Hikmet Çetinkaya

Hırsıza bak hırsıza...

07 Nisan 2016 Perşembe

Çal çırp, uçak dolusu altınları ülkeye sok...
Sonra?
Namuslu gümrük memurlarını sıfırlarken, sen kara para akla, eşi, dostu, havuzcuları besle...
Doğru bunları yapmak bir beceri işi!
Delikanlı adamsın sen, yaptın hepsini. Yalıları, köşkleri, uçakları, altınları 28 yaşında elde ettin. Miami’de milyonlarca doları villalara yatırdın.
Milyon dolarlara milyon dolar demedin...
Aslanım, koçum, yiğidim Rıza Sarraf’ım!
Senin gibi uyanık çok, dünyanın her yanında.
Kaynamış mısır, kestane satan garibandan vergi alan devlet senin gibilerinin yolunu açar her ülkede.
Hayatı altın tepside sunar!
Neden yapar bunları?
Soytarıların, hırsızların kol gezdiği bir dünyada yaşadığımız vahşi kapitalizmin soygun düzenini, “küresel ekonomi” masalıyla örttüğünü biliyoruz ne de olsa...
İşte ondan!
Soytarıların, hırsızların bol olduğu ülkelerde, yalanı meslek haline getirenler, siyasal iktidarların kuyruğuna yapışarak yürürler.
Ne sevdayı bilirler ne aşkı ne de insanlığın birincil koşulu olan erdemli olmayı...
Dini, imanı paradır bunların!
Bir dönem Cemaatin peşine takılıp, 30-40 yıl durumu idare etmişler, askeri darbelere alkış tutmuşlar, 28 Şubat’ta ise Mehmetçik Vakfı’na milyonlarca lira katkıda bulunmuşlardır...
Şimdi hepsi AKP’nin yanı başında...
Fethullahçı oldukları için, AKP onları seçerek, daha doğrusu “tövbe ettirerek” yanlarına alıp yürümeyi sürdürdü.
Havuz medyasına bakın, yarıdan fazlası Cemaatçi döneklerle, Pensilvanya’da Hocaefendi’nin “hayır duasını” almak için beklemişlerden geçilmiyor.

***

Para gücüne tapanlar gün gelir “kör kuyu”ya düşer, içinden çıkmak için birlikte çalıp çırptıkları arkadaşlarını ele verirler...
Sonunda devran değişir...
Kirli işler bugünlerde ortalığa saçıldı. Dünyayı sarsan “Panama Belgeleri” ile siyasi liderlerden futbol dünyasına değin, geniş bir coğrafyada varsılların nasıl vergi kaçırdığı bir gerçek olarak karşımıza çıktı...
Hırsızlık, rüşvet, para aklama, vergi kaçırma dünyada meslek haline gelmiş.
Kimileri hırsızları adım adım izleyen bir savcıya teslim olur anlaşmak için... Kimileri “çok doğal ne var bunda” deyip her türlü numarayı çevirir.
Bir ucu İran’da öteki ucu İsviçre’de, İzlanda’da, Panama’da olsa da...
Panama Kanalı’nın nasıl “Panama kanalizasyonu”na dönüştüğünü Umur Talu bir yazısında anlattı uzun uzun.
Panama Kanalı’nın çarptığı bir tek siyasetçi yok ki!
Peki, bizim hem İran hem de Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Reza ya da Rıza, New York savcısına olup bitenleri anlatmak için pazarlık mı yaptı?
Şu “Panama kanalizasyonu” bize çok şey anlatıyor.
Onun için gözleri kapalı olanlara seslenmek istiyorum:
“Açın gözlerinizi ve gerçekleri görün!”
Yurdumun insanının gözlerini açmaya niyeti yok bildiğim kadarıyla...
Kahve ahalisine seslenenlere inanıyorlar, ikide bir “Müslüman haram lokmayı boğazından geçirmez” diyenleri yere göğe sığdıramıyor.
Bu işin ucu birilerine değecek, belki o zaman gözlerini açacaklar...
Panama rezaletini gazeteciler ortaya çıkardı... Alman Süddeutsche Zeitung’a Panamalı şirketten bir yıl önce 11.5 milyon belge sızdı.
Bu belgeler Washington’daki Uluslararası Gazeteciler Araştırma Komisyonu’yla paylaşıldı, 50 ülkede 370 araştırmacı gazeteciyle...
370 gazeteci aylarca bu belgeleri inceledi ama dışarıya asla bilgi sızmadı...

***

Panama rezaleti, İzlanda darbesi...
Ve bizim Rıza, savcıya anlatacak şu uçak dolusu altınları, kara para aklamayı, ilişkide bulunduğu siyasetçileri, gazetecileri, işadamlarını falan...
Ucu nereye dokunacak, göreceğiz!

                                     
İzmir SU Hastanesi’nde geçirdiğim başarılı ameliyat sonucu beni yeniden sağlığıma kavuşturan Prof. Dr. Yusuf Ziya Ateşçi, Operatör Dr. Ruşen Aydın, Operatör Dr. Mustafa Özer ve yattığım servisin sağlık emekçilerine teşekkür ederim. (H. Ç.)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları