Hikmet Çetinkaya

Hitler de Sandıktan Çıktı...

25 Temmuz 2013 Perşembe

Bazen anılarınla baş başa kalırsın bir kıyı kasabasında, bir kentte...
Kendi kendine sorarsın:
“Hayat nedir?”
Sahi nedir hayat!
Devrimle darbeyi karıştıranların
ülkesinde yaşıyoruz. Sapla samanı ayırt edemeyenlerin içindeyiz.
Birbirimizden farkımız yok!
O tepeden bakanların, caka satanların,
demokrasiyi salt sandık sananların arasındayız.
Azgelişmiş
demokrasilerde tüm iktidarlar böyledir...
Hele
10 yılını doldurmuş ve gücüne güç katıyorsa!
Çünkü
baskı araçları elinde, ordu elinde, polis gücü elinde...
En masum eylemde polis acımasız!
Öldürüyor, yaralıyor, gözünü çıkarıyor!
Kibirli iktidar bildiğini okuyor!
Medyayı eline geçirmiş ve geçirmeyi sürdürüyor.
Muhalif yazarları işinden attırıyor.
Üstelik işinden atılanların çoğunluğu liberal!
Neler yazmışlar kibirli iktidara destek vermek için...

\n

***

\n

Şu anda onlara gereksinimi yok!
Orduyu düzene sokmuş!
İçi rahat!
Hele şu
Gezi Direnişi dalga dalga yayılmasaydı, Türkiye’den dünya televizyonları yayın yapmasaydı, keyifler daha iyi olacaktı!
Olmadı işte!
O çapulcular ve ayyaşlar havasını indiriverdi!
Bundan sonra toparlanması zor mu kolay mı birlikte göreceğiz.
Demek istediğim zaman zaman hayatın sayfalarını karıştırmak, iktidar olduktan sonra
baskıcı bir sivil rejimi sürdürmek için ileri geri konuşmamak gerekir...
Darbe darbedir,
devrim ise devrim...
Tepeden tırnağa
değişimi yeğler...
Bu ülkenin sıkıntısı darbeyle devrimi birbirine karıştırmaktır...
1923 Türk Devrimi’dir...
1789 Fransız, 1917 Rus Devrimi...
Küba ve Çin devrimleri...
Darbelerden demokrasi umudu çıkmaz...
Öyle demeyeyim ara sıra çıkar...
Portekiz!
Mursi
’yi cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtan sürece “Arap Baharı” dedik, ama ordu tarafından devrildi.
Mısır’da olan darbedir devrim değil!
Bizim Mısır’dan ders çıkarmamız gerekir!
Unutmayın en kötü
sivil rejim en iyi askeri rejimden iyidir...
Türkiye bunları yaşadı...
Ölümleri, acıları, hüzünleri yaşam biçimi yaptı.
Derin devleti tanıdı mı tanımadı mı hâlâ kuşkularım var!

\n

***

\n

Hayat, insan sevgisiyle yaşanır hale gelir...
Doğayı
seveceksin, çiçekleri, böcekleri...
Dağların soğuk gölgesinde yaşayan çocukları düşüneceksin; korkuyu, yoksulluğu...
Unutmayacaksın katliamları!
Ne
Sivas’ı ne Başbağlar’ı ne de Uludere’yi...
Binlerce yıllık bir
tarihin ve kültürün izlerini taşıyan coğrafyamızda barış içinde demokrasiyi ve özgürlükleri yaşam biçimine dönüştürmek o denli zor değil.
Kardeşi kardeşe kırdırmayacaksın!
Irk, din, dil, mezhep ayrımcılığı yapmayacaksın!
Ne darbecilere, ne
diktatörlere boyun eğmeyeceksin!
Emeğin örgütlü gücünü savunup vahşi kapitalizme karşı çıkacaksın!
Bileceksin bu kurulu düzende vahşi kapitalizmden yararlanıp kur ve faizden milyarlarca lira
havadan para kazanan para babalarını!
Kimseye
teslim etmeyeceksin 1923 Devrimi’nin kazanımlarını.

\n

***

\n

Askeri darbe devrim değildir...
Devrim görüntüsünde darbelere tanık olduk...
Ben bunların hiçbirine inanmadım!
Çünkü devrim; bir siyasal iktidarın yıkılması değil,
toplumsal, sosyal, ekonomik yeni bir düzenin kurulmasıdır.
Devrimler
gerici değil ilericidir!
Laik demokratik Cumhuriyet bir darbe sonucu değil bağımsızlık savaşı sonucu kurulmuştur.
Kurtuluş ve kuruluş!
Bu iki önemli kelime...
Bugün geldiğimiz çizgi ise kaygı vericidir...
Evet sandık demokrasiye giden yolda ilk adımdır ama unutmayın
Hitler de sandıktan çıkmıştır.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları