Gerçekleri çarpıtıyor mu? Bir mantık arayışı

28 Ocak 2016 Perşembe

12 Eylül darbe anayasası diye bir şey kalmadı ortada. Bu anayasadan tüm askeri vesayet tasfiye edildi, geride kalan sadece “Kenan Evren” yetkileridir. Ama Cumhurbaşkanı, bu yetkilerin 10 katını daha istiyor.

***

Şu sözler arasında mantık arayışı gezisi yapacağız. RTE, başkanlığını bu topluma dayatmak için topluma sözde “mantıki gerekçeler” ileri sürüyor. Biz bunları lime lime etmezsek, sözlerin arkasındaki demagojik yaklaşımı anlayamayız.
Mesela, geçen gün Kayseri’de yaptığı ve bu köşede ele aldığım “Başkanlığa karşı çıkanlar milli iradeden korkanlardır” konuşmasında bir gerekçelendirme var ki, evlere şenlik:
“İstikrar arayışı içinde olmamız 12 Eylül’ün vesayetçi yapısı sebebiyledir. Bunun için her fırsatta yeni anayasa diyoruz, her fırsatta başkanlık sistemi diyoruz. Dikkat ediniz, yeni anayasa tartışmasında olumsuz tavır alan herkesin milletten, milli iradeden çekiniyor olmaları çok açık. Çok korkuyorlar…”
Bi dakka diyeceğiz, ne demek istiyor? 12 Eylül’ün vesayetçi yapısının yarattığı istikrarsızlığı gidermek için yeni anayasa ve başkanlık sistemi istiyorum.

RTE’nin ‘istikrarsızlığı’
Pardon, anayasa ve başkansızlık nasıl bir istikrarsızlık yaratıyor?
1) Türkiye 14 yıllık AKP iktidarı döneminde siyasi istikrar bakımından “şahane” idi. Neyin istikrarsızlığı!
2) 12 Eylül’ün bugüne yansıyan “istikrarsızlığı” nedir? Benim gördüğüm bir şey yok.
3) 12 Eylül’ün istikrarsızlığından bahsedeceksek, başbakanın ve hükümetin yetkilerinden çalınarak devlet başkanına (Kenan Evren) verilen fazla yetkilerdir demeliyiz. Yapılması gereken, bu yetkilerin geri alınıp hükümete verilmesidir.
4) Cumhurbaşkanı ise Kenan Evren yetkilerini alıp cebine koyuyor ve kendini Kenan Evren’in bile cesaret edemediği, tek adam, tek lider düzeyine yükseltiyor. Evren rejimindeki başbakanlığı bile feshediyor.
5) Evren’in “kuvvetler ayrılığı”nı da ortadan kaldırıyor. Kuvvetler RTE’nin elinde toplanıyor. RTE’ye göre, tüm kuvvetlerin kendi elinde toplanması ile “ülkeye istikrar gelecek”. Tek otoriterlerin hepsi her zaman böyle düşünür. Buna “diktatör yaratma” işlemleri denir.
6) 12 Eylül darbe anayasası denip duruyor. Bu büyük bir palavradır. Geçen yıllar içinde “darbe anayasası”nın 86 maddesine müdahale yapılarak değiştirilmiş. Bazı maddelerine birkaç kez dokunulmuş, toplamda 145 değişiklik.

Askeri vesayet yerini sivil vesayete bıraktı
Birgül Ayman Güler’in İzmir’de Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği’nde 23 Ocak’ta yaptığı konuşmasından: İdam kaldırılmış, darbe yapanlar yargılanamaz hükmü değişmiş. Askerin MGK dahil, sivil yönetim üzerinde pek çok vesayetine son verilmiş.. Askeri mahkemelerin yetkileri daraltılmış. Askerin dayattığı “Siyasi partiler, gençlikkadın teşkilatları kuramaz. Sendikalarla beraber iş yapamaz” maddesi kaldırılmış.
Yani 12 Eylül Anayasası’ndan, askeri darbecilerin hükümlerinin tamamı tasfiye edilmiş. Asker tam “sivil vesayeti” altına alınmış.
Yani geride kalan, “darbe anayasasının” dokunulmayan tek yanı, bugün RTE’nin kullandığı, yetmeyip daha fazlasını hatta hepsini istediği Kenan Evren yetkileridir.
Özgürlükçü bir anayasa mı istiyoruz, o halde, tek adamlığı, başkanlığı falan değil, kuvvetler ayrılığını güçlendirmeli, anayasadaki Kenan Evren yetkilerini iptal etmeliyiz.

‘Yasal mevzuata uymayın’ talimatı
RTE şimdiden “bekleme odasına” aldığı anayasayı ve yasaları nasıl es geçtiğinin bir örneğini daha, kaymakamlara yaptığı konuşmada öğütlüyor:
“Statükonun gardiyanlığını yapan bir bürokrasi ülkeye patinaj yaptırır. Mevzuat şöyledir, böyledir. Mevzuatı koyun şöyle bir tarafa yeri geldiğinde, ben bunu bu şekilde yaparım deyin ve yapın. İşte bu iradeyi kullanmaktır. Kim için kullanıyorsunuz bunu? Vatandaş için. Hiç çekinmeyin kullanın...”
Statükodan kastettiği, yönetimin, vali ve kaymakamların uymak zorunda olduğu yasal mevzuattır. Bunları atın kenara diyor. O an ne gerekiyorsa onu yapın ve “millet için yaptım” deyin diyor.
Valla iyi iş! RTE de “anayasal olmayan” uygulamalarını “millet için yapıyorum” görüşünde..
Sandıktan çıktı ya! Hukuk da o, adalet de, anayasa da ve yasalar da...
Üstüne bir de başkanlık mı?!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları