

Şahika Savran: 3 hafta önce Büyükadalı S.K. adlı 3 aylık (kanamalı) hamile bir bayanın eşi hastaneyi arıyor. Kadın doğum uzmanı olmadığı belirtilerek 112’yi aramaları söyleniyor. 112 aranıyor ve “Şu an ambulans yok Belediye İskelesi’nin yanındaki 112 Acil Yardım Merkezi’ne gidin” deniyor. Hasta yakını kara ambulansı istemediklerini deniz ambulansına ihtiyaç olduğunu belirtiyor. 112 tekrar aranıyor, ambulans motor iskelesine gönderildi, deniyor. Şaka gibi. Deniz ambulansı istedikleri söylendiğinde ise arızalı olduğu belirtiliyor. Bunları bana anlatan çaresiz eş, karısını yolcu motoruna bindirip karşıya geçirmek ve bir sağlık merkezine taksi ile götürmek zorunda kalıyor.

 

CHP’li Haluk Eyidoğan: Geri dönüş alamadık

CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Haluk Eyidoğan da, Heybeliada’daki sağlık hizmeti ile ilgili sorunları defalarca dile getirmiş bir kişi. Kendisi ile telefonda konuştuğumuz Eyidoğan, “25 Temmuz 2012 tarihinde dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a bizzat mektup yazıp adalılar olarak Heybeliada’ya ve diğer adalara 24 saat hizmet esasına göre sağlık hizmeti verilmesinin ve tam donanımlı kara ambulansının acil bir gereksinim olduğunu dile getirmiştim. Ne yazık ki mektubuma yanıt bile alamadım. O tarihten sonra de benzer talepleri İl Sağlık Müdürlüğü’ne ilettim ama hiç geri dönüş alamadım ” diyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları