Mehmet Ali Güller

Yıkıcıları yıkma kararlılığı

24 Ekim 2022 Pazartesi

Türkiye’de hiç böyle bir sorun yokken Kılıçdaroğlu birdenbire “başörtüsüne yasallık kazandırma” politikası açıklamıştı. 

CHP’nin genel başkanı olur olmaz da 12 yıl önce aynı politikayı açıklamış, “üniversitelerde türban sorununu çözme” politikası üzerinden AKP’nin kozunu alacağını sanmıştı. Tersine AKP o kozu daha sağlam kullandı ve türban ilkokullara kadar indi.

ERDOĞAN İLE KILIÇDAROĞLU’NUN TÜRBAN YARIŞI

Kılıçdaroğlu’nun gereksiz hamlesi, şimdiden CHP’nin ayağına dolanmış durumda. 

Kılıçdaroğlu “başörtüsüne yasallık” isteyince, bunu fırsata çevirmek isteyen Erdoğan, “yasa yetmez, anayasaya koyalım” demişti.

Erdoğan şimdi el yükseltti ve Kılıçdaroğlu’na “Sıkıyorsa başörtüsünü referanduma götürelim” dedi. Kılıçdaroğlu’nun yanıtı ise “Ne referandumu, yasa önerimi destekle. Var mı sende o cesaret?” oldu.

Kısacası başörtüsü ya da daha doğru bir ifadeyle türban, çünkü Türkiye’de başörtüsü sorunu zaten yoktu, Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında bir yarış konusuna döndü. Ve böylece Kılıçdaroğlu’nun seçim “taktiği”, CHP’ye seçim sürecinde bir büyük sıkıntı doğurmuş oldu.

ÇIKIŞ FIRSATI

Buradan çıkış olasılığı yine de var ve CHP’nin akil adamları Kılıçdaroğlu’nu o çıkışa zorlamalı:

Kılıçdaroğlu’nun anayasa ve referandum seçeneklerine karşı çıkarken yasa önerisinde diretmesi yanlış. Tersine CHP, Erdoğan’ın konuyu önce anayasaya sokma şimdi de referanduma götürme taktiklerini, yasa önerisini geri çekmek için fırsat olarak kullanmalı. Az kayıpla bir büyük yanlıştan dönülmüş olur.

Çünkü Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun türban yarışını Kılıçdaroğlu kazanamaz ama Cumhuriyet kaybeder!

CUMHURIYETLE HESAPLAŞMANIN SEMBOLÜ

Kılıçdaroğlu ve ekibinin başından beri anlamadığı şu: Başörtüsü başka türban başka. Türkiye’de başörtüsü sorunu yok. Türban ise Erdoğan’ın da bizzat belirttiği gibi “siyasal sembol”dür. 

Neyin siyasal sembolüdür? Siyasal İslamcıların Cumhuriyeti tasfiye edebilmek için kuvvet toplayabilmesinin sembolüdür. Öyle olduğu için de dün “türbana özgürlük” diyerek Kılıçdaroğlu ve ekibini “kandıranlar”, bugün “eteğe yasak” koymaya çalışmaktadır. 

Yani bugün Türkiye’de kılık kıyafet sorunu yok ama AKP’nin Cumhuriyetle hesaplaşma sorunu var. Anımsatalım: 

AKP Isparta Milletvekili Recep Özel, “80 yıllık pisliği temizlemeye çalışıyoruz” demişti. AKP Niğde’deki seçim minibüsünü “84 yıllık karanlığa son” sloganıyla donatmıştı. AKP’li Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Yüzyıllık parantezi kapatacağız” demişti. AKP Genel Başkanı Erdoğan “İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da dinin emrettiği bir yasa sizin için neden reddedilmesi gerekiyor” diyerek Cumhuriyetin kurucularını hedef almıştı.

SEÇİMİ NE KAZANDIRIR?

Kısacası 20 yılda AKP’nin Cumhuriyeti nasıl hedef aldığı saymakla bitmez. O nedenle en sonuncusuna değinelim: AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, “Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir. Bugün konuştuğumuz Türkçeyle düşünce üretemeyiz” diyerek Cumhuriyeti hedef aldı. 

94 yıllık yalandır bu. 28 Ekim 1927 tarihli nüfus sayımı da ortaya koymaktadır ki okuryazarlık ortalaması yüzde 8.61’dir. Tersine Cumhuriyet dil devrimiyle bir eğitim seferberliği yapmış ve hızla Türk milletini okuryazar haline getirmiştir. 

Kısacası Türkiye’nin kurucu partisi CHP, olmayan başörtüsü sorununa yasallık çözümü aramak yerine, olan ve süren Cumhuriyet yıkıcılığıyla mücadele etmelidir. Seçimi türban yarışı değil, “Cumhuriyet yıkıcılığını” yıkma kararlılığı kazandırır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları