Hikmet Çetinkaya

Hukuksuz Demokrasi...

19 Temmuz 2013 Cuma

Olay Balıkesir’in Edremit ilçesinde yaşandı...
Zihinsel
engelli 16 yaşındaki G.H’yi bir evde 44 gün boyunca alıkoyarak tecavüz ettiği öne sürülen üç kişi çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldı...
Edremit Cumhuriyet Savcılığı karara itiraz etti...
G.H’nin babası
sanıkların cezalandırılmasını istedi...
Haberi okuyunca şöyle bir düşündüm...
Benim ülkemde küçük kız ya da erkek çocuklarına
tecavüz edenler nedense hep salıveriliyor ya da ceza indirimiyle birkaç yıl hapis yattıktan sonra dışarıya çıkıyorlardı.
Son üç gün içinde
üç kadın boşandıkları eşleri tarafından öldürülmüştü...
Bu cinayet davalarında, yargıçlar ne yapıp yapıp, çeşitli nedenler bulup katiller için ceza indirimi yapıyorlardı.
Hukukun her türlüsünün çiğnendiği bir ülkede yaşıyorduk!
Bayrak satan yurttaşımızı Taksim Alanı’nda gözaltına alan polisin yaftası anında boynuna asılıyordu:
“Terör örgütü üyesi!”
Bir gün sonra yurttaşımızın eşi haykırıyordu:
“Biz yedi kişilik terör örgütü üyesiyiz...”

\n

***

\n

Neyse üç-dört gün hapis yatan yurttaşımız salıverildi mahkemece.
Dışarıya çıkınca şu tümcesi içimi acıttı:
“Geciken adalet, adalet değildir!”
Sabah gazetelere, internet sayfalarına göz atarken
Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın fotoğraflarını gördüm...
İkisinin de saçları kırlaşmıştı...
Hem Mustafa’yı hem de Tuncay’ı 20’li yaşlarından beri tanırım...
8 Temmuz günü Hakan Kara’yla birlikte Silivri’ye gittik Adalet Bakanlığı’nın izniyle...
Bir saat sohbet ettik Balbay’la...
Fazla kilolarını atmış, yüzü bronzlaşmıştı...
Balbay’a
“Çok iyisin, yüzün de güneşten yanmış, yoksa havuz mu var burada” diye takıldım.
Balbay yanıt verdi:
“Abi havalandırmada spor yaparken yanıyoruz...”
Tuncay 5, Balbay 4 yılı aşkın süredir zindandaydı...
Suçları neydi?
Darbe girişimi, terör örgütü üyesi, şu bu!
Ya suç kanıtları?
Telefon görüşmeleri, günlük falan...
Silahları yoktu ama kalemleri vardı!
Koskoca Kara Kuvvetleri Komutanı
Aytaç Yalman Paşamız emekliliğin keyfini sürerken gazeteciler, aydınlar, bilim insanları içerideydi...
Doğu Perinçek’ten Yalçın Küçük’e, Mehmet Haberal’dan Fatih Hilmioğlu’na kadar...

\n

***

\n

Bu arkadaşlarımızı ister sevin ister sevmeyin, hiç önemli değil...
Sadece
adalette eşitlik, uzun tutukluluk süreleri var mı yok mu?
Vicdanınızın sesini dinleyin!
İdeolojiniz farklı bile olsa temel hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğü ilkesini düşünün yeter!
Bunları düşünmenin,
vicdan sahibi olmanın solculukla, sağcılıkla, muhafazakârlıkla hiç ilgisi yok!
Salt
Ergenekon değil; KCK, Balyoz, Devrimci Karargâh, Odatv ve aklıma gelmeyen bir dizi davaları düşünün...
Hukukun her türlüsünün nasıl çiğnendiğini, son bir haftadır yapılan şafak operasyonlarına bakıp değerlendirme yapın.
Küçücük kızlara yapılan cinsel tacizleri, tecavüzleri, kadına şiddeti...
Tacizcilere,
tecavüzcülere, katillere niye ceza indirimi yapmak için kılı kırk yarıyor yargıçlar?

\n

***

\n

Anlattığım konular değişik bile olsa Türkiye’de hukuksuz bir demokrasinin varlığı aklıma geliyor.
Kim suçlu kim suçsuz!
Muhalifsen, eleştiriyorsan suçlama
hazır:
“Darbeci, ulusalcı, postalcı!”
Aslında bu
yaftaları yapıştıranlar darbecinin hası, Susurluk çetesinin savunucusudur.
Sayıları da öyle az maz değildir.
Her neyse!
Peki, niçin tutuklu
İlker Başbuğ?
Darbe mi yaptı?
Yooo!
Acaba vicdanlarının sesini dinliyorlar mı
Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, Aytaç Yalman? Rahat uyuyabiliyorlar mı, silah arkadaşları içerideyken?
Bir
darbeyi önledilerse o zaman niye gerekeni yapmayıp üzerini örttüler?
Bu da bir suç öğesi değil mi?
Yazılacak çok şey var aslında...
Şafak operasyonu,
Sarısülük’ü öldüren polis, Metris’te 9 gün kalan Gezi eylemcilerinin başlarına gelenler...
Bir başka yazıya!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları