Tiyatro Dalgası

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Recep Tayyip Erdoğanın siyasi gezilerinde yanından eksik etmediği kızı Sümeyye Erdoğan, geçen yıl Devlet Tiyatrolarında oynanan Genç Osman oyununu terk edişinin gerekçesini şöyle açıklamıştı:

İki arkadaş tiyatroya gittik. Ankara Büyük Tiyatroda Genç Osmana. İkimiz de başörtülüyüz ve bir tek orada yer kaldığı için en öndeyiz. Yolda gelirken de ağzıma bir sakız atmıştım ve bu benim için çok normal bir şey olduğu için tiyatro sırasında hâlâ ağzımda olduğunun farkında bile değildim. Her şey gayet normal giderken oyunun orta yerinde (Yeniçerilerin göbek atarak âlem yaptığı sahnede) en öndeki iki oyuncudan biri bir yandan bir ileri bir geri oynarken bir yandan da en öne geldikçe bana bakarak kaş göz işareti yapmaya başladı.

İlkinde ne olduğunu anlamadık. Sonrasında ağzıyla sakız çiğneme hareketi yapınca durum anlaşıldı. Fakat öyle yapmasa da durum belliydi, çünkü adam aslen sakıza değil, başörtüsüne takmıştı. Hem de Ankara Devlet Tiyatrosunda, hem de en ön sırada(!). Bir de şarkının halkın çoğu aç, azı toksakısmındaazı tok derken bariz bir şekilde eliyle bizi gösterdi. Demek ki başörtülü yobaz ve yüce tiyatrocunun önünde sakız çiğneyen saygısız olmakla yetinmeyip bir de çoğunluğun aç olmasının sebebi olan azınlık tok (protokolde oturmamızdan belli!)olmuştuk! Bu ne cüret! Ne işimiz vardı bizim tiyatroda!

Doğru ya bu ne cüret! Recep Tayyip Erdoğanın kızına saygısızlık, öyle mi? Al sana tiyatro operasyonu. Hem de dalga dalga. Birinci dalga İstanbul Şehir Tiyatroları, ikinci dalga Devlet Tiyatrosu.

Operasyonun adı da Sümeyyenin intikamı olmalı.

Arap Baharı Girişimi

BBC, geçen yıl şubat ayındaNewsnightprogramında Arap Baharı denen şeyle ilgili bir haber yayımlamıştı.

Haber, Mısırda Mübarek rejiminin devrilmesini sağlayan gösterilere neden olan ve cep telefonu ile bilgisunarı harekete destek sağlamak için kullanan 6 Nisan grubunun ardındaki gücü açıklıyordu.

BBCnin haberine göre 6 Nisan hareketinin liderlerinden biri, New Yorkta bir seminere davet edilmişti. Burada baskıcı rejimlere karşı şiddet içermeyen protesto yollarını tartışmak üzere çeşitli ülkelerden gelmiş olan bilgisunar eylemcilerine katıldı. Bu seminere mali kaynak Amerikan hükümeti tarafından sağlanmıştı. Girişimin adı; Kamu diplomasisi: 2.0idi.

Haberde, konuya ilişkin eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Jim Glassmanın görüşlerine de yer verilmişti. Glassman, Mısırdaki Arap baharı’nı ateşleyenleri ABDde eğittiklerini itiraf ediyordu:

İletişim kurmak için değişik bir yol geliştirdik. Ben buna kamu diplomasisi 2.0 diyorum. Görüşlerimizin ifade edileceği diyalogları kolaylaştıracak bir rol üstlenmemizdi özü. Şansımızın da yardımıyla teknoloji de bizim yanımızdaydı. Mısır muhalefetinden, 6 Nisan hareketinden üç ya da dört kişi davet edilmişti. Biri havaalanına giderken yolda durdurulmuş, diğerinin pasaportuna el konulmuştu. Sadece bu gruptan Ahmet Savaydı yanılmıyorsam, Mısır dışına çıkıp toplantımıza gelebilen.

Arap Baharı’nı, bir devrim süreci olarak görme eğiliminde olan CHP dahil kimi çevrelere, BBCnin bu haberini bulup izlemelerini salık veririz.

Yıldızlar Kaymasın

 

 

Çiğdem Ayözger Ergüvenç,Aslında Zordur Analık”, “Otizm! Şart mıydı”, “Nerede Kalmıştık?kitaplarıyla otizmin çevrelediği çocukları, anneleri, babaları anlatmıştı. Son kitabı Yıldızlar Kaymasın için de diyor ki:

Yazdıklarım kendi çeşitli gözlemlerimden ve ara sıra temas ettiğim ailelerle yaşamış olduğum çaresizlikler ve açmazlardan yola çıkarak oluşmuştur. Bu kitap birçok okuyanı zaman zaman üzecektir. Suçluluk duygusuna bir an için bile olsa kapılanlar bulunabilir. Amacım kimsenin vicdanını rahatsız etmek olamaz. Ne var ki kötü örnekler caydırıcı olabilmeleri açısından bazen iyi örnekler kadar yararlı olurlar. Ortak sorunu paylaşan anne-babaların, ailelerin, onların yakınlarının ya da o ailelerle şu veya bu şekilde temas etme durumunda olan çevrelerin davranışlarında, yaklaşımlarında zerre kadar bile olsa bir uyarıcılık görevi yapabilirsem bu emeğimi boşa gitmemiş addederim.

Geliri İlgi Otizm Derneğine bırakılmış kitap yine aynı dernekten edinilebilir.

Bıktım

Yazar Talip Apaydın, reklamlardan usanmış:

Yüzde elli indirim. On ay taksit. Şimdi al, gelecek yıl ödemeye başla. Kefilsiz! Neredeyse bedava, al götür diyecek.

Apaydına göre kapitalist düzenin halka attığı kazık bu:

Ne zaman televizyonu açsam zengin bir yurttaşın malı reklam ediliyor. Çat, kanal değiştiriyorum, başka bir seçkin varsılın malı reklamda. Gazeteleri açıyorum, tam sayfa, yarım sayfa reklamlar. Başımı ne tarafa çevirsem reklamlar. İzinsiz, selamsız ta evimizin içine girip bağıra çağıra reklamlar. Açıkça özgürlüğümüzü çiğniyorlar.

Milli

Genelkurmay Başkanı ABDye gitti.

Milli oldu yani.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları