Hikmet Çetinkaya

Pusuda, Mayında, Bombada...

07 Mart 2013 Perşembe

Bazen çaresizlik, bazen hüzün, bazen hayatın vazgeçilmez tutkusu...
O beklenmedik ölümler.
Sabah
ın karanlığında bir ananın, bir babanın çığlığı.
Bombaların
patladığı, mayınlı tuzakların kurulduğu bir dünya.
Gözyaşı!
Kan!
Bir bacağı,
iki bacağı kopmuş gaziler, Irak’ta, Afganistan’da kolları bacakları parçalanan çocuklar.
Gecenin
karanlığında pusuda şehit düşen Mehmetler...
Afyon’da patlayan cephanelik!
Bayrağımıza sarılı tabutlar!
Çocuk
yaştaki kaçakçıların bombardımanlar sonucu cayır cayır yanması.
Sokak ortasında
25 yaşındaki kadının, boşandığı kocası tarafından delik deşik edilerek öldürülmesi...
Gümüldür, Bodrum açıklarında kaçak göçmenlerin denize döküldüğü tekneler...
İnsan başına
3 bin dolar...
Kaçakçı mafyası...
Bu işte dönen milyon dolarlar!
Özelleştirilen
Ceylanpınar’da gündeliği 4 liraya süt sağan 12 yaşındaki çocukların ırmaktan geçerken suya düşüp boğulmaları.
Babasıyla birlikte öldürülen 13 yaşındaki
Uğur Kaymaz’ı, başına mermi isabet ederek ölen Ceylan’ı unuttuk değil mi?
O nice ölümleri!
Oysa tüm
bu acıları anımsatmak görevidir bir gazetecinin...
Hayatı anlatmak!
Hayatın güzelliğini, çirkinliğini yazmak...
Kul değil birey olmak!
Kurulu düzene
karşı çıkmak, ülkeyi yönetenlerden demokratik hak ve özgürlükleri kullanarak hesap sormak.
Karakolda meydan dayağı çekilen kadınların yanında olmak.

\n

***

\n

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kanlarıyla canlarıyla kurduğu bu ülkede hepimiz bireyiz...
Ne köleyiz ne de kul!
AVM inşaatlarında naylon çadırlarda cayır cayır yanan, İstanbul gibi bir kentte, bir yağmur yağdığında işyerine giderken taşan Ayamama Deresi’nin sularına kapılarak minibüste ölen işçi kadınlar.
Kentlerde azgınlaşan terör!
Ortadoğu
alev alev yanarken içleri acımayanlar, ABD Irak’ı işgal ederken halay çekip oynuyorlardı:
Saddam gidecek, Irak’a demokrasi gelecek!”
İsrail,
Gazze’ye misket bombası yağdırırken, Mavi Marmara şehitleri son yolculuğuna uğurlanırken seslerini çıkarmıyorlardı.
Çocukları
sevmeyen bir toplum, onları ilaç vermeyerek kara toprağa gömen bir vicdan, kimseye ne demokrasi dersi verebilir ne de insanlık!
Birey,
bombalar yağarken, dünyanın herhangi bir ülkesinde çocuklar, gençler, kadınlar, erkekler ölürken susmaz!
Çocukların gözlerine bakın sadece...
Bakın bakın!
Yürekleri yaralı, gözleri kan çanağı...
Afganistan’da
Taliban’ın, okula gittiği için katlettiği 14 yaşındaki kız çocuğu ve onun arkadaşları...
Taliban okula giden çocukları, öğretmenleri öldürüyor, tıpkı
PKK gibi.
Susmayın, konuşun, bir şeyler söyleyin!
Söylemezler...
Yazıp çizerken, meydan okurlar...
Dedikleri şudur:
“Canım Irak’ta, Afganistan’da ve Pakistan’da da bombalar patlıyor, insanlar ölüyor...”
Gaziantep’te PKK’nin o kanlı eylemi kentin en işlek caddesinde yaptığı gün üstelik.

\n

***

\n

Öyle uzaklara gitmeye gerek yok...
Suriye’ye bakalım...
İç savaşın
başladığından bugüne değin 50 bin kişi öldü...
Bu sayının
4 bini çocuk...
Duygularımız giderek köreliyor.
Kan ve gözyaşı!
Suriye
sınırımızda mayınlı alanları hâlâ temizlemeyen bir ülkenin bireyleri olarak, kan gölünde yaşamaya alıştırdılar bizi...
Gözlerimizi yumduk toplum olarak!
Bir kördövüşünün içinde,
olan bu ülkenin çocuklarına, gençlerine, kadınlarına, erkeklerine oluyor...
Mayında,
pusuda, baskında canlar gidiyor, evlatlar!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları