Hikmet Çetinkaya

Yalan Söyleme Arkadaş!..

12 Nisan 2013 Cuma

Hani “barış”, hani “kardeşlik” diyorduk, habire çocuklarımızı, insanlarımızı çok seviyorduk!
Kendi
avuntularımızın gelgitlerinde, zamanın o derin boşluğuna bırakmıştık her şeyimizi...
Yaşamın o sevecen yüzünü göstermek istemiyorduk, ihanetin
diz boyu olduğu bir ülkede din eksenli politikaları benimsiyorduk.
Oysa ellerimizi uzatmıştık barışa, kardeşliğe giden yolda...
Aslında
hepsinin yalan dolan olduğunu biliyorduk...
Halkın yumuşak karnını bulmuştu yönetenler...
Muhalefete
vurup işi çıkmaza sürüklemek istiyordu onlar.
Bir baktık ki, oyunun kuralıymış bu!
Sabah oldu, gün ağardı...
Kimileri gözünü açtı, kimileri yumdu, kimileri erken yatıp geç uyandı.
Üniter devlet yapısı tartışmaya açıldı...
Yavaş yavaş!
Halkın gazı alınarak!

\n

***

\n

Önce Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumlardan “Türkiye Cumhuriyeti” kaldırıldı.
Tepki alınınca hemen geri adım atıldı...
Kaçırtıldı...
Tartışmanın bitmesi için Başbakan
Erdoğan Kırgızistan’dan açıklama yaptı:
“Ergenekon’u savunmak suçtur!”
Ergenekon’u savunan falan yok!
O davanın içinde kimler var, kimler...
Bir yanda JİTEM’ciler, faili meçhul cinayetlerin arkasında bulunan güçler, mafya babaları, katliam sanıkları...
Öte yanda
Mustafa Balbay, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan ve diğerleri...
Savcılara göre hepsi aynı örgütte beraber çalışıyorlar.
Daha neler...
Bunlar
demokratik ülkelerde konuşulur, tartışılır.
Düşünceyi ifade özgürlüğü herkes için vardır...
Başbakan için de geçerlidir bu, 4 yılı aşkın süredir zindanda tutuklu yargılanan
Mustafa Balbay için de...

\n

***

\n

Çok şey yazılıp çizildi, çoğu kof çıktı...
Ergenekon’a gelince...
Üstelik ağırlaştırılmış yaşam boyu hapis cezası almaları ihtimali büyük olan tutukluların birçoğu
“örgüt üyeliği”nden değil, hükümeti devirmekten yargılanmıyorlar mı?
Evet!
O zaman Başbakan
savcının mütalaasını bilmiyor ya da bildiği halde böyle söylüyor...
Üniter devlet tartışmasının,
TC’nin gündemden düşmesini istiyor.
Gözdağı veriyor!
Peki
nerede kaldı hukuk devleti, yargının bağımsızlığı?
Havada!..
Şu faili meçhul cinayetler,
Susurluk, KCK, Devrimci Karargâh Örgütü...
7 bin
KCK’li tutuklu...
BDP’nin sesi soluğu çıkmıyor,
AKP’yle uzlaşıyor, bizim akil arkadaşlar kendi bölgelerinde toplantılar düzenliyor...
Dicle Üniversitesi’nin içinde eli baltalı, kılıçlı Hizbullah militanları polislerle birlikte dolaşıyor...
BDP Eş Genel Başkanı
Demirtaş söylüyor bunları...
Bir yandan yasakçı zihniyet, öte yandan ahlaksızlık diz boyu...
Mardin’de
N.Ç, Sakarya’da Ö. C davaları vicdanları nasıl yaralamıştı bu “kördüğümün” içinde...
Şimdi de
Gölcük’te 13 yaşındaki liseli kıza toplu cinsel istismar.
TV’lerde ise yasaklar...
Alkollü içkiler buzlanıyor, sigara buz
lanıyor...

\n

***

\n

Yağmurlu bir İstanbul...
Hiç sevmiyorum gri gökyüzünü!
Nice ölümler, acılar geçiyor gözlerimden...
11 Nisan 1980... Günlerden cuma...
Sabah 8.30’da
Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi’ndeki evinden 12 yaşındaki kızını okula götürmek için çıkan edebiyatçı, TRT yapımcısı Ümit Kaftancıoğlu, 33 yıl önce 18-20 yaşalarındaki iki faşist tarafından beş kurşunla vurulup öldürülmüştü.
Kızı yara almadan kurtulmuştu!
Ka
ftancıoğlu, roman, öykü, röportaj dallarında seçkin yapıtlar yazdı, ödüller aldı.
Dağların ardında yaşayan yoksul köy çocuklarını, insanların umutlarını, acılarını yazdı.
Okuma olanağı bulunmayan Ardahan’ın Hanak ilçesinin Koyunpınar çocuklarını...

\n

***

\n

O köyde doğmuş yoksul bir ailenin beşinci çocuğuydu.
Mardin’de ilkokul öğretmenliği yaptı. Balıkesir
Necatibey Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu...
45 yaşında canına kıydılar devrimci, bir yiğit edebiyatçının...
Kıydılar!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları