Hikmet Çetinkaya

Memleketim...

18 Ocak 2013 Cuma

Yeni umutlar nasıl yaratılır, hayat birey için ne anlam taşır, çocuk gülümsemeleri, anlatılan masallar nedir!
Piyasa düzeni insanı çaresiz bırakır...
Bu çaresizlik
yumağında, sık sık altını çizdiğim gibi, ezilen yoksul emekçilerdir.
Sömürü düzeninin çarklarında, insanın umudu yok olur,
yaşam anlamını kaybeder, o anlatılan masalların bir kandırmaca olduğu ortaya çıkar...
Demokrasi ve özgürlük insanın beyninde ve yüreğinde vardır...
Demokrasilerde
yasaklar değil yasalar vardır...
Peki o yasalar nasıl işler?
Aynı sömürü düzeninin çarkları gibi...
Hırsızlar,
vurguncular, talancılar bu ülkede kol gezerken parasız eğitim isteyen öğrenciler, “terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla gözaltına alınır, tutuklanır, yedi ay zindanda yattıktan sonra yargıca aklanıp salıverilir.
Ankara Üniversitesi öğrencileri
Özgür Alkan ve Bahadır Söylemez...
İki öğrenci hakkında savcılık
25 yıl ağır hapis cezası istemiyle dava açtı. Öğrencilerin THKO adına suç işlediğini, TKEP-L’ye üye olduklarını iddia etti.
Aynı savcı
20 ay sonra Özgür ve Bahadır’ın aklanmasını istedi.
Peki davanın kanıtları arasında ne vardı?
Deniz Gezmiş’in kartpostalları, Tolstoy’un “Savaş ve Barış” kitabı...

\n

***

\n

Bu ülkede demokrasi, özgürlük, hukuk, barış, sevgi, kardeşlik neden bir türlü yaşam biçimi olmuyor?
Az önce
anlattığım, insanın içini acıtan öykü gibi yüzlercesi var.
Yüzlerce üniversite öğrencisi, çevreci tutuklu.
Yafta hazır:
Terör örgütü üyesi!”
Üniversite öğrencilerinin uzun tutukluluk süreleri, hayatlarını
darmadağın ediyor, onları yalnızlaştırıyor, “terörist” olarak adlandırılıyorlar.
Çocuklarını sevmeyen bir toplum!
Savcı,
yargıç, polis, siyasetçi... Mesleği ne olursa olsun çocuklarımızı sevmiyoruz.
Mahkeme kapılarında geçen yıllar, tutuklu oldukları için yaşadıkları kayıplar...
Barışın,
sevginin, aşkın önemini kavrayamamışız!
Yoksul
halkların çocukları ölürken yüreğimizin dağlanmaması, yaşanan acıları bildiğimiz halde bunu dillendiremeyişimiz neden?
Korkup sindirildiğimiz için!
Sanatçıya karşı tavrımız, sonu gelmeyen kitap yasaklamaları,
çokuluslu altın avcılarına tanınan özgürlük.
Demek ki benim ülkemde siyanürle kimse zehirlenmiyor.
Kitaptan zehirleniyor!

\n

***

\n

Ortadoğu yangın yeri, Fransa Mali’yi bombalıyor, Cezayir’de El Kaide’nin bir kolu doğalgaz işletmesini basıyor...
Ordunun hava operasyonunda 34 rehine ve 15 saldırgan ölüyor..
Diyarbakır’da dün Fransa’da öldürülen PKK’lilerin cenaze töreninde yer yerinden oynuyor.
Her şeye
karşın barışa, kardeşliğe, umuda doğru yürümek istiyordum.
Barış, kardeşlik, hukuk ve adalette eşitlik!
Tüm
bunlar, üniter devlet çatısı altında tümlüğümüz bozulmadan....
İnsanca yaşamak içindi!
Yapıp yapamacağımızı bilmiyordum...
Bildiğim, bu ülkede yaşayan herkesin, din, dil, inanç,
mezhep ve ırk ayrımı yapmadan yurttaşlık kimliğinde el ele tutuşup çocuklarımız için birlikte yürümesiydi.

\n

***

\n

Hayatımızın dilsiz ve sağır yılları geride kalmalıydı...
İşte o zaman Özgür ve Bahadır’lar, Deniz Gezmiş’in kartpostalı, Tolstoy’un
“Savaş ve Barış” kitabından ötürü tutuklanmayacaklardı.
O zaman
dağlarına bahar gelecekti memleketimin...
O zaman anlayacaktık
Nâzım Hikmet’i, Dağlarca’yı, Ahmed Arif’i...

\n

***

\n

Değerli gazeteci dostum, arkadaşım Mehmet Ali Birand’ı dün akşam saatlerinde kaybettik.
Ailesine, yakınlarına, çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyor, acılarını paylaşıyorum.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları