Hikmet Çetinkaya

Öfke Patlaması...

28 Haziran 2013 Cuma

Dipten gelen bir dalga, Gezi Parkı direnişi, polisin acımasızlığı ve Başbakan Erdoğan’ın seçmen tabanını, “İslamcı seçmeni”ni diri tutması için izlediği çizgi...
Bir öfke patlaması!
Yandaş bir
hukuk düzeninin siyasal erk tarafından nasıl kullanıldığı...
Sevgisizlik!
Muhalifleri düşman olarak görmesi!
Yargısız infaz içerikli insan haklarının çiğnendiğini dünya
âlem gördü ama nedense toplumun bazı kesimleri göremedi ya da görmezlikten geldi.
Ethem Sarısülük’ün ölüm nedeni bir polis kurşunundan çıkan mermi değil miydi?
Kameralara yakalanan bir katil!
Devletin mi, halkın mı polisi?
Yargıç kararını verdi:
“Polis kendini korumak amacıyla o kişiyi öldürmüştür. Vicdanım rahat. Çünkü meşru müdafaa. Kasten adam öldürme kuşkusunu ortaya koyan delil yok. Bir milyon kişi bir araya gelse kararım değişmez. Meşru müdafaa konusunda yoğun delil var.”
Hukuk
devleti düzeninin nasıl bir kenara itildiğini gösteriyor bu sözler.
Haberi okurken tüylerim diken diken oldu...
Yüreğim sızladı!

\n

***

\n

Ayakların baş olması beni yakın tarihimizin kanlı sayfalarına götürüyor ve darbeci Kenan Evren’in şu sözlerini anımsatıyor:
“Asmayalım da besleyelim mi?”
Biliyorum hemen aklınıza
Erdal Eren geliyor...
Yaşı büyütülüp idam edilen çocuk!
Ardından
Manisalı çocuklar...
Lise öğrencisi ve yaşları
15-16...
Adliyenin önünde
anneler ve babalar, kardeşler, arkadaşlar, avukatlar...
Çocukların
cezaevi aracına binmeleri ve bir annenin çığlığı:
“O benim çocuğum, nereye götürüyorsunuz onu?”
Daha dün
gibi anımsıyorum aradan yıllar geçse de...
Bugün
dünden daha beter, daha acımasız...
Değişen bir şey yok aslında.
Aynı hamam aynı tas!
Ayakların baş olmasını siyaset istemez...
İstedikleri sadece oy!
Halkı
yok saymak, aşağılamaktır ayakları küçümsemek...
Kabak en büyük baştır ama yürümez, görmez!
Koyunun başı ve ayağı vardır, düşünmez!
Doğanın tüm renklerini yok sayan, beyazı unutan,
göğün ve denizin maviliğini duyumsamayan, yeşili türbe sananlar; gün gelir o yüzde 50 çoğunluk yitip gidecektir.
Bilmezler, bilseler akıllarına getirmezler...
İktidar gücü onları yüce olduklarına inandırdığı için öfke patlamasıyla rahata kavuşurlar.
Kibir,
tepeden bakma, aşağılama, böbürlenme!
Kendilerine yapılanları unuttukları için, yüce devletimiz adına
ne yaparlarsa doğru yaparlar!
Birbirlerinden hiçbir farkı yoktur!
Hukuk düzeni onlar içindir, iktidar hırsı onlar için!
Ya halkın öfke patlaması sandığa yansırsa?

\n

***

\n

Erdoğan’ın orantısız güç patlaması, polisin orantısız güç kullanmasıyla örtüşüyor...
O kibir, böbürlenme, iktidar gücü gökkuşağının
tüm renklerini yüreğinden söküp alıyor.
Başbakan’ın seçmen tabanı, onu seçenler de ezildi bu devletin baskısından.
Sanıyor ki
seçmen tabanının tümü onun gibi düşünüyor!
Yanılıyor Erdoğan...
Gezi Parkı eylemcilerinin, tencere tava çalanların arasında
kendisine oy verenlerin de olduğunu aklının ucundan geçirmiyor.
CHP’li ya da sol gruplar olduğunu sanıyor!
Yanılıyor!
CHP ve o küçük sol gruplar ya da partiler bunu becerebilseler, çoktan sandığa gömülürdü AKP...
Gezi Parkı’ndan tüm yurda dağılan eylemlerden tüm siyasal partilerin ve demokrasimizin ders çıkarması gerekir.
Hukuku çiğneyemezsiniz, yandaş yargı yaratamazsın!

\n

***

\n

Sokağın ve meydanların dilini anlayın artık!
Vandallar,
teröristler, çapulcular, ayyaşlar dediğiniz kitlelerin en az yüzde 80’i, hiç oy kullanmayanı, tencereciler tavacılar sandığa giderse sizi Obama bile kurtaramaz...
Sanırım
balık avına çıkacak bir arkadaş bulursunuz!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları