Hikmet Çetinkaya

Uyan Ey Halkım!..

21 Mayıs 2013 Salı

Yitip giden yıllar var geride, ölümler var, acılar, hüzünler...
Ufuk çizgisinde
turuncu bir aydınlık, önce lacivert bir alevin içinde tutuşurken, analar var, babalar, kadınlar, çocuklar...
Kayıp
oğullar var!
Kanser hastası
tutuklular, hükümlüler var zindanlarda yatan.
Bir korku var, bezginlik, boş vermişlik...
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!
Bunca acıların boy verdiği ortamda
umutları hep sıcak tutmak gerekiyor.
Kin, nefret, intikam duygularından arınmış,
demokrasiyi ve özgürlüğü yaşam biçimi yapmış bir toplum yaratmak.
Bu ülkede şiddete karşı şiddet politikasıyla yaşadık, kanla beslendik, insanlarımızı bombalı,
mayınlı tuzaklarda yitirdik.
Bunları yaparken zamana yenik düştük!
Düşmanlık tohumları ektik,
etnik milliyetçilik üzerinden din eksenli politikalarla demokrasi ve özgürlük arayışına girdik.
Bu topraklarda son
30 yılda bizim insanımızın kanıyla beslendi kinlerimiz.
İntikam duygularımız alev alev oldu...
Kana kan intikam bir yere kadardı!
Nedense anlayamadık...

\n

***

\n

Biz Suriye’ye demokrasi ve özgürlük ihraç etmek için Suudi Arabistan ve Katar’la işbirliği yaparken 700 üniversiteli gencimizi parasız eğitim istedikleri için gözaltına alıp tutukluyoruz.
Bana söyler misiniz, dünyanın hangi gelişmiş demokratik ülkesinde parasız eğitim isteyen gençler
“terörist yaftası”yla suçlanıp zindana atılıyor?
Reyhanlı’da patlayan bombalar ve dört-beş saat geçmeden gözaltına alınan kuşkulu kişiler...
Peki, kanlı ve ölümcül saldırılar yapan bu kişiler, niçin o bomba patlamadan,
51 insanımız ölmeden yakalanmadılar?
Salt beni değil,
Hatay yöresindeki halkı ve toplumumuzu bunlar düşündürüyor...
Uluslararası köktendinci terör örgütlerinin Hatay yöresini karargâha dönüştürdüklerini
“dünya âlem” biliyor ama hükümet bu konuda sadece “Esad muhalifleri” deyip çok önemli olan bu ayrıntıyı gözden kaçırıyor.
Türkiye, sınırları içinde
uluslararası cihatçılara savaş için bütün kapıları açarken neredeyse tek başına kaldı.
ABD,
Erdoğan’a açık açık şöyle dedi:
“Biz Ortadoğu’da artık savaş istemiyoruz. Suriye sizin komşunuz. Başınızın çaresine bakın.”
Tüm bu olup bitenlere baktığınız zaman iktidar neler söylüyor?
Hiçbir şey!
Çünkü
Esad’ın gideceği falan yok, eski gücüne yeniden kavuşuyor.
Türkiye’ye gelince...
Bu arada
“barış ve kardeşlik” çoktan unutulup gitti.
Her ne kadar
Güneydoğu’da bir bayram havası varsa da bu Türkiye genelinde pek yaygın değil.
Bir umutsuzluk egemen!
AKP bu nedenle
2014 yılında önce yerel seçimleri, ardından Cumhurbaşkanlığı seçimini, daha sonra anayasa halkoylamasını yapmak istiyor, yangından mal kaçırır gibi.
Bu arada ulusal bayramlarımız,
bağımsızlığımız unutturuluyor...
Bakın
19 Mayıs kutlamalarını halk yaptı...
Yurdun dört bir yanında yüz binler alanları doldurdu...
Emperyalizm lanetlendi!
Oysa Türkiye emperyal güçlerin kolları arasında uyuyor şimdilerde.
Olan yine emekçilerimize oluyor,
Hava-İş Sendikası’nın grevi kırılmak isteniyor.
Egemenler ve ezilenler...
Sermaye-emek çelişkisi...
Halkım ise
derin bir uykuda!

\n

***

\n

Türkiye acımasızlığın, ahlaksızlığın, ikiyüzlülüğün, fırsatçılığın baş tacı edildiği bir dönemden geçiyor.
İktidar yandaşları televizyonlarda, gazetelerin köşelerinde halkımızı kandırıyor:
“Birlik bütünlük içinde olalım, barışı kardeşliği sağlayalım...”
Oysa
paramparça olmuş hayatlar var!
Acılar var!
Hüzünler!
Bu gerçekleri görmeden, neler olup bittiğini bilmeden nasıl bütünleşecek insanımız?
Irkçılığın,
dinciliğin, mezhepçiliğin, her türlü inanç sömürüsünün yapıldığı bir ortamda gerçeklerin üzerindeki perdeyi nasıl kaldıracağız?
Özgürlük savaşçısı maskesiyle Suriye’de eylem yapanlar, öldürdükleri kişilerin göğüslerini yarıp,
ciğerlerini, yüreklerini söküp yiyorlar...
O kişiler Hatay yöresinde
tedavi görüyor, neler yaptıklarını kimi Türk ve yabancı gazetecilere güle oynaya anlatıyorlar...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları