Hikmet Çetinkaya

Senin Bayramın Çocuğum...

23 Nisan 2013 Salı

Gözlerinin içi ışıldıyor mu çocuğum?
Darmadağın
olmuş bir hayatın içinde, çiçeklenmiş bir evrende, yoksulluğun ortasında okula gidiyor musun?
Bugün
23 Nisan çocuğum...
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı!
Ulusal egemenliğin
milletolduğunu bilmeyenlere söyleyecek bir çift sözün var mı?
Şu bizim
rüzgârgüllerine, nabza göre şerbet verenlere, demokrasiden, özgürlüklerden, barıştan söz edenlere bir şeyler anlatacak mısın?
Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk kez 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplandı.
Mustafa Kemal, yeni bir “kurucu meclis” deyimini kullanıp, böylece yeni bir devletin doğuşunu “tescil” etmek istiyordu.
Ne olursa olsun,
23 Nisan 1920, Osmanlı Babıâlisi’ni aşan Anadolu halk hareketinin, siyasal örgütlenme yolunda devletleşmesi anlamını taşır çocuğum.
Bunu sana unutturdular!
Aynı yılın eylül ayında düzenlenen ve hiç tartışılmadan onaylanan
Halkçılık Bildirisi”nde neler yazılı, ben sana anımsatayım:
“Türkiye halkı, emperyalizmin ve kapitalizmin tahakkümü ve zulmü altındadır.
Büyük Millet Meclisi’nin büyük ve kutsal emaneti Türk halkını, emperyalist ve kapitalist tahakkümden kurtararak kendi irade ve hâkimiyetinin sahibi kılmaktır.
TBMM’nin bu amaçla kurulmuş bir ordusu vardır. Orduya emir ve kumanda yetkisi Meclis’in manevi kişiliğine aittir...”

\n

***

\n

Ben uzun uzun tarih dersi vermeyeceğim sana çocuğum...
Diyeceğim şu:
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bu devleti canlarıyla ve kanlarıyla kurdular.
Şunu sakın unutma:
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
Burada din, dil, ırk, mezhep, inanç ve renk ayrımcılığı, şovenizm yoktur...
Benim ülkemde 33 yıl önce ABD destekli darbe yapıldı.
Kenan Evren ve arkadaşları “Atatürkçülük” adına Mustafa Kemal’in kurduğu pek çok kurum, kuruluş ve ilkeleri elden çıkardığı gibi, senin bayramın olan 23 Nisan’ı elinden alıyordu.
Kişiler ve özellikle ülkede iktidarı eline geçirenler yakın tarihimizi iyi bilmezler, daha açıkçası tarih bilincinden yoksun olurlarsa, o ülkenin geleceğiyle oynarlar.
12 Eylül böyle oldu...
Darbeciler,
Atatürkçülük adına “Atatürkçülüğü” yok etmek için çabaladılar.
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nu kapatırlarken tarikatlarla kol kola girdiler, Cumhuriyetin temel ilkesi olan laikliğin köküne kibrit suyu döktüler.
Daha doğrusu laik cumhuriyetin temelini sarstılar...
Öğretim Birliği ilkesini çiğnediler!
Dinsel
eğitim veren okullardan yetişenleri devletin en önemli kurum ve kuruluşlarının başına yerleştirdiler!
Toplum olarak bugünlere böyle geldik!
Bu ülkede ABD’nin
yeşil kuşakprojesine yön veren iktidarlar gördük çocuğum...
Onlar ki bu ülkeyi karanlığın içine sürüklediler.
Darbeci 12 Eylül yönetimi, senin
23 Nisan çocuk bayramını bir yıl yasakladı.
Tepkileri
görünce bir yıl sonra bayramını kutlamana izin verdi.

\n

***

\n

Laiklik ilkesinin önemi son 33 yılda kafalardan kazındı, laikliğin ne olduğunu bilmeyen bir kuşak yetiştirildi.
Bak çocuğum, daha önce çok anlattım sana, yineleyeyim...
Demokrasi
olmadan laiklik olur ama laiklik olmadan demokrasi olmaz...
Şeriatçılara verilen ödünlerin sonu gelmez...
Doymak bilmez!
Verirsin ödünü, o yine ister!
Çünkü şuna inanmıştır:
Şeriat düzeni ve şeriat hukuku!
Bugün
senin bayramın çocuğum!
Bilmiyorum nasıl kutlayacaksın!
Benim duygularım karmakarışık!
Karamsarım!
Bil ki
umutsuz değilim...
Çocuksu yüreğim kıpır kıpır...
Demokrasi,
özgürlük, barış istiyorum.
İnsanca yaşamak!
Ezenlerin değil ezilenlerin yanında oldum ve olacağım hep.
Sermaye-emek çelişkisini göreceğim.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin kendine özgü koşullarda Atatürk devrimleriyle kurulması da rastlantı değildir.
İnsanlık hem
1789 Fransız, hem de 1917 Rus devrimleri harmanında benliğini kazanmıştı...
Türkiye
şimdilerde bu iki büyük devrimin değerlerinden kopmuş gibi görülse de o benliğine yeniden kavuşacaktır...
Demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıktığımız sürece...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları