Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sahibinin Sesi Aydınlar...
Kimsenin dolaşmaya cesaret edemediği gecelerde, belirsiz bir gözyaşı rengi belirir kentin üzerinde...
Soluk alıp veren yıldızlar, hızla denize doğru kayar, hayatın lacivert sularına gömülürdü.
Sonsuz sensizliği düşünürdüm o zaman...
Uykuyla ağırlaşan gözler görürdüm, dağları, ovaları, ırmakları, gölleri, vadileri.
Eski bir şarkı çalardı gramofonda çocukluğumdan kalma...
Bir taşra kasabası...
O karlı kış günleri ve ilkyaz...
Birbirine karışan mevsimler...
Sonra deniz kıyısı, çiçeklenmiş bir evren.
Dağlarımız, ovalarımız, koylarımız daha satılmaya başlamamıştı.
Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Lazlar, Çerkezler aynı mahallede oturur, kardeşçe, barış içinde yaşarlardı.
Çocuklar aynı oyunları oynardı, anneler yine kazak örerdi kapı önlerinde.
70’li yılların ortalarında Diyarbakır’a gitmiştim Lice depreminin ardından...
Diyarbakır’da iki, Lice’de üç gün kalmıştım “Oy Lice Oy” yazı dizisini yapmak için...
Diyarbakır’ın en ünlü caddesinde 10 kitapçı vardı ve sol yayınlar, çağdaş yazarların romanlarını, öykülerini, şiirlerini satarlardı... Dünya klasiklerini...
80’li yılların sonlarında gittiğimde ise o kitapçıların yerini “İslamcı” üstelik “köktendinci” kitap satanların aldığını görünce şaşırıp kalmıştım.
***
Nedense dün sabah dizi yazılar hazırladığım yıllara, çocukluk ve gençlik günlerime doğru bir yolculuğa çıktım...
Lice’de 85 yaşındaki Kürt dedenin, 12 Mart’ta nasıl tutuklanarak Diyarbakır zindanında işkenceye yatırıldığını yeniden dinliyor gibiydim.
Unutmadan ekleyeyim...
76 yılında Diyarbakır’da askeri lojmanlar vardı ve girişinde bir nöbetçi kulübesi bulunuyordu.
Kulübenin karşısındaki yolun üzerindeki bariyerde dikkatimi çekmişti:
“Buraya siviller ve köpek giremez!”
Benzer bir uyarı yazısını İzmir Fuarı’nın Basmane giriş kapısında da görmüştüm:
“Fuara askerler (er ve erbaş) ve köpek giremez!”
***
Sabahın sisi içinde uyanmıştım...
Anılarımla baş başaydım kahvemi içerken.
Bir süre sonra kahveden çıktım, deniz kıyısında yürümeye başladım.
Darbe davaları, insanların haklarının, hukuklarının çiğnenmesi, birbiriyle hiç karşılaşmayan, görüşmeyen gazetecilerin, siyasetçilerin, bilim insanlarının, İlker Başbuğ’un, suçsuz subayların çetelerle, mafyalarla, katillerle aynı torbaya konulup yargılanması.
Karşımda bir fotoğraf duruyordu böyle...
Bir Türkiye gerçeği.
Alıç çiçekleri arasında gözlerimi kapatıp uyumak istiyordum yaşadıklarımızı unutmak için.
Gözaltılar!
İşkenceler!
Kahramanmaraş, Sivas, Başbağlar, Çorum, İzmir İnciraltı, Beyazıt katliamı...
12 Mart ve 12 Eylül!
Solun üzerinden silindirle ezip geçenler, Erdal Eren’i idam edenler.
***
Hava serindi, üşüyordum.
Yitip giden kaygılı mevsimler içindeydim...
Akan kan!
Vahşet kasırgası!
Tüm fotoğraflar birbirine karışmış, içinden çıkılmaz bir hal almıştı...
Kördüğüm olmuştu hayatımız!
Bir ırmak gibiydik bulanık akan...
Deniz kıyısında yürürken bir banka oturdum...
Arkadaşım, dostum edebiyatçı Namık Kemal Behramoğlu 1995’te yazdığı iki şiirini bilgisayarıma göndermişti.
Birisi Sivas kıyımında yitirdiğimiz Asım Bezirci, öteki bombalı tuzakla öldürülen Onat Kutlar içindi...
“Güzel ağabey,/Nasıl yandı canım/Ve nasıl ağladım bilemezsin.
Ananın ak sütü gibi/helal olsun her şey sana/ama bizi puştluktan döndüremezsin.”
Onat’a yazdığı şiir ise şuydu Namık’ın:
“Aslında/giren aydın bir bıçaktır/Omurgana./
Ne kadar ve hangi coşkuyla seversen sev/
İnsanları,/acımız hep yinelenecek/sahibinin sesi aydınlar/çekilmeden urgana.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Kan donduran 'taciz' iddiası
- İYİ Parti'de Akşener krizi
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Muharrem İnce’den sert yanıt!
- TÜPRAŞ'tan açıklama geldi
- Oktay Kaynarca’dan ‘Selahattin Demirtaş’ açıklaması
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı