Hikmet Çetinkaya

Yasaklı Demokrasi...

16 Mayıs 2013 Perşembe

Reyhanlı katliamında ölü sayısı kaç? Ne kadar yaralı var?
Kimilerine göre
60, kimilerine göre 50...
Yaralı ise
150’ye yakın!
Bu arada
15 kişilik PKK’li terörist grubu Kuzey Irak’a gelmiş...
Gazetelerde fotoğrafları var!
Ellerinde silahlarıyla
tek kol yürüyüş... Çadırda televizyon izleme keyfi...
Çadır kamplar kurulmuş onları izleyen gazeteciler için.
Reyhanlı katliamına ilişkin haberler, Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye gitmesi...
Obama’yla yapacağı görüşme...
Medyamız merak ediyor Erdoğan’ın
Fethullah Gülen’le görüşüp görüşmeyeceğini.
Erdoğan’a soruyorlar:
“Fethullah Gülen’le görüşecek misiniz?”
Erdoğan:
“Gökten ne yağar ki yer kabul etmez!”
Başbakan Reyhanlı mesajı veriyor bu arada:
“Saldırının ardındakiler ve taşeronları aydınlatıldı. Polis - istihbarat kopukluğu olabilir, varsa ihmal araştırılıyor...”

\n

***

\n

Bir umursamazlık olduğu kesin!
Hatay yöresinden gelen haberler ortada.
Yörede bir
kargaşa egemen!
Kimin eli kimin cebinde belli değil!
Eh bir de yasak yani sansür getirildi Reyhanlı görüntülerine ilişkin.
İleri demokrasi bu, olur böyle şeyler!
Bir anda demokrasilerin yasalarla değil yasaklarla korunacağı anımsanır!
İstersen!
Bizde böyle kardeşim,
ya sev ya terk et, ananı babanı, kardeşini, çoluğunu çocuğunu al, git...
BBC’de yayımlanan, bizde “yasak” konulduğu için çoğumuzun izleyemediği görüntülü bir haber var.
Özgür Suriye Ordusu, Türkiye sınırları içinde
“bomba üretim merkezi” kurmuş.
Şaşırdınız mı?
Can Dündar Milliyet’te köşesinde yazdı...
“Sınırın Türkiye tarafında laboratuvar ekipmanlarıyla üretilen el yapımı bombalar, sınırın öbür tarafına getirilerek resmi binaları havaya uçurmakta kullanılıyordu...”

\n

***

\n

Ben Başbakan’ın uçağında olsaydım ya da Washington’a gitseydim sorardım bu soruyu...
Muhalifler Türkiye içinde üretilen bu bombanın
Suriye’ye geçirildikten sonra etkisini göstermek için BBC kameralarına “kıyak” yapıyorlar.
Bir
boş binayı bombalıyorlar...
Onun için Can Dündar yazısında haklı olarak şöyle diyor:
“Bombaların patlaması sonrası bina ağır hasara uğramış, onlarca metre genişliğinde bir alan sarsılmıştı.
Reyhanlı’da olana ne kadar benziyor değil mi?
Neyse ki yayın yasağı var da bu görüntüler Türk basınına ulaşmıyor, kimse bunu tartışmıyor...”
Gerçekten tartışmıyoruz,
Başbakan’a bu soruyu soramıyoruz.
Efendim olay görüntüleri
soruşturmanın gizliliğini engellermiş, kamuoyunun psikolojisi bozulur, insanlarımız ruhsal olarak etkilenirmiş.
Tüm dünyada bu tür olaylar verilir!
Örneği çoktur!
Zaten Hatay yöresinde yaşayanlar
neler olup bittiğini çok önceden söylüyorlar.
Üç dinin buluştuğu bu yöremizde korku egemen!
Suriye’den gelen
mültecilerin denetimi yapılamıyor...
Reyhanlı’da çocuklar ölüyor, genç kızlar, erkekler, kadınlar...
Baskıyla, yasakla,
sansürle bir yara kapatılabilir mi?
Bir kuşku egemen, yılgınlık, acı, hüzün!

\n

***

\n

Yine Milliyet’ten Ali Eyüboğlu yazdı; Reyhanlı’nın en büyük tarım üreticisi Nur Ataç’ın Kaymakam, Vali ve Başbakan’a Şubat ayında gönderdiği mektubu...
Suriye’den
torbalarla, çuvallarla getirilen paralar bankalara yatırılıyor... AB ülkelerinin plakalarını taşıyan araçlar satılıyor açık hava pazarlarında...
İnsanların ellerinde
araç plakaları. Gerçek olup olmadığı belli değil.
Kimi
“mülteci kılıklı” militanlar terör estiriyor yörede.
Kimseyi dinlemiyor!
Daha açıkçası
serseri mayın gibi çoğunluğu...
Yasal olmayan, akla gelen ne varsa yapılıyor.
Sınırımız bir
yolgeçen hanı!
Nur Ataç üç ay önce yetkilileri uyarıyor:
“Reyhanlı’ya dikkat!”
Dinleyen yok!
Eylem öncesi
istihbarat birimlerinin haber vermesine karşın önlem alınmıyor!
Kaymakam ve Vali önemsemiyor...
Belki Başbakan mektubu bile görmüyor!
Eee!..
15 PKK’li Kuzey Irak’a silahlarıyla birlikte çekildi ya!..

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları