Hikmet Çetinkaya

Uyan Ey Halkım, Artık Uyan!..

21 Eylül 2012 Cuma

Avuçlarımızdan kaçıp giden, bizleri acılar içinde kıvrandıran, sevgi tomurcuklarımızı kurutan, yok eden ne?

Yitip giden hayatlarımız...

Genç ölümler...

Düşlerimiz...

Aşklarımız...

Tuncelinin Ovacık ilçesi Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun, PKKli kadın terörist tarafından adliye lojmanlarının ana kapısında susturucu takılı silahla başından vuruluyor.

Savcı Uzun, hastanede yaşam savaşını kaybetti...

Savcı Uzunun yakın koruması yok!

Adliye lojmanlarında güvenlik yok!

Devlet PKKnin cirit attığı Ovacıkta Türkiye Cumhuriyetinin savcısını korumuyor.

Ovacık-Tunceli karayolunda CHP Milletvekili Hüseyin Aygün kaçırılmıştı daha önce.

Bölgenin karmaşık bir yapı içinde olduğunu, özellikle karayollarının PKKnin denetimine geçtiğini, aylar önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu Cumhuriyete açıklamıştı.

Böylesine bir boş vermişlik, vurdumduymazlık!

Merak ediyorum AKP iktidarı yüzde 50’lerin üzerinde oy oranıyla hâlâ birinci parti mi?

Eğer birinci partiyse demek ki akan kan, Mehmetçiklerin ölümü AKPye oy kazandırıyor.

Siyasal iktidarın işi başından aşkın...

Kış geliyor, kömür ve gıda torbalarının hazırlanması gerekir.

***

Hayatın derinliğinde filizlenen umutlarımızı, çocuksu sevinçlerimizi çaldılar bizim.

Her sonbahar geri gelir, her acı yine döner bizi yüreğimizden vurur.

Ateş düştüğü yeri yakar, ey benim yurdumun insanı...

Sen uyanmadıkça, emperyalizmin oynadığı oyunları görmedikçe, Arap Baharı masallarına kandıkça daha çok ölümler görüp yıkılacaksın.

Sen oyunu bir torba dolusu kömüre, şekere, nohuta, zeytine verdikçe, çocuklarını sınır boylarında, izin dönüşü otobüslerde yitireceksin.

Kabaran bir denizi andıran yüreğinle, ezilmişliğin o dar geçidinde Mehmetçiklerimiz ay yıldızlı bayrağımıza sarılı tabutların içinde son yolculuğa uğurlanırken sen hâlâ şehitler ölmez, vatan bölünmezdiye slogan atarsan hep ezilip horlanacaksın.

Ey kara gözlü, kara kaşlı yurdumun insanı!

Canım, ciğerim!

Al yazmalım!

Posbıyıklım!

Ne olursun uyan!

Bu kirli örtülü savaşın bitmesi, akan kanın durması için demokratik haklarını kullan, özgürlüğün bir yaşam biçimi olduğunu biraz olsun düşün.

Düşün biraz olsun yoksulluk alın yazısı değildir...

Kaldır başını göğe bak!

Neden şehit düşmüyor, ölmüyor varsılın, beylerin, paşaların çocukları, kendi kendine sor!

***

Ey sen delikanlım, kızım, anam, babam...

Biraz düşün, kafa yor.

Yurtseverliğin ne olduğunu, din, dil, ırk, mezhep ayrımcılığının toplumları nasıl bölüp parçaladığını öğren.

Eski Yugoslavyada yaşananları anımsa...

Emperyalizmin, yeni ve aldatıcı yüzü küreselleşmenin böl, parçala ve yönetyöntemi olduğunu kavra, Irakın işgalini hatırla.

Bugün siyasal iktidar çıkmaz sokağa sürüklüyor ülkemizi.

Devleti yöneten onlar...

Sorumlu olan yine onlar...

Peki, onlar ne yapıyor?

Harp Okullarına imam hatip mezunlarının alınması için yasal düzenleme hazırlarken, Suriyeli isyancılara, El Kaide militanlarına kucak açıyor.

4+4+4 eğitim sistemiyle işleri daha da kolaylaştı...

Biat kültüründen gelenlerin demokrasiyle ve özgürlüklerle hiçbir ilişkisi olamaz.

Sırtını dayadığı Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerden gelen sıcak parayla ekonomiyi ayakta tutmayan çalışan, emperyalizmin taşeronluğunu yapan hiçbir ülke demokratikleşemez.

***

Tunceli Ovacıkta öldürülen savcı Murat Uzun... Şehitlerimiz...

Kaçırılan kaymakam adayı, askerler, sağlık memurları...

Ey halkım sana sesleniyorum...

Bağırabildiğin kadar bağır ve sor:

Devlet nerede devlet!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları