Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Silivri’den Birkaç Kesit!

28 Ocak 2014 Salı

Silivri yargılamalarının hukuksal bir zeminde yapılmadığını artık iktidar dahil bütün kesimler kabul ediyor.
Güncel sorun, deyim yerindeyse, bu cenazenin nasıl kaldırılacağı...
En son Balyoz davasındaki en kritik delillerin de sahte ve oynanmış olduğunun TÜBİTAK raporuyla da ortaya çıkarılmasıyla birlikte kamuoyunun da temel beklentisinin altını bir kez daha çizelim:
Önce özgürlük!
Toplum vicdanında zemin bulmamış, delilleri tartışmalı, adil yargılamanın bütün ilkelerinin çiğnendiği davalar nedeniyle hapiste bulunan herkesin serbest bırakılması gerekiyor.
Yeniden yargılama elbette tartışılabilir. Böyle bir yargılamada sanıkların kimler olacağı da adım adım ortaya çıkıyor. Ne var ki böyle bir sürecin nasıl başlayacağına ilişkin ortak bir bakış oluşamadı. Bu nedenle özgürlüğü böylesi tartışmaların dışında tutmak gerekiyor. İzmir’deki Askeri Casusluk davasında tutuklu yargılananların önemli bir bölümünün serbest bırakılması özgürlüklerin tek tek değil daha geniş bir yelpazede gelebileceği olasılığını güçlendiriyor. Bu davalarda karar verecek olan yargıçların siyasi dalgalanmaların dışında kalarak toplumun beklentilerine duyarsız kalmamaları gerekiyor.

***

Silivri yargılamalarındaki hukuksuzlukları toplum katında biraz daha netleştirmek için birkaç örnek paylaşalım.
Davalardaki klasörlerin büyük bir bölümü olan dijital verilerin delil kabul edilemeyeceği mahkeme heyetine uygulamalı olarak anlatıldı.
Avukat Hüseyin Ersöz, bir duruşmada dijital verilerdeki tarihlerin çok kolay değiştirilebileceğini söyledikten sonra, mahkeme heyetinden izin alarak salondaki bir bilgisayarı açtı. Üzerinde tarih olan belgelerden birinin yılını ve gününü değiştirdi. Orada yazılı isimlerden de birkaçını değiştirerek salondaki bazı kişilerin adlarını yazdı. Kaydedip kapattı. Daha sonra tekrar açtığında mahkeme heyetine şunları söyledi:
“Sayın heyet, şu anda sizin önünüzde yeniden açtığım bu belgelerin tarihini birkaç yıl geriye götürdüm ve bu değişikliğin en son yapıldığı tarihi aynı gün olarak kaydettim. İşte verilerin tümü böylesine güvensizdir.”
Avukat Ersöz, uygulamalı olarak gösterdiği bu örnekle birlikte heyetin bir ölçüde ikna olduğunu düşünmüştü ama, mahkeme heyeti şu kararı verdi:
“Hüseyin Ersöz hakkında soruşturma açılmasına!”

***

Silivri davalarının en hukuk dışı uygulamalarından biri gizli tanıklardı. Bu yöntemin uygulandığı ülkelerde işleyiş şöyle:
Tanık, açık kimliğiyle mahkeme salonuna gelerek ifadesini veriyor. Sanık kendisini kimin, neyle suçladığını salonda görüyor. Tanığın ifadesi bittikten sonra gizleme işlemi başlatılıyor. Kimliği değiştiriliyor, gerekirse yüzü değiştiriliyor.
Türkiye’de ise tam tersi bir uygulama söz konusu. Gizli tanık adı üstünde baştan gizli tutuluyor. Sanıklar kendisini suçlayanı bilmiyor.
Silivri yargılamalarında bir gizli tanık yine kapalı bir odada sesi metalikleştirilerek, görüntüsü kamerada buzlanarak ifade vermeye geldiğinde, önce yemin ettirildi. Yemin metni şöyle:
“Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum üzerine yemin ederim.”
Bu yemini ederek duruşma salonundaki onlarca kişiyi belgesiz delilsiz suçlayan gizli tanık, başka bir suçtan tutuklu olduğu için cezaevinden getirilmişti. Hüküm giydiği suçlardan biri de şuydu:
“Yalan beyanda bulunmak.”
Bu gizli tanığın ifadesine itibar eden mahkeme, sanıkların gösterdiği pek çok tanığı da dinlememe kararı aldı. Sanıklar, tanıklarını duruşma salonuna getirterek ısrarla dinlenmesini istediği halde mahkeme reddetti.
İşte böylesi suçlamalarla hapiste tutulan insanların feryadına başta Ankara olmak üzere tüm Türkiye’nin artık karşılık vermesi gerekiyor.
Özgürlük, bir an önce özgürlük...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şam mı yaşam mı? 24 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları