Hikmet Çetinkaya

Hukuk Umut Olur mu?

15 Ekim 2013 Salı
Günler rüzgârların
uğultusuyla geçerken, bir
sonbahar sabahı göğün
maviliği altında yürüyorum...
Denize inen dağların yamaçları.
Vadilerin ucu ve sis!
Dağların sisi denizin üzerine
yayılırken bir balıkçı teknesinin motoru...
O eski bir albümden seçtiğim
soluk resimler!
Doğanın akışını izlerken
hayatın insan sakinliğiyle, artık
görünmez olan mevsimlerin
gittiğini anlıyorum.
Türkiye’nin en acımasız
askeri darbeleri, 90’lı yıllar ve
faili meçhul olmayan cinayetler,
gladyo-derin devlet...
Tek parti, iki parti, baskı,
zulüm, faşizm, katliamlar, kıyımlar...
Sabahattin Ali ve Nâzım Hikmet...
Birisi sürgün, diğeri ölü...
Bulgaristan sınırında
Sabahattin Ali...
Öldüren malum...
Nâzım’ın Moskova günleri...
Şimdilerde uzun tutukluluk
halleri, zindanlar, çocuk
ölümleri, suçluyla suçsuzun bir
torbaya konulup yargılanmaları.
Yargı kime bağlı ya da kime bağımlı...
Vicdanın sesi!
Aç kapıyı menevşe gözlüm, aç...
Sabaha karşı eve gelen kim?
Öldürülen çocuklarımız,
polis şiddeti, dayanılmaz acılar...
Türkiye bir hukuk devleti mi
yoksa polis devleti mi?
Kararı sen ver!
***
Medya kuşatması, baskı,
sindirme...
Benim ülkemin karanlık ve
kanlı tarihinin sayfalarında
ölüm vardır.
İşkence!
Yasaklar!
Baskı!
Hep kurunun yanında yaş da
yanmıştır...
Hep egemenler
kazanmıştır...
Karınca gibi ezilenler
çoğunluktadır...
Düzmece dijital kanıtlar
Yeni Dünya Düzeni’nin bir
parçasıdır bugün.
Bu ülkede hukuka,
adalete güvenmeyip kime
güveneceksiniz?
Çorbanın içine az El Kaide,
az Müslüman Kardeşler ve
biraz da Taliban koyup,
Suudilerle birlikte Katar’ı
yanınıza alıp Esad’ı devirerek
Suriye’ye demokrasi getirmeye
kalktığınızda, ağababanız
Rusya’yla anlaşıp “hop bir
dakika” diyecek size.
Bunu anlayamayacaksınız...
Şöyle oturup
düşünseniz, Irak’ı
anımsasanız,
ölen çocukların,
kadınların, erkeklerin,
askerler dışındaki
tüm sivillerin sayılarını
öğrenseniz aklınız
başınıza gelecek.
Ama yapamazsınız!
Irak işgal
edilirken, gökten
misket bombaları yağarken
“Irak’a demokrasi gelecek” diye
çığlık atıp alkış tutan sözüm
ona liberaller bile uyandı bugün.
Ölüm tarlalarına bir bakın...
Suriye’de ve Irak’ta mezhep
çatışmalarının olduğunun,
Libya’da aşiretlerin birbirlerini
boğazladığının farkında olun.
Türkiye’ye ne demişti ABD ve NATO:
“Sen önden yürü koçum, biz
arkadan geliriz!”
Geldi mi?
Gelmedi...
Türkiye El Kaide’nin “cennet mekânı” oldu...
***
Türkiye’de son 20 yılda
kimler öldürüldü?
Çetin Emeç, Bahriye Üçok,
Muammer Aksoy, Uğur
Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı,
Musa Anter, Vedat Aydın,
Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink...
Bir sonbahar sabahında, bir
dağın yamaçlarında, günlerin,
ayların, mevsimlerin ne kadar
çabuk geçtiğini düşünürken
aklıma gelenler...
Dedim ya hukuk umuttur!
Şemdinli’de “Umut
Kitabevi”ne yapılan bombalı
saldırı, bir komutanın sanık
astsubaylardan birisi için
“Ben onu çok iyi tanırım, iyi
çocuktur” demesi...
Ve sonra 2007’de
e-muhtıranın aynı komutan
tarafından internet sitesine düşmesi...
Herkesin bildiği Dolmabahçe buluşması.
O dışarıda ama İlker Başbuğ içeride!
Ne yaman çelişkidir bu!
Hukuk bir umuttur dedim
ama kimse buna inanmayacak, biliyorum...
Hayat bu, Türkiye bu,
demokrasi paketi bu!
Bugün bayram!
Bayramınız kutlu olsun!
Her şeye karşın umudunuz
hukuk, adalet, demokrasi,
özgürlük, savaş değil barış olsun...
***
Vakıfbank, Dünya Voleybol
Kadınlar Kulüplerarası
Şampiyonu oldu.
Mutlu oldum!..
Vakıfbank, AKP iktidarının
değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bankasıdır.
Yani kamu bankası...
Banka, başta Cumhuriyet
dahil muhalif gazeteler dışında
tüm gazetelere “Kupa Avcıları”
başlığıyla ilan verdi.
Bu bir ayrımcılık değil midir?
Vakıfbank, AKP iktidarının mıdır?
Yanıtı kim verecek?


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları