Hikmet Çetinkaya

Sol Cephe...

31 Ekim 2013 Perşembe
Alanlar dolup taşmıştı önceki
gece...
Gerçekten görülmeye
değerdi, o insan ırmağı, o
coşku.
Çocuklar, gençler, anneler,
babalar, yaşlılar, kadın ve
erkek on binler...
İstanbul, Ankara, İzmir ve
yurdumuzun pek çok yerinde
“sol” bir arada yürüyordu.
Sosyalistler, yurtseverler,
demokratlar, komünistler, devrimciler...
Bugüne dek böylesine canlı,
böylesine içten, kaynaşmış,
kendi aralarında bölünmeden,
kavga etmeden on binlerin
yürüyüşü, içimde giderek yiten
umut çiçeklerini yeşertiverdi
serin bir İstanbul akşamında.
Yürüyenler yepyeni bir
Cumhuriyet için, demokrasi
ve özgürlük için, laikliğin bir
yaşam biçimi olması için kol
kolaydı.
Yoksa yeni bir “sol
cephe”nin tohumları mı
atılıyordu Beşiktaş, Ankara
Tandoğan, İzmir Gündoğdu
ve Kadıköy’de, Bağdat
Caddesi’nde?
Türkiye’nin dört bir yanında
milyonların bir şahlanışı vardı.
Kim ne derse desin bir
birleşme zamanı gelip çatmıştı...
Dargınlıklar, çekişmeler bir
kıyıya itilmeli, daha demokratik
ve daha özgür bir Türkiye için
kollar sıvanmalıydı.
Türkiye’de sol hareket bunu
yapmak zorundaydı.
***
Tünel’de yine TOMA’lar vardı...
Arkadaşımız Arif Kızılyalın,
dün Taksim ve Tünel’de polisin
TOMA’larla halkı nasıl baskı
altına aldığını, gözaltıları yazdı.
Arif’in yazısını okurken,
TOMA’ların “29 Ekim nöbeti”
tuttuğunu bir kez daha anladım.
Bu arada Marmaray dualarla
açılmıştı...
Televizyonlar “Marmaray”
kutlamalarına iki gün önceden
başladığı için, önceki akşam
İstanbul’un önemli yerlerindeki
on binleri birkaç saniyede
geçiştiriverdi.
Somali Cumhurbaşkanı
Mahmut’un orada ne işi vardı
diyeceksiniz elbet...
Gele gele onlar geldi...
ABD Başkanı, Fransa
Cumhurbaşkanı ya da Putin
gelecek değildi ya!
Belki Mursi gelirdi ama o da
Mısır’da gözaltındaydı...
Katar’dan matardan gelen
giden olmadı.
Kardeşim Esad, düşmanım
Esed olmasaydı mutlaka
gelirdi.
Sabah haberleri izlerken gördüm
ki “Marmaray” elektrik kesintisi
nedeniyle dakika gecikme yapmış.
Dualarla açılmıştı... Düşündüm bu sırada...
Ya denizin orta yerinde kalsaydı!
***
Marmaray’a karşı falan
değilim...
Önemli bir ulaşım aracı elbet!
Halkımın vergileriyle yapıldı.
Ancak dünyayı yeniden
kurmuş ya da oğlu olmuş
bir yerini koparmış gibi
abartılması, yandaş medyanın
“Marmaray’dan önce -
Marmaray’dan sonra” diyerek
Türkiye’nin çağ atladığı
hayalleri kurması beni
güldürüyor.
Bir ülke bunları yaparken
önce demokrasisini ve
özgürlüklerini genişletmeli...
Bizde özgürlük denilince akla
Meclis’te “sıkmabaşlı” kadın
milletvekili geliyor.
Kadın haklarından yoksun bir
ülkede, salt inanç özgürlüğü
eksenli bir demokrasi anlayışı olabilir mi?
CHP’li bir kadın milletvekilini
protezli bacağıyla, etekle
Meclis’e sokan düşünce, önce
o kişiye pantolon giydirmeliydi.
Demokrasi ve özgürlük bir
yaşam biçimidir...
Meclis içtüzüğü başörtüsüne
izin veriyorsa, isteyen istediğini giysin.
Erkekler kot pantolonla,
gömlek, kravatsız genel
kurula girsin, kadınlar ister
başörtüsü taksın, pantolon,
mini etek giysin, AKP’lilerin
çok kızdığı “dekolteli” giysilere bürünsün.
Tıpkı İtalya ve Almanya’da
olduğu gibi...
O zaman Türkiye’de yer yerinden oynar...
Anımsayın, bir sunucu
kızımızın atv’de başına neler
geldi, Hüseyin Bey gürleyince!
İşinden kovuldu yapımcı şirket tarafından...
Şimdi o yarışma programını
bir erkek sunuyor!
***
Temel taşları sağlamlaştırılan
yeni bir Cumhuriyet...
İkinci Cumhuriyet değil!
Laik, demokratik bir hukuk
devleti olan bir Cumhuriyet!
Bağımsız bir yargı, evrensel
hukuk! Eşitlik!
Böyle bir Cumhuriyeti hayata
geçirmek için “sol cephe”nin
tabanının hazır olduğunu düşünüyorum.
Ayrımcılık yapmayan, din ve
ırk temeline dayanmayan bir cephe...
Önceki akşam Gezi ruhu
alanlarda ve caddelerdeydi
coşkusuyla, dik duruşuyla... Haberiniz olsun!..


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları