Ölümü nereye koyacaksın, acıyı, hüznü...
Yoksulluğu, gözyaşını, bir camide yatan ölüleri...
Mursi’yi nereye koyacaksın, Sisi’yi nereye?..
Kahire’deki keskin nişancıları...
Gezi’yi, Kuğulu’yu, Reyhanlı’yı, Ceylanpınar’ı...
Şam’ı ve Halep’i.
Esad’ı...
Suriyeli askeri öldürdükten sonra ciğerini, kalbini yiyen sözde muhalif köktendinciyi...
El Kaide’yi, Taliban’ı, Müslüman Kardeşler’i.
Afganistan’ı, Pakistan’ı.
Okula giden kız çocuklarını “İslam” adına öldüren canileri, Madımak katliamını, Başbağlar’ı...
Sınır karakollarını basan teröristleri, mayınlı tuzakları, PKK ve Hizbullah’ı...
Her olayın arkasında yer alan emperyalist güçleri, ABD’yi ve AB’yi...
Libya’yı, Bağdat merkezli Irak’ı...
Tunus’u...
Neden Mursi’yi çok sevip, Tunus’ta öldürülen Şükrü Belayid ve Muhammed Brahmi’nin adını ağzımıza almıyoruz?
Tunus’ta öldürülenler Halk Cephesi liderleri...
Laik, demokrat...
İkisi de iktidarda bulunan İslamcı parti Ennahda karşıtı...
Türkçe karşılığı şu:
“Adalet ve Kalkınma Partisi...”
Batı ikiyüzlü, tamam!
Mursi seçimle geldi, o da tamam!
Mısır’da darbe yapıldı, o da tamam!
Tunus’ta da şubat ayından bugüne laik demokrat iki lider öldürüldü; neden suspus ABD, AB, Türkiye?

Mısır’da darbe oldu, Mursi devrildi...
Müslüman Kardeşler, Mursi’nin yeniden koltuğuna oturması için eylem yapıyor...
Dört gün önce ordu ve polis, kimilerine göre 100, kimilerine göre 200 kişiyi öldürdü...
Darbeleri lanetlerim...
Mısır’daki kıyımı, acıyı görürken Tunus’a da bakarım, Somali’ye de...
El Kaide’nin kollarından birisi olan İslamcı köktendinciler Somali’de büyükelçiliğimize saldırdı.
Bir polisimiz şehit düştü, üç kişi yaralandı...
El Kaide’nin kolları Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı kuşatmış...
Türkiye’ye sızdıkları da biliniyor...
Böyle bir acıyı daha önce yaşadık!
Onlarca insan öldü bombalı saldırılarda...
Türk, İngiliz, Yahudi, içimiz alev alev oldu.
12 Eylül öncesinde yaşananları unutmadık...
Darbeler öyle demokrasi gibi gökten zembille inmiyor, altyapısı önceden oluşturuluyor.
Demokrasinin temelinde “laiklik” yani “halksal” bir yapı oluşturulur harcı karılırken.
Demokrasi ve özgürlükler bu temelin üzerine oturtulur!
Laiklik olmadan demokrasi olmaz ama demokrasi olmadan laiklik olur!
Bunu bilmek gerekir!
Bu bizde olmadığı için, emperyalist güçler, yani Mursi’yi devirenler ne diyor:
“Mısır’da darbe oldu ama ABD’nin askeri yardımı sürecek!”

Azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde altyapıyı hazırlamak NATO Gladyosu’dan geçer...
Bu işi iyi bilir onlar!
Katliamlar yapılır, insanlar öldürülür, faili meçhul cinayetler işlenir.
Ardından darbe gelir...
Olan tarikatlara, din bezirgânlarına olmaz, ülkenin emekçilerine, aydınlarına, demokratlarına, sosyalistlerine, komünistlerine olur.
Özetlersek, işçi sınıfına olur!
Ülkemizdeki dindarların çoğu bu kandırmaca çukuruna düşer...
Din, ırk, mezhep, inanç ayrımcılığını görmez...
Hep aynı senaryo yinelenir:
“Camiyi yakacaklardı, camide içki içtiler, fuhuş yaptılar...”

Kahire’de on binlerce kişi toplanıyor Mursi’ye destek vermek için...
Yetkililer uyarıyor:
“Bu durumdan çevrede oturanlar ve esnaf rahatsız, dağılın yoksa zor kullanırız...”
Böyle bir çağrıyı biz Gezi eylemlerinde yaşadık ve hâlâ yaşıyoruz.
Tencere ve tava çalanların ihbar edilmesini istiyoruz...
Bizden ve onlardan diye insanları çatışmaya zorluyoruz...
Önce kendimize bir bakalım...
Bizim kankalarımız İncirlik’te neler yapıyor, Kürecik’e kalkan niçin dikiliyor; Suriye’deki iç savaşta, Mısır’da neden taraf oluyoruz...
Neden Somali’de büyükelçiliğimizi basıyor köktendici teröristler, niçin Bağdat’la aramız kötü bizim?
Biz Suriye sınırında kamplar kurup köktendincileri eğittik mi eğitmedik mi?
Biraz düşünelim!