Hikmet Çetinkaya

Yüreğiniz Yanıyor mu?

02 Ağustos 2013 Cuma

Hayatın renklerini, yaşama sevincini, aşkı, barışı, özgürlüğü, kardeşliği sık sık yazıyorum.
Bilerek yapıyorum bunu!
Burnumuzun dibinde,
Suriye’de bir iç savaş var, Mısır’da ordu darbe yaptı.
Ne adına?
Demokrasi ve özgürlük adına değil elbet...
Aynı
dine, peygambere, Tanrı’ya bağlı insanlar birbirini boğazlıyor, ordunun, polisin keskin nişancıları insanların üzerine ateş açıyor...
Kimilerine göre
100, kimilerine göre 200 ölü var!
Kardeş kardeşi öldürüyor!
Namaz kılan,
ibadet eden, oruç bozan insanları acımasızca öldüren bu katliamın sorumlusu, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin atadığı dindar General Sisi...
General Sisi, demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren bir komutan elbet değil!
Varsıl
Kuzey dünyası kendi çıkarları için bir bakıyorsunuz kendisine düşman El Kaide ile işbirliğine giriyor; Mursi seçimle geldiği halde demokrasiye giden yolları, Mısır anayasasından yararlanıp daha da kapıyor.

\n

***

\n

Mursi’nin iktidarı sürecinde canları yanan aydınlar, emekçiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri eyleme geçiyor, Tahrir Alanı’nı dolduruyor, arkasından Sisi darbeyi patlatıyor...
Darbenin adı da devrim(!) oluyor.
Bu
nasıl bir devrim, anlaşılması zor!
Mısır anayasasında bir madde var, o hep yerinde kalacak:
Mısır’da yasalar ve uygulamalar Kuranıkerim’e göre uygulanır!”
Oysa
Mısır öteki Ortadoğu ülkelerinden farklıdır...
Farklı uygarlıkları ve tarihi yaşamıştır.
Edebiyatı, sineması ve müziği vardır...
Sendikalar ve demokratik kitle örgütleri güçlüdür...
Buna karşı varsılı daha varsıl, yoksulu daha yoksuldur.
Köktendinci terör ve özellikle El Kaide, Mısır’da pek çok kitlesel kanlı terörü gerçekleştirmiştir.

\n

***

\n

Mısır’ın hiçbir dönem demokrasiye geçme gibi bir niyeti olmamış, biraz olsun laikliğe adım atmaya çalışmıştır, Suriye ve eski Irak gibi.
Atmıştır ama baskıcı rejimler hep sürmüştür...
Demokrasi ve özgürlükler olmadığı için halk baskı
altında kalmış, dinsel, mezhepsel, ırksal ağırlıklı kıyımlar sürmüş, kanlı hesaplaşmalar, iç savaşlar yaşanmıştır.
Aynı durum
1980 öncesi ve 90 sonrası Türkiye’de de denenmiştir.
Darbelere ön hazırlık olarak emperyalist güçlerin Türkiye’ye üzerindeki oyunları
NATO Gladyosu üzerinden, ırksal ve mezhepsel olarak ortaya çıkmış, katliamlar yaşanmıştır.
Bu katliamlar bitmemiş en son
Reyhanlı’da kendini göstermiş, Suriye’deki iç savaşta öne atılan Türkiye Ortadoğu liderliğine soyunurken tuzağa düşürülmüştür.

\n

***

\n

Şimdilerde iktidar ve yandaşları, Gezi Direnişi üzerinden yeni senaryolar hazılıyor, iç ve dış güçlerden söz ediyor.
Hızını
alamayan kimi iktidar sözcüleri Gezi Direnişi’ni darbecilerin hazırladığını, dışarıdan destek aldığını öne sürüyor.
Bir yandan da
çözüm sürecini savsavlamak için değişik yöntemleri uyguluyor.
PKK’nin Kuzey Irak’a tümden çekildiği falan yok!
Hem hükümet hem
BDP ve İmralı oyalama içinde...
Bilek güreşi yapıyorlar!
Oyalama-boyalama...
El Kaide’nin bir kolu Ceylanpınar’ın dibinde...
Amaçları,
Esad’ı devirip ya da bir bölgeye sıkıştırıp köktendinci bir devlet kurmak!
ABD bu gerçeği gördü...
İngiltere ve AB ülkeleri de.
ABD, Mısır’da Sisi’ye silah yardımı gönderirken Suriyeli muhaliflere “
hayır” yanıtını veriyor.

\n

***

\n

Türkiye Gezi Direnişi’nden dersini almamış...
Başta söyledim, yineleyeyim:
Hayatın renklerini görmek gerek!
O renkleri
görürseniz, türküler başlar yüreğinizde...
Gezi’deki gençleri,
90 kuşağını onların yaşama sevincini, özlemlerini anlarsınız.
14 yaşındaki
Berkin’in annesini, babasını, arkadaşlarını...
Kahire’de ibadet ederken üzerlerine zalimce ateş yağdırılarak öldürülen insanlara benim de içim yanıyor.
Şimdi size soruyorum:
Öldürülen beş kişiye, Ali İsmaile, Adana’da köprüden düşen polisimize, 14 yaşındaki çocuğumuza, Etheme, komadaki Berkin’e, gözlerini yitiren insanlarımıza, yaralananlara içiniz acıyor mu, yüreğiniz yanıyor mu?”

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları