Geri Dönüş Yok

03 Haziran 2013 Pazartesi

Akil diye seçtikleri “Ulus devletten kurtuluyoruz” diye göbek ata ata, görevlerini tamamlamışlardı ki...
Ulus devletten kurtulmanın bir ayağı da, anayasadaki
“Türk”lükten, dolayısıyla Türkçeden kurtulmaktı ki... Kurtuluşumuz, eşit yurttaşlıktan kavimciliğe dönmekteydi ki...
Bir zamanların
“Türk-İslam sentezi” dedikleri ayrıştırma, dönüp dolaşıp “Kürt-İslam sentezi” olarak karşımıza çıkmıştı ki...
“Ben aydınım, bildiri hazırlar, imzalarım” diyenlere bakılırsa, bu sentez çerçevesinde barışıyor, barışırken de karışıyorduk ki...
Gençler ve halk; mayası 1923’te atılmış demokratik laik Cumhuriyetin dönüştürülmesine izin vermeyeceklerini tüm faşist baskılara karşı meydanlarda kanıtladı. Dizginlenemez mağrurluk ve şımarıklığa halk demokratik mücadeleyle son vermiştir. Bundan geri dönüş olamaz.

\n

Halkın TV’si

\n

Bağımsızlık savaşı vermiş, aydınlanma yaşamış bir toplumun köleleştirilemeyeceği, halkın çoban ateşleri gibi tüm yurda yayılan direnişiyle bir kez daha anlaşılmış oldu. Bu süreci anlamak istemeyen; özelleştirmelerle semirtilmiş, çıkarı uğruna susmayı ve susturmayı yeğleyen sermaye ve tarikat medyası oldu. AKP iktidarı yığınsal eylemlerle çatır çatır çatlarken olayları televizyondan sabaha değin kamuoyuna Cumhuriyet yazarları ve muhabirlerinin de izlenimleriyle duyuran tek yürekli kanal Halk TV idi. Tek başına yetti. Patron, tarikat medyası-AKP egemenliğini yerle bir etti.

\n

Yeni Marş

\n

Madem Bülent Arınç istemiyor, Cumhuriyet gibi, 10. Yıl Marşı da değiştirilir.
Yeni marşın güftesini, okurumuz
Savaş Türel gönderdi:
“Çıktık açık alınla hamama girdik nalınla / On yılda bolca imam yarattık her yaştan / Başta imamların saydığı eşbaşkan / Duble yollardan doldurduk kesemizi sil baştan.
Korur bizi AVM’ler, kubbeler de siperi / Durmak yok yola devam, haydi eşbaşkan ileri.”

\n

Baykurt Ödülü

\n

Eğitim-İş Sendikası’nın “Fakir Baykurt Onur Ödülü” Dr. Niyazi Altunya’ya verildi.
Ödüller yalnızca verilenleri değil, verilene bağlı olarak ödülün kendisini de onurlandırır.
Niyazi Altunya’nın hakkıdır bu ödül. Eğitimciliği, örgütçülüğü, eğitbilim alanında yaptığı araştırmalar, verdiği ürünlerle hakkıdır. Altunya’yı da Eğitim-İş’i de kutlarız.

\n

Oldu...

\n

“Türkiye ve Kürdistan konfederasyon olacak” diyen, hazırladığı raporlarla “barış süreci” denen şeye yön veren, anayasadan “Türk” sözcüğünün çıkarılmasını öneren Columbia Üniversitesi’nden David Philips, 21 Mayıs’ta Huffington Post’a ilginç bir makale yazdı.
Philips’e göre PKK terör listesinden çıkarılırsa, diğer kolu olan PYD Türkiye-Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturabilirmiş. Böylece,
Esad düştükten sonra bir ortak yönetim ve bölgesel işbirliği sağlanabilirmiş.
Gelelim, makalede yer alan en can alıcı bölüme...
Philips, PKK’nin terör listesinden çıkarılıp çıkarılamayacağı konusunu, adını saklı tuttuğu
“üst düzey bir Türk yetkilisi”ne sormuş. Türk yetkilisinin yanıtı çok kısa olmuş:
“Neden olmasın?” Oldu zaten...

\n

Tehlikeye Karşı

\n

Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ın “İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da inancın emrettiği bir gerçek niçin reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor?” sözlerinin ne anlama geldiğini tek tümceyle tanımlıyor:
“Tehlikede olan, bireylerin özgürlükleri yanında, laik, demokratik Cumhuriyettir.”
Kanadoğlu diyor ki:
Atatürk’e saldırılara ve rejim değişikliğine ulaşan çabalara hukuk içerisinde karşı çıkmak, devletin organlarının, idare makamlarının, kurum ve kuruluşların ve tüm bireylerin hakkıdır ve görevidir.”
Bireyler üstlerine düşen görevi yerine getiriyorlar. Sıra, devletin
Recep Tayyip Erdoğan’dan ibaret olmadığını göstermesi gereken anayasal kurumlarda.

\n

Sosyal Uçurum

\n

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, bu yıl vergi rekortmenleri açıklanırken, kazanç tutarları ve matrahlara yer verilmediğine dikkat çekti:
“Vergi rekortmenleri listesindeki 10 şirketin 8’i bankadır ve 2011’deki beyan edilen matrahları 13.5 milyar liradan bu yıl yüzde 300’ün üzerinde artışla 44 milyar liraya yaklaşmıştır. İlk 100 şirketin kâr ve kazançları ise yüzde 120’ye yaklaşan bir artışla 2011’deki 33.3 milyar TL’lik tutardan 73 milyar TL düzeyine ulaşmıştır. Anlaşılan, memur ve emekli maaşlarının yüzde 4-5, çalışanların ücretlerinin yüzde 3-4 artırıldığı bir dönemde, kârların yüzde 120-300 arasında artmış olmasını hükümet de izah edememekte, bu müthiş servet transferini, gelir dağılımındaki adaletsizliği, büyüyen sosyal uçurumu gizlemeye çalışmaktadır.”
Geçen hafta da kalkınma ajanslarının kalkınma kurullarına ilişkin karar yayımlandı. Kurullarda işadamları dernekleri var, sanayici örgütleri var, İlim Yayma Cemiyeti bile var da mostralık olsun diye bile tek bir işçi kuruluşu yok!
Türk-İş Genel Başkanı
Mustafa Kumlu, işçiler açısından bu durumlara hiç kuşkusuz bir şey diyecektir. Akil adam ne de olsa...

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları