Hikmet Çetinkaya

Yurttaş Olma Köle Ol!..

28 Mayıs 2013 Salı

Demokrasi ve özgürlük kavramları nedir?
Bu soruya yanıt hep bilindik!
Yıllardır hem
sol siyaset hem sağ siyaset yapanların ağzından düşmeyen kavramlar!
Türkiye’de siyaset özellikle sağ partiler tarafından
etnik ve dinsel kimlik üzerinden yapıldığı için demokrasi ve özgürlük kavramları da ne yazık ki evrensel değil.
Son
11 yıla bakıldığında etnik ve dinsel kavramlar daha ağır bastı...
Başbakan
Erdoğan, siyaseti, demokrasi ve özgürlük anlayışını dinsel ve etnik kimlik üzerinden yapmadıklarını söylese bile inandırıcı değil...
Türkiye’de giderek
Türk-İslam ve Kürt-İslam temeline dayanan bir siyasetin egemen olduğunu, ivme kazanmaya başladığını görüyoruz.
Böyle bir gidiş tehlikelidir...
Sonu çıkmaz sokaktır...
Çünkü dinsel, etnik kimliğe ve
“Sünni İslam Kardeşliği”ne dayalı bir anlayışla demokrasi ve özgürlükler gelişmez...
Bugün
Irak ve Suriye’de bir mezhep çatışmasının iç savaşa dönüştüğünü ABD’nin bile bilmesine karşın bizim görmezden gelmemiz hangi kafanın ürünüdür?..
Ortadoğu cehennemi alev alev yanıyor.
Türkiye ise yangına körükle gidiyor, uzlaşmacı bir tavır izlemiyor...
Nereden nereye geldik birkaç yıl içinde!
Kardeşim
Esad oldu mu düşmanım Esed?
Oldu elbet...

\n

***

\n

Laik demokratik cumhuriyeti savunmak, BOP’a karşı çıkmak, hukuksuzluğa karşı başkaldırmak, adalette eşitlik istemek suç artık...
Sermaye-emek çelişkisini vurgulamak, emekçilerin
sendikal hak ve özgürlüklerini yazıp çizmek, yeni dünya düzenine karşı dik durmak “1930’lar kafası” diye nitelendiriliyor.
Baskıların arttığı bir ülkede hâlâ
darbeler hukuku egemen!
Parasız eğitim isteyen gençlerin zindanlara atılması, Silivri ve sözde Kürt açılımı gündemdeyken KCK davalarındaki hukuksuzluk...
Sivil iktidar cephesinin gözdağı,
Reyhanlı katliamının sansürlenmesi...
THY grevinin kırılmak istenmesi...
Bunları algılamayan, görmezden gelen,
yalan haberciliği gazetecilik sanan, ayrımcılığı özgürlük olarak niteleyen toptancı bir yapı.
İsrail
Filistin’de kıyım yaparken susanlar, Mavi Marmara gemisi olayını unutanlar...
Sendikal hak ve özgürlükleri savunan
KESK üyesi işçileri ve emekçileri “örgüt üyesi” yaftasıyla zindana atanlar...
Geçmişe doğru bir yolculuk yapın siz de...
Kanlı yakın tarihimizin sayfalarına bakın,
12 Mart’ı, 12 Eylül’ü ve sonraki yılları görün.
Yargısız infazlar, işkenceler, ölümler...
On binlerce insanın zindanlara doldurulması, milyonlarca kitabın yakılması...
Sendikal hak ve özgürlüklerin yok edilmesi.
12 Mart yetmemişti, 12 Eylül gelmiş, özgürlükler elimizden alınmıştı.
Demokrasimiz askıdaydı...
Sol, devrimci örgütler,
siyasi partiler, sendikalar ezildi.
Bugün ne oluyor?
16 bin üyesi olan Hava-İş’in grevi kırılmak isteniyor, Bakan Bey “Eylem yapan tek sendika üyesi yok, uçuşlar aksamadan sürüyor” diyor.
Sözde sendikalı işçiler THY’ye sahip çıkmışlar ve greve katılmamışlar...
Türkiye’de bunun adı
“demokrasi ve özgürlük” oluyor...
Medya suskun, sesi çıkmıyor...
Hak ve hukuk tıpkı
darbeler dönemindeki gibi...
Eziliyor, püskürtülüyor, kapı önüne konuluyor işçiler.

\n

***

\n

Türkiye laik demokratik bir cumhuriyettir!
Uygarlık çağındayız!
Diktatörlükler, şeyhlikler, padişahlıklar,
şeriatla yönetilen ülkelerde değil, demokratik sistemin olduğu ülkelerde de demokrasi, temel hak ve özgürlükler çiğnenirken bunlar görmezlikten geliniyor.
Denilen şu kabacası:
“Yurttaş olma köle ol!”

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları