Olaylar Ve Görüşler

Küresel Egemenlerin Yeni Oyunu - Daver DARENDE

13 Temmuz 2021 Salı

Ortadoğu’yu “ölüm coğrafyası”na çevirenler; Sevr ile Lozan’ı karşı karşıya getirmeye, Montrö’yü tartışmaya açmaya, Karadeniz’i “NATO Gölü”ne dönüştürmeye çalışmaktadır. Tarihin derinliklerine gömdüğümüz Sevr’i diriltmeye çalışanların Türkiye’yi çökertmeye yönelik planı, ne acıdır ki aşama aşama uygulanmaktadır. Bölgemizde egemenlik alanını genişletmek isteyen ABD; hem Suriye’de hem Kuzey Irak’ta “devletçikler” oluşturmaya çabalamaktadır. Bir yandan Türkiye’yle sözde uzlaşmaya çalışırken diğer yandan bölgedeki terör örgütleriyle işbirliği yapmaktadır. Kuzey Irak ve Fırat’ın doğusundaki ürkütücü gelişmeler, ulusal bütünlüğümüzü tehdit eden tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.

TEHLİKE BÜYÜK

1990’lı yıllarda Türkiye’yi yönetenlerin uzak görüşlü (!) politikaları sonucu ABD ve İngiliz uçaklarından oluşan “Çekiç Güç”ün topraklarımızda konuşlanması, yaklaşmakta olan tehlikenin habercisi gibiydi. “Çekiç Güç”ün görev süresinin, TBMM tarafından altı ayda bir uzatılmasının, bu gücün Irak’ın fiilen bölünmesini sağlayan en önemli etkenlerden biri olacağını o yıllarda kimse hesaba katmamıştı.

Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in, 22.01.1993’te, TRT 1’de söylediği şu sözler dikkat çekiciydi: “Çekiç Güç” köklü bir çıban gibi! Çıbanın başını keskin bir bıçakla kesebilirsiniz ama kökünü çıkaramazsınız. Çıkarmaya kalkışırsanız nelerle karşılaşacağınız bilinmez.”

“Çekiç Güç” gölgesinde oynanan “Kürt Oyunu” ve bu oyunun yarattığı tahribatın ardından, bugün Fırat’ın doğusunda ABD’nin güdümünde yeni bir “devletçik” kurulmak üzeredir. Yakın geçmişteki gelişmelerden ders almadık, yaklaşmakta olan tehlikenin büyüklüğünü fark edemedik. Günümüzde, daha büyük tehlikelerle karşı karşıyayız. Küresel egemenler günümüzde “stratejik müttefik” adı altında yeni bir oyunu sahneye koymanın hazırlığı içinde görünüyorlar.

CİDDİYETİ KAVRAMALI

14 Haziran 2021’de yapılan NATO Zirvesi’nin en önemli sonuçlarından birisi Türkiye’nin ABD’ye ve NATO’ya olan bağımlılığını teyit etmesiydi. Zirvede önemli bir gelişme yaşandı. ABD ve NATO ülkeleri Afganistan’daki askerlerini çekme kararı alırken, Türkiye gönüllü olarak Kâbil’deki Hamid Karzai Havalimanı’nın güvenliğini üstlenmek istediğini açıkladı. Ankara, hangi beklentilerle Afganistan gibi tehlikelerle dolu bir ülkede görev üstlenmeyi kabul etti? Bu sorunun yanıtını kuşkusuz devleti yönetenler vereceklerdir. Ancak Türkiye’yi çok zor günlerin beklediğini kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye, ne acıdır ki Afganistan’da savaşma görevini üstlenecektir.

NATO Zirvesi’ndeki görüşmelerden, ABD’nin Türkiye’yi gözden çıkarmaya henüz hazır olmadığı anlaşılıyor. ABD; görüşmelerde Türkiye için yaşamsal önemdeki sorunları paranteze alarak, kendi çıkarları doğrultusunda yeni işbirliği alanları oluşturdu. ABD’nin Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Libya’da ve Kıbrıs’ta karşı cephede yer alması, Karadeniz’de ülkemizi Rusya’yla karşı karşıya getirmesi, Türkiye açısından tehlikeli gelişmelere yol açacaktır. Rusya’yı hedef alan NATO’nun Karadeniz’deki askeri varlığını artırması da dikkat çekicidir.

Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Önümüzdeki yıllarda küresel egemenlerin ülkemize yönelik dayatmaları daha da artacaktır. Küresel güçler için önemli olan emperyalizmin öngördüğü koşulları ülkemizin yerine getirip getirmeyeceğidir. Onlar için “bağımlı” ve “uyumlu” olmak temel koşuldur. Durumun ciddiyetini artık kavramak zorundayız.

DAVER DARENDE

EMEKLİ DİPLOMAT-YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları