Olaylar Ve Görüşler

Mustafa Kemal gibi düşünmek - AV. EROL ERTUĞRUL

14 Ekim 2024 Pazartesi

AKP 2002’de yolsuzlukları, yoksullukları ve yasakları kaldıracağı savı ile yönetime gelmişti. 23 yıl geçti, yolsuzluklar Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş boyutta arttı. “Yolsuzluk hırsızlık değildir” diyerek yolsuzluklar hoş görüldü. Yoksulluklar görülmemiş boyutlara ulaştı. Köylüler, çiftçiler ürettikleri ürünlerin karşılığını alamaz oldular. Bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten ülkemiz temel gıda maddelerini bile dışarıdan satın almak zorunda kaldı. Çiftçinin ürünü için yaptığı giderin çok altında bir taban fiyatı belirleyerek tarımı bitirdiler. Çalışanlar, emekliler hiç görülmemiş boyutta yokluğa düştüler. Yasaklar ise yönetimin yöntemi oldu.

Yönetenleri eleştirmek bile suç oldu. Cezaevleri cumhurbaşkanına hakaret adlı bir suçtan ceza alanlarla dolduruldu. Günlerce internetin bazı bölümlerine girilemez oldu. Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararları beğenilmediği için AYM’nin sitesine erişim bile yasaklandı.

Bir genç kadın İzmir’de bir sokak söyleşisi sırasında bu yasakları eleştirdiği için tutuklandı. Yargı bile öylesine yandaşlaştırılmıştı ki bu kararı veren savcıların, yargıçların hangi hukuk fakültesinden çıkmış olduklarını düşünür olduk. Adalete güven yok oldu. Böylece 23 yılda güzel yurdumuzda yolsuzluklar, yoksulluklar, yasaklar tavan yaptı.

HUKUK DEVLETİ ASKIDA

Ülke olarak acılar yaşadık. Zamanında gerekli önlemler alınmadığı için depremde binlerce insanımızı kaybettik. HES’ler ile akarsularımız, göllerimiz kurutuldu. Ülkemiz yabancı maden şirketlerine peşkeş çekildi. “Altın arıyoruz” denilerek topraklarımız siyanür ile zehirlendi. Maden için binlerce ağacımız kesildi, ormanlarımız yok oldu, çölleştik. Yangınlar ormanlarımızı, köylerimizi dönülmez zarara uğrattı. Ormanlarımız yok olunca, akarsularımız, göllerimiz kurutulunca kuraklık başladı.

Anayasamız da Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu yazılıdır. Anayasa da bireylerin hak ve özgürlükleri, devletin yetkilerinin sınırları gösterilir. Tüm yasalar anayasaya uygun olmak zorundadır. Yasaların anayasaya uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler. AYM kararları idari, yargı kurumlarının tümünü bağlar. AKP döneminde AYM kararlarına uyulmaz oldu.

TBMM devre dışı bırakılmış, ülke kanun hükmünde kararnamelerle yönetilir olmuştur. AYM bu kararnamelerin hukuk dışı olduğu yolunda kararlar vermesine karşın bu kararlar da görmezden gelinmiştir. Can Atalay milletvekili seçildiği halde cezaevine atılmış, TBMM tarafından milletvekilliği düşürülmüştür. AYM, TBMM’nin milletvekilliği düşürme kararının hukuka aykırı ve yok hükmünde olduğu yolunda gerekçeli bir karar vermiştir. TBMM’de AKP milletvekilleri kürsüde konuşan milletvekiline saldırmışlar ve AYM kararı TBMM’de okutulmamıştır.

HEDEF ANAYASA

Hamas liderinin öldürülmesi üzerine ülkemizde bir günlük ulusal yas ilan edilmiştir. Bu karar eleştirilere konu olmuştur. Erdoğan bu kararı eleştirenlere “cibilliyetsiz” diyerek hakaret etmiştir. Bu kararı eleştiren yazarlar, aydınlar gerici bir gazete tarafından adları, resimleri yayımlanarak hedef gösterilmiştir.

AKP 23 yılda ülkemizi milyonlarca sığınmacı ile doldurmuştur. Kontrolsüz gelen bu kitle üniversitelere sınavsız girmiş, hastanelerde ücretsiz tedavi olmuştur. Sığınmacılar için bugüne değin Türkiye 70 milyar dolar harcamıştır. İktidarın bu tavrı ülkemizi Araplaştırma düşüncesinden kaynaklanmaktadır ve bu durum geleceğimiz için çok tehlikelidir.

Öğretim Birliği Yasası unutulmuş; tarikatlar “milli eğitime” ortak edilmiştir. Bu şekilde bilime ve Aydınlanmaya inanan kuşaklar değil, bağnaz hafızlar yetiştirilmeye çalışılmaktadır. TBMM’deki gerici, bölücü bir parti anayasanın 4. maddesinin değiştirilmesini istiyor. Erdoğan, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenler hakkında soruşturma açtırıyor, “İzinden gittiğimiz tek kişi, önderimiz resulullahtır” diyor.

Her geçen gün yeni bir sorun yaşayan ülkemiz daha fazla zarara uğramadan bu olumsuzluklardan kurtulmamız gerekmektedir. Bunun yolu Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalmaktır. Norveç’te bir deyim var: En olumsuz, en olanaksız durumlarda bile “Mustafa Kemal gibi düşünmek”. İşte bugün bizim de böyle düşünmemiz gerekmektedir.

AV. EROL ERTUĞRUL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları