Olaylar Ve Görüşler

Aile hekimliği sorunları - PROF. DR. KAYA ÖZGEN

14 Aralık 2024 Cumartesi

Ülkemizde tıp fakültelerinin en zor öğretim kurumlarından biri olduğu biliniyor. Daha işin başında üniversite seçme ve yerleştirme sınavlarında en yüksek puan alan lise öğrencilerinin büyük bölümü tıp fakültelerini tercih ediyorlar. Zor bir eğitim süreci sonrası hayata atılıyorlar. Bununla da bitmiyor. Uzmanlık yapmak isteynler kontenjanlar sınırlı olduğu için en ağır sınavlardan birine daha giriyor ve uzman oluyorlar. Ülkeye maliyeti açısından bakıldığında da tıp fakülteleri ilk sırada yer alıyor. Hekimler aşırı yük altında görevlerini yapmaya çalışıyorlar. Giderek arttığı gözlenen darp olaylarının kabul edilmesi mümkün değil, buna karşı en ağır yaptırımlarla önlem alınması kaçınılmaz bir gerçek.

Çalışma koşulları ve çevre etkilerinden bunalan doktorlar çareyi yurtdışına gitmekte buluyorlar. Gidenlerin çoğunun yabancı dil bilen uzmanlar olduğu düşünüldüğünde durum daha da vahim bir hal alıyor. Olayın “Giderlerse gitsinler” söylemine indirgenerek hafife alınması kabul edilemez/edilmemeli. Gidenlerin bıraktıkları boşluktan kaynaklanan hizmet aksamalarının yanında, mali açından ülke için büyük bir kaynak israfı olduğu bilinen bir gerçek.

YÖNETMELİK İPTAL EDİLMELİ

Gelinen noktada canımızı emanet ettiğimiz doktorların sorunları, çalışma koşulları olabildiğince iyileştirilmelidir. Dahası yurtdışına göçlerinin engellenmesi gerekiyor. Gidenlerin yerini, nitelikleri belirsiz sığınmacılarla doldurmaya çalışmak kabul edilemez. Doktorların bir bölümünün aile hekimi olarak ASM’lerde çalıştıkları biliniyor, halk sağlığı alanında büyük bir boşluğu dolduruyorlar. Kolay ulaşılabilmeleri ve vatandaşlarla kurdukları yakın ilişkiler de övgüye değer. Dahası klinik tedavi gerektirmeyen hastaları iyileştirerek zaten yoğun olan hastanelerin yükünü hafifletiyorlar. “İlaç yazıyor” gibi söylemlerle yaptıkları görev de küçümsenemez, kronik hastalar kullanmak zorunda oldukları ilaçları bu sayede hastaneye gitmeden kolayca alabiliyorlar.

Halk sağlığı için yararlı bir düzen, Sağlık Bakanlığı tarafından “Ben yaptım oldu” mantığıyla, “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” kapsamında altüst ediliyor. TTB, Sağlık Bakanlığı’nı uyardı ve beş gün iş bıraktı. Kabul edilmesi mümkün olmayan böyle bir yönetmelik için Sağlık Bakanlığı’nın öncelikle aile hekimleriyle görüşmesi gerekirdi, böylelikle sistemin aksayan yönlerinin giderilmesi sağlanmış olurdu.

HALK SAĞLIĞI TEHLİKEDE

Öngörülen yönetmelikle aile hekimliği kurumuna kabul edilmesi mümkün olmayan ağır kısıtlamalar getiriliyor. Bu durumda bu insanları görevde tutmak mümkün görünmüyor, bunun zararı da vatandaşa olur. Söz konusu yönetmelik bu şekliyle yürürlülüğe girerse zaten yoğun olan hastanelerin yükü daha da artacaktır. Hastanelerden randevu almanın büyük bir sorun olduğu düşünüldüğünde halk sağlığı açısından durum daha da kötü bir hal alacaktır.

Doktorlar ve aile hekimleri canımızı emanet ettiğimiz, kendilerini toplum sağlığına adamış bireylerdir. Bu nadide insanların çalışma koşullarının ve özlük haklarının olabildiğince iyileştirilmesi gereği açıktır. Aile hekimlerinin de halk sağlığı alanında büyük bir boşluğu doldurdukları gözetilerek önlerine engeller çıkarılmamalı, motivasyonları zedelenmemelidir. Tüm bu tutarsızlıkların, iktidarın öngördüğü tasarruf önlemleri kapsamında gündeme getirildiği anlaşılıyor. Bu yoldan halkın sağlığını riske ederek sağlanması düşünülen tasarrufun son derece cılız kalacağı gözetilerek bir an önce vazgeçilmesi zorunlu görünmektedir. İktidar tasarruf etmek istiyorsa çok daha öncelikli/etkin kaynaklara yönetilmesi gereği açıktır. Bu bağlamda yoğun araç tahsisleri, aşırı vergi afları, yolcu ve araç geçiş garantileri, vakıf ve derneklere aktarılan paralar gibi birçok aşırı israf kalemlerinin gündeme getirilmesi düşünülmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları