Türkiye’de linç kültürünün ne olduğunu, güvenlik güçlerinin şiddeti nasıl kullandığını çok iyi bilenlerdenim.

Türkiye bir ayrışma ortamına doğru hızla sürüklenirken Sinop ve Samsun’da toplantılar yapmak isteyen dört kişilik BDP ve HDK milletvekillerinin başına gelenler bunun en somut örneği.

Olaydan bir gün önce Silivri’de Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın çağrısı üzerine duruşmaya gelenler, güvenlik güçlerinin şiddetiyle karşı karşıya kaldılar.

Bu kez jandarma topluluğun üzerine tazyikli su ve biber gazı sıktı...

Silivri’ye gidenler faşistler falan değildi...

Gazeteciler, aydınlar, sanatçılar ve halk...

Bu coğrafyada yaşayan insanlar dini, ırkı, dili, mezhebi, rengi ne olursa olsun, Edirne’den Şırnak’a dek her yere gidebilmeli.

Salt milletvekilleri değil, üniversiteli gencinden emekçisine dek her kesimden yurttaşımızın “seyahat özgürlüğü” olmalı.

Ne yazık ki bu özgürlük devlet tarafından kısıtlanır, Ankara’ya girişte otobüsler durdurulur, kente giriş yasaklanır.

Aynı durum öteki kentler için de geçerlidir...

1 Mayıs’larda öğrenci, işçi, öğretmen, memur eylemlerinde yaşadık bu yasakları.

***

Türkiye bir ayrışmaya doğru hızla kayıyor...

Görülen o ki ortada bir “barış iklimi” falan yok!

Sinop ve Samsun’da yaşananlar bana kalırsa bunun göstergesi.

Sinop, dün değindiğim gibi, ilerici, demokrat ve özgürlükçü bir Karadeniz kentidir.

Peki böyle bir kentte BDP-HDK milletvekilleri 8-9 saat nasıl oldu da bir lokantada ölümle burun buruna yaşadılar?

Burası çok önemli!

Sinop Belediye Başkanı CHP’li, Samsun’unki AKP’li...

Sinop, iki milletvekili çıkarıyor.

Birini CHP alıyor, ötekini AKP...

Başbakan Erdoğan, önceki gün partisinin grup toplantısında, Sinop’ta BDP’li milletvekillerine saldırının “CHP ve MHP’lilerden oluşan gruplar tarafından gerçekleştirildiğini” söyledi.

Erdoğan, saldırıyı sert bir dille eleştirdi!

***

Olayı irdelediğimizde, Erdoğan’ın sözlerinin tam tersine, bir AKP-MHP Gençlik Kolları birlikteliği ortaya çıkıyor...

O zaman sorum şu:

“Olayı sosyal medya üzerinden örgütleyen kimdi?”

Yanıtını ben vereyim:

“Sinop Gençlik Platformu yöneticisi, AKP Boyabat Gençlik Kolları Başkanı Olcay Kargınoğlu.” (Birgün gazetesinin haberinden alıntı.)

Ben de dün konuyu araştırdım...

Olayların içinde bir tek CHP’li yok...

Kimler var?

Sinop Gençlik Platformu’nun AKP’li ve MHP’li üyeleri.

Sinop Gençlik Platformu günlerdir sosyal medya üzerinden çağrı yapıp BDP’lilere saldırıyor:

“Geldikleri gibi giderler! Bu vatanı parçalamak isteyen partiyle ve milletvekilleriyle Sinop’un işi olmaz.”

Üstelik olayların yaşandığı gün Olcay Kargınoğlu, saldırı anının fotoğraflarını sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta yayımlıyordu.

Meclis’te birbirine giren AKP ve MHP’nin gençlik tabanı bir noktada buluşuyordu işte...

Aklıma 2007 seçimlerindeki yağlı urgan atmalar, “barış iklimi” falan geldi.

***

Sinop’un CHP’li Belediye Başkanı Baki Ergül’le görüştüm telefonla. Bir hayli üzgündü Sırrı Süreyya Önder’in kendisini tetikçi göstermesine...

Neyse, Önder, Ergül’den özür diledi.

Sinop’ta ve Samsun’da “linç girişimi”nde bulunanlardan gözaltına alınanların tamamı dün serbest bırakıldı.

İstanbul’da ise Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ı protesto eden üniversite öğrencilerine polis hemen müdahale etti, 30 öğrenciyi gözaltına aldı.

İlginç değil mi?

***

Aynı oyun, Ege’de, Akdeniz’de, Trakya’da tetiklenir...

Balıkesir, Uşak, Manisa, Aydın, Denizli...

Temel nokta Türk-İslam ve Kürt-İslam sentezidir...

Bu ne anlama gelir?

Her şey apaçık ortada...

Ha AKP ha MHP!

Aynı ideoloji sarmalında iki parti de...

Ne zaman CHP, sosyal demokrat, ulusal-yurtsever, gerçek Atatürkçü bir parti olursa, Türkiye’de ayrışma ortadan kalkar!

Seçim sistemi, partiler yasası değişir, lider egemenliği biter, Türkiye demokrasiye, özgürlüklere adım atar...

İrili ufaklı sosyalist partiler Meclis’e girer...

Türkiye’de “barış iklimi” başlar!

Gerisi boş laf!