Olaylar Ve Görüşler

Dil de bakım ister - Recep Nas

29 Ocak 2025 Çarşamba

“Türkçe analarımızın dili, anadili, diller güzeli. Yerine göre kılıçtan keskin, çelikten sert, kayadan sarp, boradan hızlı, bürümcükten ince, kelebekten uçucu, çiçekten renkli, kokudan tatlı, altından parlak, sudan duru Türkçe. (...)"

Böyle diyor Ruşen Eşref Ünaydın, I. Dil Kurultayı’nda, tarih 26 Eylül 1932. Ama şimdi dilimiz kirleniyor, derelerimiz gibi.

Dil yalnızca iletişim aracı değildir. Kültür taşıyıcısıdır, düşüncenin de yapıtaşıdır, gerecidir. Düşünce gücü için dil varsıllığı gerekir. Sözcük dağarcığının genişliğiyle insanın kültürü, dünyayı algılayışı ve yorumlayışı arasında sıkı bir bağ vardır. Dil düşünceyi, düşünce dili besler.

Bilinir, Konfüçyüs, “Yurt yönetiminin başına geçseniz ilk ne yapardınız” sorusunu, “Dili düzeltmekle başlarım” diye yanıtlamış. Atatürk de böyle yaptı, “Ulusal duyguyla dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve varsıl olması ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir” çünkü.

DİL VE DEVRİM

Türk Dil Kurumu derleme, tarama, türetme, bileştirme yoluyla dilimizi özleştirme, arılaştırma atılımını başlattı. Amaç, Türkçeyi yabancı öğelerden olabildiğince arıtıp işleyerek varsıllaştırmak, uygarlığın gereklerini tümüyle karşılayacak bir düzeye ulaştırmaktı. Ne ki tarla, bahçe, ağaç nasıl bakım istiyorsa dil de bakım ister. Kendi haline bırakılamaz, sürekli işlenir. Atatürk de “Türk dili dillerin en varsıllarındandır. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin” dedi.

Atatürk devrimleri bir bütündür, dil devrimi de bunun ayrılmaz bir parçasıdır. Dil devrimi aslında bir düşünce devrimidir, düşüncenin Türkçeleşmesidir. Atatürk devrimlerini içselleştirmiş olan her yurttaşın diline özen göstermesi beklenir; özellikle de yazarların, siyasacıların, televizyon yoluyla milyonlarca insana ulaşanların...

Dilimiz yabancı sözcüklerle bozuluyor. Varken, Türkçesinin yeğlenmeyişi dil sevgisinin, duyarlığının olmayışıyla açıklanabilir. Ziya Gökalp şöyle söylemiş, “Başka dile uymaz annenin sesi / Her sözün arasan vardır Türkçesi.”

Karadeniz bölgesinde biri para çekecek ama makine çalışmıyor. Çağrı merkezine telefon ediyor. Karşıdan söylenen: “Üzgünüm, bütün bilgisayarlar 'off'ta.” İki saat sonra aynı kişi gene telefon ediyor: “Haçan ben Of'a celdum, buraya da çalışmay.”

Türkçe, İngilizcenin sözdizimiyle bozuluyor, bire bir çeviriyle. İki örnek: “Sana bi(r) şey soracağım ama yanıtı duyup duymayacağımdan eminim değilim.” “Daha fazla kalamayacağımı umut ederim.” Türkçe, gene Türkçeyle bozuluyor: “İçeri ve dışarı çıkarken kapıyı kapatınız.” “Yararlı olduğu kadar faydalı da.” “Bu soruların cevapları yanıtsız kaldı.”

“İçin” ilgeci neredeyse dilden düştü, varsa yoksa “adına” kullanılıyor: “İzlenceyi zamanında bitirmek adına”, “bekletmemek adına”, “barışa kapı aralamak adına”...

DÜŞÜNCE ÜRETME GÜCÜ

Her şey “gerçekleştiriliyor”. “Yapmak”, “olmak”, “düzenlemek”, “etmek” yok; ille de gerçekleştirmek... Toplantı gerçekleştiriliyor. Atamalar, saldırı, görüşme, spor karşılaşmaları bile gerçekleştiriliyor. “Yapmak” da olmadık yere taşındı: “Ticari, bekleme yapma”. “Stada giriş yaptı”, “Memur alımı yapılacak”...

Süleyman Nazif, “Bu ‘yapmak’ eylemi sonunda Türkçeyi yıkacak” dermiş, şimdi ona bir de “gerçekleştirmek” eklendi.

Bir de karıştırılanlar var: mahzur-mahsur, mütevazı- mütevazi (Türkçesi kullanılsa sorun olmayacak), anadil-anadili, çözmeçözümleme, süre-süreç, salım-salınım, nasılsa-nasıl olsa, yaşam-yaşantı.

Türkçeyi, anadilimiz diye bildiğimizi, öğrendiğimizi sanmak yanlıştır. Anadilini edinme doğumla başlar, yaşam boyu sürer. Değilse, günlük dilde şu sözcüklerle yetiniriz: inanılmaz, sıkıntı yok, aynen, yapacak bi(r) şey yok.

Unutulmasın, yabancı sözcük akınına uğrayan bir dil gitgide kıvraklığını, anlatım gücünü, düşünce üretme yeteneğini yitirir. Rıfat Ilgaz'ın Türkçemiz başlıklı şiirinden bir bölümle yazıyı bitirelim:

“Annenden öğrendiğinle yetinme/ Çocuğum, Türkçeni geliştir/ Dilimiz öylesine güzel ki/ Durgun göllerimizce duru/ Akar sularımızca coşkulu/ Ne var ki çocuğum/ Güzellik de bakım ister.

RECEP NAS

EMEKLİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları