Mehmet Ali Güller

Aday ülke değil tampon ülke

16 Eylül 2023 Cumartesi

Erdoğan NATO zirvesine katılmak üzere 10 Temmuz’da yola çıkarken “İsveç’in NATO üyeliğine karşı Türkiye’nin AB üyeliği şartı”nı açıklamıştı.

Ardından 7 Ağustos’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 14. Büyükelçiler Konferansı’nda “AB üyeliğini temel hedef” ilan etmişti.

Böylece AKP iktidarı bir kez daha Türk halkının önüne “AB masalını” koymuş oldu.

AB MASALI

Masal diyoruz çünkü Türkiye’nin AB’ye üye olma olasılığı, Alaaddin’in sihirli lambasından cin çıkma olasılığı kadardır.

1999’dan beri aynı masal, döne döne Türk halkının önüne getirilmektedir. ABD o gün Ankara’yı aday üyelik masalıyla AB kapısına bağlayarak Türkiye’nin yüzünü Asya’ya dönmesini engellemeyi amaçlamıştı. Elbette Ankara’dakiler de az çok bu gerçeği biliyordu. Ama bu yalanı sürdürmek Washington’ın da Brüksel’in de Ankara’nın da işine geliyordu. AKP iktidarı, AB masalı üzerinden iktidarını sağlamlaştırmayı, AB uyum yasalarına dayanarak devleti ele geçirmeyi istiyordu, başardı da...

Sonuçta AKP iktidarı iç siyasette kamuoyu açısından ihtiyaç duydukça ya da neo-Abdülhamitçi dış siyasette ABD ile Rusya arasındaki dengecilikte AB terazisine mecbur kaldıkça “AB masalına” sarıldı.

AB ÜYELİĞİ YERİNE AVRUPA SİYASİ TOPLULUĞU

Avrupa Parlamentosu’nun bu hafta açıklanan Türkiye raporu, bir kez daha AB aday üyeliğinin masal/hayal olduğunu ortaya koydu. Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin “mevcut koşullar içinde” yeniden başlatılamayacağını belirten rapor 434 oyla kabul edildi; 18 parlamenter karşı oy verirken 152’si de çekimser kaldı.

Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin başlayamayacağını belirten rapor kabul ediliyor ama masal sürsün diye Türkiye ile üyelik müzakerelerini sonlandırmayı içeren değişiklik önergesi 460 oyla reddediliyor!

Sonuçta Avrupa Parlamentosu, özetle “Türkiye AB üyesi olamaz ama Avrupa Siyasi Topluluğu zirvelerine katılmasını memnuniyetle karşılarız” dedi.

AB’DEN AKP’YE MÜLTECİ TEŞEKKÜRÜ

Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği raporun bir bölümü ise AB’nin ne tür bir ilişki istediğini açık açık ortaya koyuyor. O bölümde, “Türkiye’nin, dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam etme çabaları takdir ediliyor” ve bu çabasından ötürü de “AB Komisyonu’nun Türkiye’ye daha fazla destekte bulunması” isteniyor!

Yani Brüksel Türkiye’ye açık açık şunu söylüyor: Aday üye değilsin, sınırlarımla Ortadoğu arasında tampon ülkesin!

Acı ama böyle. Böyle olduğunu Ankara da biliyor, dahası Ankara bu rolü kabul etti, uyguluyor. Başbakan Binali Yıldırım 2016’da boşuna mı “Türkiye olmasa mülteciler Avrupa’yı istila edecek” demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019’da boşuna mı “Avrupa’nın huzurunu 4 milyon sığınmacıyı Türkiye’de tutmalarına” bağlamıştı.

Tampon Ülke-Emperyalizmin Göç Stratejisi (Kırmızı Kedi Yayınevi) kitabımda AB ile AKP’nin Türkiye’yi “göçmen deposu” haline getiren anlaşmalarını ayrıntılı incelemiştim. Hâlâ oradayız. AKP iktidarı Türkiye’yi AB’nin tampon ülkesi olarak tutmayı sürdürüyor.

AB STANDARDI DEĞİL HALKÇILIK BEYANNAMESİ

Türkiye’nin tampon ülke olmaktan çıkması ve sığınmacı sorununu çözmeye başlayabilmesi için AB aday üyeliği masalını sonlandırması gerekiyor. Elbette bu Türkiye için öncelikle bir iktidar değişimi sorunudur.

Öte yandan demokratikleşmek için AB raporlarına, uyarılarına gerek yok. Demokratikleşme ihtiyacımız ortada ancak çare AB standartlarında değil, öncelikle Cumhuriyetimizin köklerindeki halkçılık beyannamesinde.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları