Hikmet Çetinkaya

Ölüm Tarlaları...

23 Ağustos 2013 Cuma

Çocuktu onlar...
Kimileri birkaç aylık, kimileri
3-5 yaşlarında, kimileri daha büyük.
Fotoğrafları gördüğümde, yüreğime bir
bıçak saklanmıştı; gözlerim dolmuştu.
Ağlıyordum!
Yaşanmış öyküleri vardı; kimileri
anne sütüyle besleniyordu kimileri kuru ekmekle.
Yaşamın dilim dilim doğrandığı,
insanlığın yok olduğu bir coğrafyada doğmuşlardı.
Belki de çoğu iç savaştan önceydi...
Sessiz bir çığlık gibi, beyazlar içindeydi cansız bedenleri.
Sıra sıra dizilmişlerdi...
Sessizce uyuyor gibiydiler!
Yoktular, gitmiştiler.
Hem çocuklar, hem gençler, hem de büyükler!
Yaşamın anlamını, yaşamın o derin uçurumlarını görenler de vardı görmeyenler de.
İnsanlık tarihi
böyle vahşeti çok görmüştü...
Dünyanın her yerinde... Savaşların, çatışmaların olduğu yerde.

\n

***

\n

Irak’ta, Libya’da, Afganistan’da, Pakistan’da, Somali’de...
Şimdi de
Suriye’de.
Türkiye’de...
Dini, dili, rengi, mezhebi, ırkı ne olursa olsun.
Düşüncelerin, merminin, bombanın...
Kimyasal silahın!
Ölümün, acının, hüznün!
Uludere’nin, Sivas’ın, Başbağlar’ın...
Ceylan’ın, Hüseyin’in, Necla’nın, İsmail’in, 13 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın.
Anılar hiçbir zaman bozamaz insan yüreği taşıyanların iç dünyasındaki değerleri.
Eğer o değerler yoksa o insan değildir.
O yüzden
hüzünlüyüm!
Suriye ölüme doymuyor...
Çocuklar ölüyor, iç savaş sürüyor.
Küçük bedenler sıra sıra dizilmiş...
Bir yaşlı
adam minicik ölü bir çocuğun bedenini yere uzatıyor.
Uzun uzun bakıyorum fotoğrafa; minik bebek sanki yaşıyor.
Oysa ölü!
Kefeni içinde sadece
yüzü görünüyor!

\n

***

\n

Orası sarin gazıyla zehirlendiği öne sürülen Şam’ın Guta bölgesi.
Muhalif güçler
Esad rejimini suçluyor...
Esad rejimi ise muhalifleri!
BM kimyasal silah ekibi Suriye’de inceleme yaptığı sırada gerçekleştirilen
bu saldırıyı kim yaptı o zaman?
Muhalifler
1300 kişinin öldüğünü açıklarken Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, ölü sayısının 100 olduğunu bildiriyor.
Ortada bir çelişki var!
1300 mü yoksa 100 mü?
Sayı hiç
önemli değil...
Çocuklar ölüyor!
Günahsız ve saf!
Bu acımasızlık niye?
Nerede kaldı insanlık? Bir Tanrı’nın kulu çıkıp olup biteni anlatsın ne olur!
Masum siviller Irak’ta işgal güçleri tarafından katlediliyordu.
Orada da çocuklar, kadınlar, gençler, yaşlılar
öldürüldü!
Masumdular hepsi!
Savaş ölüm kusar!
Savaş insanlık dışıdır!
Gözlerimiz sadece
Suriyede ve Mısır’da...

\n

***

\n

Afganistan’da neler oluyor?
Hani Afganistan’a barış ve özgürlük gelecekti, ne oldu?
Libya’da aşiretler
birbirini boğazlıyor, neler yaşandığını biliyor muyuz?
Onların tek suçları Afganistan, Suriye, Irak, Mısır, Libya ve Somali’de doğmak mı?
Işık çekip getiriyor orada yaşayan çocukları, gençleri ve tüm insanları.
O ışık
barış, demokrasi ve özgürlük getirmiyor!
Ölüm getiriyor, ölüm!
Karanlıkta şakıyan bir dağ kuşu gibi...
Fırtına, yağmur gibi!
O kımıldamadan duran bulutlar,
eflatun bir çizgi, kanını iğneliyor.
Çocuklar kefenleri içinde derin bir uykuda...
Gözyaşları ve
akan kan dinmiyor.

\n

***

\n

Ölü minik bedenler, gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler...
İç savaştı bunun adı...
Mezhepsel bir çatışmaydı.
Belki o akşam Şam’a yakın sekiz bölgede ölenler sivillerdi...
Sivil, muhalif, rejim yanlısı!
Ne olursa olsun!
İnsan olmanın erdemi,
hayat, ölüm, gözyaşı, acı, hüzün, umutsuzluk...
Bir an gözlerimi yumdum!
Acaba o topraklarda akan kan durur muydu, çocukların gözlerinden geçen bir
şafak doğar mıydı?
Bilmiyordum!..

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları